Tüm gün başımın etini yiyen __FinnickOdair_'nin anısı.
Not: Pelin kurgusal bir karakter olup ana karakterlerden biridir.
Evet,yavaş yavaş normal hayata dönmeye başladım,artık antremanlarımı göl kenarında gizli kuytu yerlerde değil,antreman sahasında yapıyorum.Bügü Tegin diğer melezlere antrenör olmam için ricada bulundu ama kabul etmedim,neden bilmiyorum ama etmedim işte.Oyunlar daha başlamadı,Mayıs ortalarında başlayacak,ne farkederki savaşmam yinede yasak,ama hiçdeğilse kardeşlerimin başarılarıyla övünürüm.
Kamp hayatım şimdilik bu şekilde ilerliyor,antreman sahasında tek başıma yada Ata ile beraber antreman yapıyorum,Ata'ya söylemesemde Eylül Ata'dan daha çabuk öğreniyor,ama onu tembihliyorum Ata'yı yenmemesi için.Çünkü Ata daha fazla antreman yapıyor ama yinede Eylül ondan daha çabuk hareketleri kavrıyor.
Özetle kamp hayatım şimdilik böyle,ilerne neler olur bilemem.
Ah tabi bi savaşçıyı kamp savaşlarından men ederseniz,oda etraftaki tehlikeli yaratıklarla savaşır.Mesela tepegözler gibi,bu yaratıklar beni çok zorlamasada uygulamalı antremanlarımı yapmamı sağlıyorlar.Bügü Tegin ve kardeşlerim tabikide bunu yaptığımı bilmiyorlar.
Ormana çıkan gizli bir pakita var,daha doğrusu bizi koruyan nehrin ulaşmadığı bir patika.Orayı kullanarak hem kamptan uzaklaşıp kafa dinliyorum,hemde biraz tepegöz öldürüyorum.
Gün doğumunda yine antreman sahasına gidiyorum tek başıma,kızın biri benim patikamın başladığı çalılıklardan dalgın dalgın geçiyor,az sonra döner heralde,patikaya dizdiğim kurukafalardan sonra devam edeceğini zannetmiyorum...
Patikanın başında biraz daha bekledim,ama kız hala dönmedi.Peşinden gitmeye karar verdim,böyle devam ederse tepegözler onu öldürebilirdi.Patika boyunca kızı yakalayamadım,sanırım ormanda bulacaktım.
Ormana çıktığım anda bir çığlık sesiyle kızın başının belada olduğunu anladım,hemen sesin geldiği yöne koştum son hızımla,
Onu bulduğumda yerde ayak bileğini tutuyor karşısındaki tokmaklı tepegöze ''Git burdan! Defol! '' diye bağırıyordu.Hemen harekete geçtim ve önümdeki büyük kayanın yardımıyla sıçrayarak tepegözün boynuna atladım,vakit kaybetmeden kılıçlarımı gözüne sapladım ve sağ omzunada güzel bir kesik attıktan sonra aşağıya indim,kör olan tepegöz elindeki tokmağı ordan oraya savuruyordu.Kaval kemiğine kılıcımı indirdikten sonra diz çöken tepegöze son vuruşu boynunu kesmekle yaptım.
Arkamı döndüğümde kız ayak bileğini tutuyordu,yanına gittim ve
-İyimisin?
-Hayır! İyi olsaydım sence ayağımı tutarmıydım,Off! çok kötü acıyor,sanırım kırıldı
-Hayır sadece burkmuşsun ama kötü burkmuşsun,seni geri götürmeliyiz,hadi gelde seni taşıyayım
-Olmaz! Daha beni kurtaran kahramanımın adını bile bilmiyorum o yüzden gelmem
-Şuan tanışmak için zamanımız yok,ya şimdi şu kollarını boynuma dolarsın seni kampa götürürüm,yada buraya toplaşan tepegözlerden öldürebildiğimi kadar öldürür sonra birtanesinin önce beni sonrada seni öldürmesini izlersin.Şimdi hadi vakit kaybetmeyelim
Kollarını boynuma doladı ve bende onu kucakladım,ilerlemeye başladık.Fakat bir terslik vardı,patikayı bulamıyordum.Birkaç saat yürüdükten sonra izimizi kaybettirdiğimizide anladığımda bir ağacın altında mola verdik.
-Hayatımı koca bi tepegözden kurtarıyorsun ve beni kurtaran kahramanın adını bile bilmiyorum.
-Çok merak ediyorsan ismim Hector....Sen kahramanının adını öğrendin ama ben kurtardığım prensesin adını bile bilmiyorum,
Gülümsedi ve
-İsmim Pelin.Sen şu savaşması yasaklanan yenilmez savaşçısın öyle değilmi.
Olumlu anlamda başımı salladım
-Neden yasakladıklarını şimdi anladım.Bi tepegöze bunu yapabiliyorsan kamptakilere neler neler yaparsın.
Bu sefer ben gülümsedim ve
-Neden o patikaya girdin,amacın neydi Pelin?
-Sadece çıkıp biraz hava almak istemiştim,sonra kurukafaları görünce korkup geri döneceğime ileri doğru koştum salak gibi,en sonundada ormana çıktım,geri dönmenin bi yolunu ararken yer titremeye başladı ve sonrada senin öldürdüğün tepegöz beni kovalamaya başladı.Canımı kurtarmak için koşmaya başladım,sonra ayağım bişeye takıldı ve yere kapaklandım.O iğrenç şeyde beni yemeden önce anın tadını çıkarırken birden sen ortaya çıktın ve onu öldürdün.
-Daha dikkatli olmalısın,orda ben olmayabilirdim o zaman ne olurdu?
-Ama şimdi burdasın,öyle değilmi...
Elini yanağıma koydu ve o anda gözgöze geldik.
Bir anda çok değişik bi his oluştu içimde,karnımda tuhaf bi gıdıklanma ve kalbimde aşırı hızlı çarpmaya başladı.
Sadece birbirimize baktık,ve baktıkça gülümsedik.Günbatımına az bi zaman kalmıştı ve ona küçük bi iyilik daha yapmak istedim.
-Hadi bakalım gidiyoruz.
Kollarını tekrar boynuma doladı ve yola koyulduk.Ormanın tam tersi yönünde ilerliyorduk,onu ormanın sonundaki tepeye götürdüm ve tamda günbatımına 1-2 dk kala tepeye vardık.Onu yere indirdim ve yanına oturdum.
Pelin bana baktı ve
-Hiç günbatımı görmemiştim.Gerçekten harikaymış.Çok teşekkür ederim Hector,sayende bu muhteşşem şeyi izleyebiliyorum. Dedi ve içtenlikle gülümsedi
-Arada sırada tepegözlerle savaştıktan sonra buraya gelir ve günbatımını izlerim,herzaman beni etkilemiştir,yaşadığın kötü talihsizliğin etkisini biraz gidermek içinde seni buraya getirdim.
-Ben.... Ben ne diyeceğimi bilmiyorum Hector,çok teşekkür ederim. Dedi ve sarıldı
Güneş battıktan sonra hava yavaş yavaş kararmaya başladı.Tabi tepeden nasıl kampa döneceğimi bildiğimden bu sefer kaybolma durumu yoktu.Pelini tekrar kucakladım ve yola koyulduk.Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra kampa vardık.
Herkes telaş içinde ''Pelin döndü! Pelin geldi!'' diye bağırışıyolardı.
Bügü Tegin gelirken sihirli bişiler söyledi sonrasındada bi sedye ortaya çıktı.Pelin'i nazikçe sedyeye yerleştirdim,herkez Pelin'in etrafında toplanmış ona birşeyler sormaya başlamıştı bile.Ama o hiçkimseyi aldırmıyor gibiydi,sanki sadece bana bakıyor gibi... Onu bıraktıktan sonra tam doğrulacakken
-Hector! Dedi
-Efendim
-Beni kurtardığın için teşekkür ederim.Umarım tekrar görüşürüz Dedi ve doğrulmadan yanağıma bir öpücük kondurdu.Sonrasında bana gülümseyerek baktı
Pelin revire kadar giderken bile bana gülümseyerek bakmaya devam ediyordu.O revire girdiğinde bende bu olanların etkisi geçene kadar sahilde yıldızlara bakarak uzanmaya karar verdim.
Anlam veremediğim tek duygu,onu görünce kalbimin hızlanması ve içimde oluşan şu garip his,ve ardından gelen sebepsiz bir mutluluk...
Ne oluyordu... Yoksa,yoksa ona aşıkmı oluyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Anıları
FantezieRick Riordan'ın PJO serisinden ilham alarak yazılmıştır. |2014©®™|