(MULTİMEDYA ALYA)
Hemen Ayaz'ı oturttukları sandalyenin önüne gidip diz çöktüm.
"Ayaz ? İyi misin ne oluyor ? Çekilin,alanı daraltmayın!"
"Nefes...nefes alamıyorum."
İç çekişleri daha da artıyordu. Birden bire sınıfa büyük bir gürültüyle Ceyhun girdi.
"Ayaz'ın astımı var. Çabuk bana çantasını getirin."
Astım mı ? Bundan daha önce hiç bahsetmemişti. Ve astımı olmasına rağmen sigara içiyordu.
"Hadi lan hadi! Nerde çantası ?"
Duvar kenarındaki sırasının altından çantasını alıp içindeki astım ilacını aramaya başladım.
"Ayaz al bunu çabuk."
Ayaz ilacı içine çekince rahat nefes alıp vermeye başladığını anlamıştım. Çok hızlı ve derin nefes alıyordu.
"Ödeştik."
İyi bari sonunda doğru bir şey yapabilmişti. Ceyhun kapıya doğru giderken birden bire durup arkasına döndü.
"Ha bu arada,verdiğin sözü unutma."
Bir şeyi de karşılıksız yapsa olmuyordu. Ne sözü vermiş olabilir ki ? Zaten konuşmuyorlardı. Bu söz meselesini daha sonra sormayı aklımın bir kenarına yazdım ve Ayaz'ın koluna girip kalkmasına yaprdım ettim.
"Gerek yok Alya,kalkabilirim. Sağol."
Neyi var bunun böyle ?
"Ayaz biraz konuşabilirmiyiz?"
Hayır konuşamayız hadi sınıfına git artık."
"Sabatan beri beni tersleyip duruyorsun neyin var senin ? Hem astımın olduğunu neden daha ömnce söylemedin ?"
"Alya! Hemen gitmezsen kalbini kırıcam."
Onu tanıyamıyordum. Tamam atışırdık falan ama daha önce bana karşı hiç böyle davranmamıştı.
. . .
Sonunda zil çaldı ve ömrümü yiyen fizik dersi de bitti. Şimdi servisle gidersem yine Ayaz bana karşı ters davranır muhtemelen. Bu yüzden yürüyerek gitmeye karar verdim. Çantamın ön gözünden kulaklığımı çıkardım ve bi 5 dakikam birbirinden ayırmakla geçti. Taktım kulaklığımı,açtım müziği yolda klip çekermişcesine yürüyorum. Kulaklığın birinin düşmesiyle korna sesini duymam bir oldu.
"Alya ? Yoldasın kızım biraz kısık dinle."
"Ceyhun? Senin ne işin var burda ?"
"Yarım saattir yavaş yavaş sürüp bir yandan kornaya basıyorum duy diye."
"Hadi ya hiç farkında değilim. Neyse sağol."
"Hadi gel bırakayım seni."
Vay arkadaş ya. Hala çıkıyoruz kafasında bu Ceyhun'da.
"Senin arabanda işim olmaz. Zaten az kaldı."
"Ya hadi güzelim. Konuşmak istiyorum."
"Bana güzelim deme."
Ben şimdi konuşmasam yarın yine kapıya gelir konuşana kadar bırakmaz. Ben de mecburen bindim.
"Anlat ne anlatacaksan."
"Bak...o gün söylediklerim için özür dilerim. Saçmaladığımın farkındayım."
"Hadi ya? Çok güzel. Farkındasın demek."
"Gerçekten çok üzgünüm.. Böyle davrandığım için. Sana söz veriyorum değişeceğim."
Eve gelince Ceyhun arabayı durdurdu. İnmek üzere kapıyı açtım.
"O kadar kolay değil affettirmek Ceyhun."
Çantamı alıp arabadan indim ve arkama bakmadan içeri girdim. Çantamı yatağın yanına koyup dolabimi açtım ve pembe şortumla beyaz tişörtümü giydim. Aşağı inip kendime kahve yaptım. En sevdiğim kitabımı da alıp balkona çıktım ve siyah pufuma oturdum. Kitabımı okuyup bir yandan kahvemi yudumlarken yan daireden gelen inşaat sesleriyle kafamı kaldırıp yan balkona baktım. Orta yaşlı bir kadın elindeki kolileri balkona yerleştiriyordu. Dış görünüşüne bakarak anladığım kadarıyla annem yaşlarındaydı. Bir an için göz göze geldik. Bana bakıp gülümsedi. Ben de karşılık olarak kocaman bir gülümsemeyle "Merhaba." dedim.
"Merhaba canım."
"Sanırım yeni taşınıyorsunuz. Yardım edebileceğim bir şey var mı ?" Memnuniyetini belli eden bir ses tonuyla "Teşekkür ederim tatlım. Ama sağolsun oğlum bana yardım ediyor." diye karşılık verdi. Demek oğlu vardı. Ne tesadüf ben de Ceyhun'dan yeni ayrıldım.
"Peki,siz bilirsiniz. Ama bir şeye ihtiyacınız olursa lütfen çekinmeden söyleyin."
"Teşekkürler."
Kitabımı da alarak içeri girdim. Birden komşuluk sevgim depreşti ve mutfağa gittim. Gerekli malzemeleri dışarı çıkardım ve kek yapmaya başladım.
. . .
Kekin olduğunu haber veren ding sesi geldiğinde odamda ders çalışıyordum. Hemen gittim ve keki fırından çıkardım. Övünmek gibi olmasın ama nefis görünüyordu. Hemen bir tabak çıkartıp tabağa yerleştirdim. İtiraf ediyorum tepsinin yarısını kendime sakladım. Hiç öyle bakmayın o güzelim kekimden yemezsem vallahi gözüm açık giderim. Odama çıkıp altıma bir kot üstüme de bir tişört geçirip kekleri de alarak yan komşunun kapısını çaldım. Kapıyı tahminimce benden bir iki yaş küçük tatlı bir kız açtı.
"Merhaba. Ben yan komşunuz Alya. Kek bahanesiyle bir hoşgeldiniz demek istedim."
"Merhaba ben Yağmur. Çok teşekkür ederiz."
"Rica ederiiim. Afiyet olsun." dedim ve elimdeki kek tabağını kıza uzattım. Kız elimdeki tabağı aldıktan sonra "İçeri buyrun lütfen kapıda kaldınız." dedi.
"Teşekkür ederim ama rahatsızlık vermiyim. Nasılsa artık komşuyuz. Konuşmak için bol vaktimiz olacak.
"Haklısınız."
"Ben artık gitsem iyi olacak. Tanıştığımıza sevindim Yağmur."
"Ben de öyle Alya abla."
. . .
Sabah az kalsın servisi kaçırıyordum. Kalktığımda servisin gelmesine 10 dakika vardı ve bu da demek oluyordu ki kahvaltımı okulda yapacaktım. Işık hızıyla yüzümü yıkayıp üstümü giydim ve bir bardak süt içip kendimi dışarı attım. Servise bindiğimde Ayaz'ın olmağını fark ettim. Boş bir yere oturdum ve pencereden dışarı bakmaya başladım. Hava yağmur yağacak gibiydi. İçimden umarım yağar diye geçirdim. Yağmur güzeldir sonuçta. Okula geldiğimizde tam da umduğum gibi yağmur çiselemeye başladı. Derin bir nefes alarak ıslanan toprak konusuna karışık yağmur kokusunu içime çektim ve içimden bugünün güzel geçmesi için dua ettim. Ayaz'ın sınıfının önünden geçerken Ayaz'la göz göze geldik ama tam Ayaz'dan beklenecek bir şey yaparak gözlerini kaçırdı.
. . .
Son dersin bitmesine yakın sınıfın kapısı çaldı. Bir kız içeri girdi sanırım duyuru falan yapacaktı.
"Hocam dersinizi böldüğüm için kusura bakmayın ders bitince Tiyatro kulübünden Alya salonun önüne gelebilir mi prova olacak."
"Tamam kızım."
"İyi dersler."
Prova olacağından haberim yoktu,daha oyunun konusunu bile bilmiyordum. Nereden çıktı ki şimdi bu ?
. . .
"Evet Cemre ve Zeynep siz karakterimizin en yakın arkadaşları olacaksınız. Sarp sen Zeynep ile sevgili olacaksın. Ayaz ve Alya siz de ikiniz sevgilisiniz. Hazırsanız başlayalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Çok Bilmiş
Teen Fiction"Sevmek her zaman yaklaşmak değildir,bazen uzaktan seversin,çok uzaktan." Uzaktan izliyorum gülüşünü. Sen hiç birinin gülüşünü uzaktan izledin mi ? Öyle uzaktan sevdim seni.Seni sevdiğimi tek bilen bendim. Her gece seni bana anlattım,haberin yoktu...