11/Uyuz

950 49 24
                                    

   Gördüğüm mesaj karşısında biraz şaşırmış, biraz merak etmiş, biraz da sinirlenmiştim. Şaşırmıştım çünkü çok yüksek bir miktardı, merak etmiştim çünkü mesajın kimden olduğunu bilmiyordum, sinirlenmiştim çünkü tahminimce bu kisi hastanedeki gizemli çocuktu. Kendimi aydınlatmak ve merakımı gidermek için 

"Kimsin?" 

diye mesaj attım. Aradan bir dakika geçmeden cevap geldi.

"Parayı istiyorsan ilk tenefüs depoya gel. Orada olacağım."

Ah, harika (!) Sanki herşey yolundaymış gibi bir de tahminimce çok film izleyen depo meraklısı biri bana parayı verebileceğini söylüyordu. Kitaplardan ve filmlerden bildiğim kadarıyla tanımadığınız biri sizi depoya çağırdığında hiç de hoş şeyler olmuyor. Okul görüş alanıma girdiğinde telefonu çantama attım ve servisten indim. Servisten inmemle gizemli çocukla karşılaşmam bir oldu. Kocaman sırıttı ve

"Günaydın." dedi.
"Yine mi sen ?"
"Sana sizin okulda olduğumu söylememiş miydim ? Hatta sınıf arkadaşıyız."
"Ne ?! Sınıf arkadaşı mı ?"
"Evet hanımefendi. Size sınıfa kadar eşlik edebilir miyim ?" derken bana kolunu uzatıyordu. Uyuz.
"Ahahaha hayır." dedim ve arkama bile bakmadan  sınıfa ilerledim. O an aklıma gelen şeyle olduğum yerde kalakaldım. Sınıftaki tek boş yer benim yanımdı. Buda demek oluyordu ki bizim Uyuz benim yanıma oturacak. Rüyasında görür.

"Damlaaa ! Bugünlük yanıma otursana, lütfeen."
"Tamam olur."
"Teşekkür ederiiim." dedim ve iki yanağına öpücük kondurdum.
"Alya iyi misin ?"
"İyiyim iyiyim."

O sırada kapıdan içeri giren Uyuza baktım. Tek boş yer olan Damla'nın yerine oturdu. Hocanın sınıfa girmesiyle ders başladı.

***

  Uyuz Rüzgar'la tanışma faslı falan derken dersin 25 dakikası geçmişti ve ben sıkılmaya başlamıştım. Tam o sırada telefonuma bilinmeyen numaradan mesaj geldi.

"Plan değişti. Şimdi gel."

Ne ? Şimdi mş ? Şaka mı yapıyor bu manyak ? Dersten nasıl çıkabilirim ki ? Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

"Hocam lavaboya gidebilir miyim ? Lütfeen !"
"Hayır Alya ilkokulda mıyız biz ?"
"Hocam sadece ilkokulda tuvaleti gelmiyor ki insanın. Söz birdaha olmayacak."
"Tamam ama sadece bu seferlik."

Hocadan bu lafı duymamla sınıftan fırlamam bir oldu. Deponun önüne geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Biraz soluklandım ve kapıyı açıp içeri girdim. Girdiğim an pişman oldum. Kapıdan içeri girmemle Ceyhun'un kapıyı kapatıp beni kendine çekmesi bir oldu. Nefesini yüzümde hissedebilecek kadar yakındık.

"Ceyhun napıyorsun bırak beni !" Bir yandan da güçlü kollarından kurtulmaya çalışıyordum. Ben çırpınırken beni duvara yasladı ve kollarını iki yanıma koydu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Seni çok özledim."

Fısıldayarak konuşmuştu. Ona tiksintiyle baktım

"Aynı şeyi söyleyemeyeceğim."

Vücudunu bana daha çok bastırdı.

"Kes şunu artık. İstemiyorum seni."

Gözlerini sımsıkı kapattı ve duvara sıkı bir yumruk geçirdi. Nihayet benden ayrıldığında tuttuğum nefesimi bıraktım.

"Eğer benimle tekrar çıkarsan sana o parayı verebilirim."

Ondan bir kez daha nefret ettim. Duyduklarım karşısında çok fazla şaşıramamıştım. Ceyhun bu sonuçta. Keşke onu tamıdığım haliyle kalsaydı. Herşey çok daha farklı olurdu.

"Senden nefret ediyorum."
"Ama ben seni seviyorum tamam mı ? Lanet olsun ! Senin yerini kimse dolduramıyor."

Bana tekrar yakınlaştı. Yine az önceki pozisyondaydık.

"Ceyhun... Ben seni sevmi-"

Dudaklarıma bastırdığı dudakları cümlemi tamamlamamı engellemişti. Tam o sırada Rüzgar gürültülü bir şekilde içeri girdi.

"Ceyhun !" diyerek bağırmasıyla yumruğunu Ceyhun'un yüzüne indirmesi bir olmuştu. Onun etkisiyle  Ceyhun yere düşmüştü. Ben ise o anki korkuyla yere oturmuş ağlıyordum. Rüzgar ve Ceyhun birbirlerini çok kötğ hale getirmişlerdi. O ortamda bulunmaya dayanamıyordum. Nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. Koştum... Koştum... Geldiğim yer, çoğu kişi tarafından bilinmeyen, bir sürü ağaç ve birkaç bank bulunan bir yerdi. Yalnız kalmak istediğimde genelde geldiğim yerdir burası. Uzaktan Rüzgar'ın koşarak geldiğini gördüm.

"Alya iyi-iyi misin ? Bir şey yaptı mı sana ?" Ağlamaklı ses tonuyla,
"Ben sadece yalnız kalmak istiyorum."dedim. Kendimi ne kadar kassam da ağlamama engel olamıyordum.

"Alya bir şey yaptı mı dedim !"

Bu kez daha sert bir şekilde söylemişti. Hıçkırıklar içindeydim.

"Hayır, kahretsin gitmemeliydim. Kendi başıma halledeceğime inanmamalıydım."
"Bir daha asla sana yaklaşmayacak."

Her ne kadar çok tanımıyor olsam da güven veren bir ses tonu vardı ve inanmak istiyordum. Buna ihtiyacım vardı. Ceyhun'u artık görmek dahi istemiyordum.Gözyaşlarımı sildikten sonra, Rüzgar'ın kaşının kanadığını farketttim.

"Kaşın kanıyor."

Mendil bulma umuduyla ceketimin cebine baktım ve umutlarım belki de ilk kez beni haksız çıkartmadı. Yarayı biraz temizledikten sonra mendili kaşına bastırdım.

"Böyle tutsan iyi olacak." 
"Teşekkür ederim."
"Ben teşekkür ederim. Şey... O an oraya geldiğin için."

Rüzgar eliyle ceketinin cebinden bir zarf çıkardı.

"Bak, al şunu ve sakın bana kabul edemem deme. Ayrıca bir ihtiyacın olursa veya konuşmak istersen çekinme."

Avucuma koyduğu zarfı açtım. İçinde Ayaz'ın ameliyatı için yeterli para vardı. Neden yapıyordu bunu ? Bir anda hayatıma girmişti ve sebepsiz yere bana yardım ediyordu. Ufak bir yardım da değildi üstelik.

"Rüzgar ne yapmaya çalışıyorsun ? İsminden başka hakkında hiçbir bilgim olmayan biri her yerde bir anda karşıma çıkmaya, yardım etmeye başlıyor.Kabul edemem."
"Yardım ediyorum Alya. İhtiyacın var ve almaktan başka seçeneğin yok. Değil mi ?"

Gerçekten de bu parayı başka bir yerde bulabileceğimden emin değildim. Sessizce Rüzgar'a bakmakla yetindim.

"Bana güvenebilirsin. Ben Ayaz'a ve sana yardım ediyorum. Bu parayı almanı istiyorum. Bunda kötü birşey yok."
"Ama bir şekilde bunu ödeyeceğim."
"Alya ödemeyeceksin, karşılık beklemiyorum. Lütfen."
"Peki... Teşekkür ederim gerçekten. Herşey için."

Birlikte evin yönüne doğru ilerlerken saatin 17.00 olduğunu farkettim ve Zeynep Teyze'ye bu akşam parayı bir şekilde bulup getireceğime söz vermiştim.

"Rüzgar benim gitmem lazım. Daha sonra görüşürüz olur mu ?"
"Gelmemi ister misin ?" 
"Gerek yok sağol. Ha bir de çantam okulda kaldı. Onu alabilir misin ?"
"Tamam yarın getiririm. Görüşürüz."

Daha sonra bir taksiye binerek hastanenin yolunu tuttum. Güzel şeylerin bizi beklediği umuduyla.

***

"Merhaba Zeynep Teyze nasılsın ?"
"Alya kızım hoşgeldin. Nasıl olayım bildiğin gibi sen nasılsın ?"
"İyiyim Zeynep Teyze çok iyiyim."
"Hayırdır pek mutlu görünüyorsun ."

Zeynep Teyze içimi ısıtan gülümsemesiyle bana bakıyordu. Nasıl sevinecekti şimdi kim bilir.

"Ayaz yarın sabah ameliyata girecek her şey tamam."
"Ne ? Nasıl ? Kızım ciddi misin ? Na-nasıl oldu ?"
"Her şey tamam Zeynep Teyzem düşünme bunları bak her şey düzeliyor, yine eskisi gibi olacak."
"Çok sağol kızım nasıl ödenir hakkın."

Kocaman sarıldıktan sonra Ayaz'ın yanına gittim.

"Ayaz nasılsın ?"
"Alya hoşgeldin iyiyim sen ?"
"Ben de iyiyim. Sana güzel bir haberim var."
"Ölecek miyim ?"
"Yarın ameliyata giriyorsun. Hadi yine kurtulamadın benden."

Yüzündeki kocaman gülümsemeyi ve nasıl mutlu olduğunu görebiliyordum. Onu mutlu görmek içimi huzurla doldurdu.

"Ciddi misin nasıl oldu ?"
"Halloldu işte sen iyi olacaksın ya ona bak. Bunu da bilmeyiver Bay Çok Bilmiş."
"Bak bir de pis pis sırıtıyor. Çıkınca görüşürüz hanımefendi."

Odada gülüşürken Yağmur içeri girdi.

"Hayrola neye gülüyorsunuz böyle dışarıya kadar geliyor sesiniz."
"Gel Yağmurcum gel. Abin yarın ameliyat oluyor."
"Nee ? İnanmıyorum harika bir haber. Sonunda her şey güzel olacak."

Herkes yine eskisi gibi mutluydu. Her şeyin yavaş yavaş eski haline döndüğünü görmek beni mutlu ediyordu. Eskisi gibi neşeli, mutlu olmak... Fakat aklıma gelen bir düşünce bütün huzurumu alt üst etmişti.

Bay Çok BilmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin