0.3

401 107 166
                                    

Yazar notu: İlginiz için teşekkürler. Birkaç değerli arkadaş için gelsin bölüm 😉
  

Şu an onun arabasında oturmuş gelmesini bekliyordum. Ablam uzun uğraşlar sonucu beni ikna etmiş, daha sonra Umut ile birşey konuşacağını söylerek onları yalnız bırakmamı istemişti. Ve lanet olsun ki on beş dakikadır ne konuştuklarını anlamıyordum.

Sinirlerim iyice gerilmişti. Hızla arabanın kapısını açıp çarparak kapattım.

"Kırılmadı o. Az daha hızlı çarpar mısın?"

Gözlerimi sonuna kadar açıp yavaşça arkamı döndüm.

" Yok canım ne kusuru, yalnızca sabahtan beri bekliyorum. Ağaç oldum burda, kök salacağım şimdi " dedim sinirle ve alayla.

Sırıtarak göz kırptı :

"Bu dediklerine ve..." dedi az önce çarptığım araba kapısını işaret ederek :

"Yaptığına pişman olacaksın. "

Ne yani bu beni tehdit falan mı ediyordu?

" Tehdit?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.

"Nasıl anladıysan" dedi ve ellerini cebinden çıkararak arabaya yerleşti. Ben ise hala ayakta dikilmiş ne yaptığını idrak etmeye çalışıyordum.

Birden arabanın kornası ötünce yerimde korkuyla sıçradım. Hayvan herif, beni sinir ettiği yetmezmiş gibi birde korkutmuştu.

Sinirle arabanın kapısını açıp içeri girdim ve tekrardan çarparak kapattım. Gözlerimi kısarak yüzüne baktım :

"Pardon öküz heykeli ama ne yaptığını sanıyorsun acaba? Ha?"

Elini tuttuğu direksiyondan ayırdı.Yüzüme doğru yaklaştırarak çattığım kaşlarımı düzeltti ve elini yerine koydu.

"Çatma şu kaşlarını" diyerek tekrar çattığım kaşlarımı düzeltecekken eline bir tane vurdum. Tam konuşacağı sırada sözünü kesip :

" Konuşmak istemiyorum. Lütfen eve sür." diyerek arabayı çalıştırmasını bekledim.

"Bunu yapacak mısın gerçekten?"

Sorusuyla afalladım. Evden kaçmam onu niye ilgilendirmişti ki? Başımın morarmış yerini elimle ovarak cevabımı yineledim.

"Eve sürer misin?"

Bakışlarını üzerimden aldı ve arabayı çalıştırarak hareket ettirdi. Ona evi tarif etmemin dışında tek kelime etmedik.

Görünce bile tüylerimin ürperdiği, sararmaya yüz tutmuş binaya geldiğimizde birşey söylemeden arabadan indim.

Rüzgarın da etkisiyle sallanan salıncağı görünce duraksadım. Anne... Hayır hayır. Şimdi zamanı değil.

Akan gözyaşlarımı çabucak silerek salıncağa bir tekme savurdum. Daha da hızlanan salıncağa bir daha tekme attım.

İntikamımı salıncaktan çıkarıyordum. O lanet olası adama hiçbir şey yapamadığımdan.. Bir kez daha vurdum ve hıçkırıklarım kaçtı boğazımdan.

Hızlanan salıncak üzerime doğru gelirken bir el onu durdurdu. Yüzüme siper ettiğim ellerimi indirdim.

"Kendine zarar vereceksin hırçın şey. Uğraşma salıncakla."

Daha sonra elini omzumda hissedince irkildim. Elimle yavaşça elini ittirerek eve ilerlemeye başladım.

Duyduğum seslere bakılırsa peşime takılmıştı. Babam evdeydi ve yaklaşık iki saattir yokluğumu fark etmişse ona da zarar verebilirdi. Kapıya gelince duraksadım.

"Peşimden gelme. Ablamın yanına git."

"Hadi halledelim şu işleri de sana ev bakmaya gidelim. Ayrıca ablanın ricası. Hastamı üzmek son tercihimdir. İkiletme beni de alalım şu eşyalarını"

Abla... Şu halinle bile beni düşünürsün ya.

"Biliyor musun, hiç gücüm kalmadı. Ne dersen ona boyun eğmek zorundaymışım gibi hissediyorum."

Gerçekten de öyle yıkılmış, darmadağın olmuştum ki...

Birşey demesine fırsat vermedim. Tam eve girecekken  kapı kendiliğinden açıldı ve tüm korkunç ifadesiyle babam önümde belirdi.

Ben bir adım gerilerken sinirle elini kaldırıp tokat atmaya yelteneceği anda Umut önüme atlayıp elini havada yakaladı.

" Orada duracaksın!Bir kadına el kalkar mı lan?"

Babamın kolunu morartırcasına sıkıp hızla bıraktı. Böyle bir tepki beklemeyen babamın sert çehresinde şaşkınlık yerini alırken bir süre sonra yeniden suratı sert haline büründü.

"Sen kimsin lan?"

"Kimsem kimim lan. Çekil kenara. İşimiz var" diyerek babamı kenara ittirdi ve içeri soktu bizi.

"Ulan sen kimsin! Napıyorsun lan evime girip" tam yumruğu Umut'a geçireceği sırada Umut ondan önce davrandı ve babamı yere serdi.

"O eline koluna sahip çık bi. Fena ederim seni. Bu kıza dokunamayacaksın lan. Duydun mu?"

Korkudan sindiğim duvardan olan biteni izliyordum sadece. İlk defa biri benim için böyle bir şey yapmıştı.

"Doğa. Eşyalarını topla." dedi Umut kahvelerini üzerime dikerek.

Saçları dağılmış, demin attığı yumruk yüzünden hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Bu onu  tehlikeli bir imaja sokmuştu.

Hiçbir şey demedim ve babamın kaldığı odaya adımımı attım. Her taraf kir içinde leş gibi duruyordu.

Kenardaki dolaptan birkaç parça giysi, ayakkabı ve önemli eşyalarımı alıp hızla aşağı indim.

Babam koltukta yayılmış, kanayan burnunu tutuyor; Umut ise yaslandığı duvarda sert bakışlarını ona yolluyordu.

Beni görünce duvardan ayrıldı ve başıyla "gidelim" anlamında işaret etti.

"Onu götürüyorsun ha? Bulamam sanıyorsun değil mi? Bulurum lan! Kafasına sıkar mezara yollarım! Onu niye yaşattım sanıyorsunuz lan siz? O anası olacak karının yerine bana bakacak. İşime yaramayacaksa niye yaşatayım lan?!"

Nefesimi tutmuş, söylediklerini dinlerken Umut babama doğru yaklaşıp yüzüne eğildi.

" Bu işine yarar belki. Hatta bir süre etkisini de gösterir" diyerek havada salladığı yumruğunu çok sert bir şekilde babamın suratına geçirdi.

Çığlıklarım boş salonda yankılanırken Umut kolumdan tutup dışarı itti beni ve arkamdan gelmeye başladı. En son:     

   " O kızın yüzündeki morluğun hesabını sormam sandın he moruk? Şimdi biraz da sen gez mor suratınla. Elalem dayak yemiş moruk görsün " diye fısıldadığını  duydum.
Bizi dinlemiş olamazdı değil mi?

Huhh! Benn geldim. Çok ısrar var diye size bir gecede bölüm yazdım arkadaşlar. Bir sonraki bölüm ve diğer bölümler belirli günlerde gelecek. Hangi gün olsun yorumda belirtin lütfen 🙏 Seviyorum siziii. 💞
  

UMUDUMSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin