İlk boş bulduğum banka oturdum ve dalgaların kıyıya vuruşunu izlemeye başladım. Deniz kokusunu içime çektim ve banktan kalkarak deniz kıyısındaki taşlara oturdum.
“Gevrek ister misin?”
Ayaz’ın burada ne işi vardı? Gevrekten bir parça koparırken:
“Hayırdır Ayaz bu gevreği neye borçluyuz ?” dedim.
“Sana da iyilik yapmaya gelmiyor kızım. Bugünkü ikinci iyiliğim. Bundan sonra iyilik falan yok sana.”
Ah benim salak kafam bir teşekkür bile etmemiştim.
“Ya Ayaz özür dilerim.Sabah Ceyhun öyle birden bire bağırınca teşekkür edemedim.”
“Evet gördüm.”
Eskiden Ayaz ve Ceyhun çok yakın arkadaşlardı fakat nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı şimdi birbirlerine kin besliyorlar. Çok yakın iki arkadaş neden birbirinden bu kadar nefret eder ki ?
“Ayaz…”
“Efendim Alya ?”
“Siz neden Ceyhun’la böylesiniz? Yani eskiden kardeş gibiydiniz. Ne oldu da böyle oldu ?
Bu soruyu sorunca Ayaz hiçbir şey söylemeden yanımdan kalkıp gitti. Bu çocukta bir tuhaflık vardı ama…Ne dedim ki şimdi ben ? Gevreğin son lokmasını da ağzıma atıp ayağa kalktım. Telefonuma baktım,Ceyhun mesaj göndermişti.
“Yarın saat 13.30’da her zamanki yerde? ;)”
“Tamam :)” cevabını yazıp eve doğru yola koyuldum.
***
“Kızım neredesin sen?”
“Buradayım anne gördüğün gibi.”
“Benimle düzgün konuş Alya. Hastaneden aradılar. Çok acil ameliyata gitmem lazım. Kapıyı kimseye açma.”
“Tamam anne.” Dedim ve odama gidip kendimi yatağa attım. Bugünün yorgunluğunu atmak üzere yataktan kalktım ve duşa girdim.
***
Banyodan çıktığımda Ceyhun’dan yeni bir mesaj vardı.
“Yarını merakla bekliyorum!”
Bu çocuk bir alem. Her gün buluşuyoruz ya zaten. Farklı bir şey yapacak sanki.
“Şaşkın zaten her gün buluşuyoruz :)” Ben giyindikten sonra cevap geldi.
“Ama yarın daha özel olacak. Sürpriiz ;)”
Sanırım biraz Ceyhun’un sürpriz yapmasına şaşırmıştım. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse baya şaşırmıştım. Tamam şimdi çiçek falan alırdı ama daha önce hiç böyle bir sürpriz yapmamıştı.Tam yatacaktım ki kapının çaldığını duydum. Annem olamazdı çünkü ameliyata gitmişti. Birden Ayaz’ın sesini duydum. Kapıyı yumrukluyor bir yandan da Alya aç kapıyı deyip duruyordu. Kapıyı açmamla Ayaz’ın içeriye düşmesi bir oldu.
“Ayaz! Ne işin var burada? Sarhoş musun sen yoksa?” Leş gibi kokuyordu.
“Sarhoş mu ? Yoğğ canıığğm.”
Konuşmasından da anlaşılacağı gibi Ayaz sarhoştu. Eve alamazdım annem beni keserdi. Hem komşular laf yaparlardı Alya eve erkek attı diye. Benim de aklıma sahile gitmek geldi. Hem deniz havası iyi gelir. Sahil yakın olmasına rağmen eşek ölüsü gibi olduğundan oraya kadar götürmem imkansızdı. Taksi çağırdım ve taksi gelene kadar ikimize kahve hazırlayıp termuslara koydum. Ceketimi giydim ve pijamalarımla Ayaz’ı neredeyse sürükleyerek taksiye bindirdim. Yol boyunca bize Ayaz’ın şarkıları eşlik etti. Ayaz’la birlikte bir banka oturduk. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Gerçekten çok kötü görünüyordu ve leş gibi içki kokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Çok Bilmiş
Novela Juvenil"Sevmek her zaman yaklaşmak değildir,bazen uzaktan seversin,çok uzaktan." Uzaktan izliyorum gülüşünü. Sen hiç birinin gülüşünü uzaktan izledin mi ? Öyle uzaktan sevdim seni.Seni sevdiğimi tek bilen bendim. Her gece seni bana anlattım,haberin yoktu...