*10*

451 28 4
                                    

       Ona mükemmellikle bakan wonhonun gözlerini inceledi min ah. Güzeldi çok güzeldi..  Ona aşık olan bir ton kız olmalıydı değil mi ? Bu gözleri görmek için tonlarca para ödeyip konsere geliyor olmalıydılar.

    Sadece düşündü, onunla çıkmak istese ne olurdu? Hiçbir şey değil mi? Bütün kızlar onunla çıkmak istiyordu tabiki... sıcak elleri bedeninden hiç ayrılmasın istedi min ah. Onun ellerinin sıcaklığı bütün bedenine yayılmıştı adeta.

    Wonho onu kaldırdı ve gülümsemeye çalıştı. Peltek bir şekilde nasıl iyi konuşulursa öyle konuşuyordu işte.. onu şirin yapan şeylerden biride buydu ya.. yemekler olduğunda min ah bütün yemekleri bir tepsiye koydu. Tepsi de kendi yaptığı ve wonhonun yaptığı yemeklere baktı.

    Lezzetli görünüyordu. Min ah çok gürültü yapmayacak şekilde odaya girmiş ve yatağın kenarındaki komodinin üzerine tepsiyi bırakmıştı. Yavaşça dürterek solgun görünen kadını kaldırdı. Wonho da annesinin yanağından öpmüştü. "Sana da bulaşacak wonho" dedi min ah.

    Ikinci defa kapının açıldığını duymuşlardı. Birisi biraz bağırarak içeriye girdi. "Wonho ... Ben geldim.. gelirken ilaç aldım... vitamin ve benzeri şeyler..." min ah kim olduğunu anlamasa da wonho hemen ayaklanmıştı.

    Gülümseyerek içeriye gelen kihyunu karşıladı. Kihyun tam odaya girmişti ki karşısında wonhonun annesine yemek yediren min ah ile afalladı. Sadece ona bakıyordu..  "annecigimm ben geldim hastalanmışsın.. " bu lafı üzerine min ah ta kihyuna dönmüştü ve gülümsemişti. Yatağın diğer kenarına kihyun oturdu ve wonhonun annesinin elini tuttu.

    Min ah 'ın burada ne işi olduğunu merak etmiyor değildi. "Sen neden buradasın? Min ah?" Elindeki kaşıktan bir yudum daha çorba içirmişti min ah. Sonra da kendisine sorar gözlerle bakan kihyuna döndü. "Manevi annem.. bi kaç gün önce oldu" kihyun bu laf üzerine şaşırmıştı.

     Kihyun kadını elleri ile besleyen min ah a baktı. Öyle güzeldi ki... o muhteşem bir insandı çok iyi bir kalbi vardı.. wonho elinde bir kupa ile odaya girdi ve yaptığı kahveyi kihyuna uzattı. "Ilaçlar için sağol kihyun"dedi.

    Min ahta hazırlanmıştı.. masanın üzerinde duran telefonu aldı. Telefonun kihyuna ait olduğunu bilmeden.. aynı şeyi kihyunda yapmıştı. Annesine son kez güle gule dedikten sonra evden çıkarak otobüs durağına doğru yürümeye başladı min ah.

    Wonho ve kihyun bir süre daha orada kalacaklardı. Kihyun telefonu eline aldı ve ekrana baktı. Ekran değişikti kendi telefonu değildi. Kilidi kaydırdı belki özeldi ama daha da içeriye giderek galeriye girdi. Min ah'ın fotoğrafları ile karşılaşmayı beklemiyordu.

     Rehbere girdi ve kendi numarasını tuşladı. Sonra da bekledi neden fotoğrafların bi kaçını kendi pc'sine atmıyordu ki.. tamam belki yanlış olabilirdi fazlasıyla ama en azından elinde bir fotoğrafı olurdu.. böyle şans bir daha ayağına gelmezdi..

     Kihyun kendinden korkmaya başladı. Evlerine giren sasaeng fanlara tepki gösteriyordu ama şu an yaptığı şey ile kendinin sasaengten bir farkı yoktu.. wonhonun annesine güle güle diyerek oradan ayrıldı bir an önce eve gitmek istiyordu. Min ah 'ın farketmemesi için defalarca dua etmişti.

      Eve vardığında kimseye bir şey demeden odasına çıkmış ve kapıyı kilitlemişti. Işık hızı gibi bir hızla pc'yi açmış ve usb kablosu ile bağlantı kurmuştu. şu an takıntılı bir psikopat (?) 'tan bir farkı kesinlikle yoktu. Odanın kapısı yavaşça çalındı..

     "Kihyun içeriden tişörtümü alacağım kapıyı açsana" diye jooheonun sesi yankılanmıştı. Kihyun sayıyordu " bi dakika açacağım... 10. 9.8.7.... işte" sonra da hemen bilgisayarı kapadı ve kapıyı açtı..

     Içi rahatlamıştı en azından bi kaç fotoğraf atabilmişti. Bu yaptığı ne kadar doğru bilmiyordu. Min ah öğrense kızar mıydı? Veya siber polise şikayet etmek gibi şeyler bile yapabilirdi. Içinden kimsenin görmemesi için dua etmişti sadece..

    Min ah geceden beri bakmadığı telefonunu eline aldı. Ama bir saniye bir terslik vardı.. hwa young'u aramak istiyordu fakültenin dekanında onu beklediğini söyleyecekti. Vizelere hazırlamaktan telefona bile bakamaz olmuştu.. Telefonun kilidini açtığında ona ait olmayan uygulamalar resimler gördü.

     Bu kendi telefonu değildi hemen rehbere girdi ve kendi numarasını tuşladı. Bir kaç kez çalma sesinden sonra acildi telefon. Ince ama tanıdık bir ses geliyordu. "Alo.. Telefonun sahibi ile mi görüşüyorum?" Elinde bir telefon olabilirdi ama kendi telefonunu da değişmeyecek kadar seviyordu min ah.

    "Ben kihyun... yanlışlıkla telefonumu almışsın min ah ben de yeni farkettim.. bizim eve bırakıyorum acil çıkmam gerek paspasın altında anahtar var gir al benimkini de masanın üzerine bırakırsın.. " içi çok rahatlamıştı.. en azından tanıdığı birisi almıştı telefonu  "teşekkür ederim kihyun...güle güle"dedi ve telefonu kapadı. Dersi zaten çoktan bitmişti. 2 dersi daha vardı ama gerekli olduklarını düşünmüyordu.

    Otobüsle eve doğru yol aldı min ah. O sırada telefonu biraz karıştırıyordu. Kihyunun fotoğrafları vardı bir ara wonhonun uyuyan resimlerini bile gördü. Iyice inceledi ardından biraz daha ilerlediğinde lisede çekilmiş olan bir fotoğrafı bulmuştu.. kendini çekmişti kihyun... "çok sirin" diye geçirdi içinden min ah...

     Otobüsün düğmesine basarak indi ve yürümeye başladı. Eve geldiğinde kihyunun dediği gibi anahtar paspasın altındaydı. Yavaşça kapıyı açtı evde kimse yok gibiydi. Mutfak masasına doğru yürüdü telefonu oradaydı. Kendininkini aldı ve kihyunun telefonunu masanın üzerine bıraktı.

    Evden çıkmaya hazırlandığı sırada içeriden ince boğuk bir inleme ve öksürme sesi duydu..Arkasına döndü ve sesin geldiği yere doğru ilerlemeye başladı min ah.. Odanın ırık olan bir kapısından hafifçe içeriye baktı.

    Terden saçları alnına yapışmış öksuren bir wonho gördü.. hızla ona yaklaştı ve elini alnına koydu.. yanıyordu..

Ah kihyun ah senden adam olmaz... üzdün be ❣❣

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin