8. Bölüm:
''s-sen ne za-zaman dan beri bu-burdasın?''dedı bana şaşırarak bakarak bende
''sadece benden bişe sakladığını ve birinin buraya geleceğini söylediğinden beri burdayım''dedim sakin bir tavırla bu sakinlik fırtına öncesi sakinlikti bu sanki bana yaklaştı ve
''şimdi sırası değil Alev gel uyuyalım ''dedi bende
''Neyin sırasından bahsediyorsun? Benden birşey saklıyorsun berke. Öğrenmek istiyorum, hemen''
''Alev'im lütfen zaten çok yorgunum. Yarın sabah anlatacağım söz''
''Telefonda Alev duymasın dediğini duydum berke! Duymamamı istediğin ne!?'' sonunda dayanamayıp bağırmıştım. Oda bağırarak karşılık verdi
''Bu seni ilgilendirmez! Sanki çok önemliymişsin gibi birden hesap soruyorsun! Kimsin ki sen!?'' sonlara doğru berke iyice kükremişti. Haklıydı kimdim ki ben seni seviyorum diyerek ayarttığı basit bir kızdım sadece, öbemsiz, değersiz. Bu düşüncelere daha fazla dayanamadım ve portmantodan çantamı ve montumu aldığım gibi dışarı çıktım. Hava yağmurluydu ve nereye gideceğimi bilemiyordum. Berkenin arkamdan bana seslendiğini duydum ama aldırmadan yürümeye başladım sonra Berke'nin sesi git gide daha yakınlardan gelmeye başladım ve ben ne olduğunu anlamadan birden kolumu tuttuğu gibi beni kendine çevirdi.
''Her şeyi yanlış anladım Alev. Senden sakladığım bir şey yok, bu... bu sadece özel bir konu ve sana zamanı gelince açıklayacağım ama daha zamanı gelmedi Alev bu sana anlatamam. Az önce söylediklerim içinde özür dilerim çok sinirli olduğum için kendimi kaybettim ama seni seviyorum Alev, bundan daha önce hiçbirşeyde olmadığım kadar eminim. Bana inan olur mu?'' Beni inandırmak için yüksek sesle çıkan sesi son cümlede iyice kısılmıştı. Derin bir nefes alıp verdim, ona inanmalıydım, zaten bundan başka elimden ne gelirdi ki?
''Sana inanıyorum Berke, bende seni seviyorum'' bunları söylerken ona sıkıca sarıldım o da başımın üzerini öptü ve bana sıkıca sarıldı, göğsüne başımı gömdüğüm için aldığım her nefes onunla doluydu. İşte buna huzur denir.
''Hadi eve gidelim hasta olmanı istemiyorum'' dedi hafifçe sırıtarak. Sahi yağmur yağıyordu değil mi? O kadar dalmışım ki şuan sağanak yağmurun altında sarılarak mal gibi dikildiğimiz bile unutmuştum. Cidden, dizlerim ağrımaya başlamıştı ve başım çatlayacak gibiydi ayrıca burnum akıyor ve gözlerim sulanıyordu. Ne bu? Grip belirtisi falan mı?
''Haklısın, kendimi çok kötü hissediyorum'' diye mırıldandım, Berkede hiç birşey söyleme gereği duymadan elimden tuttuğu gibi hızılı adımlarla eve yönlendirmeye başladı. İçeri girip kapıyı kapattığımız anda daha fazla dayanamayacağımı hissettim, ne ara bu kadar hasta olmuştum? Yarı ölü gibi hissediyordum. Dizlerim daha fazla ayata kalma emrine uyamadı ve kendini yere bıraktı, gözlerim kapanırken ise duyduğum tek ses Berke'nin bana seslenişiydi.
''Alev!''
-----------------
Altımdaki çarşafın serinliğini, yattığım yatağın yumuşaklığını ve elimdeki sıcak eli hissettiğimde kendime geldiğimi anladım. Yavaşça gözlerimi açtım ve karşımda tahmin ettiğim gibi bir Berke buldum. Bulunduğumuz odaya göz gezdirdim, beyaz sade duvarlar, aynı şekilde beyaz çarşaflar ve kolumdaki serumla birlikte hastanede olduğumuzu anladım, kullanılmamaktan çatallaşmış sesimle Berkeye sordum
''Ne oldu bana?'' ayıldığımı yeni fark etmişti heralde çünkü birden kafasını dalıp gittiği duvardan bana çevirdi ve gülümsedi
''Uyandığını duymadım'' yavaşça yaklaşıp alnıma tüy gibi bir öpücük kondurdu. ''Nasıl hissediyorsun?'' onun sorusunu duymamazlıktan geldim ve sorumu tekrarladım.
''Ne oldu bana Berke?''
''Bayıldın Alev'im, sana yağmurun altında durmayalım demiştim sanırım zaten hasta olmak üzereymişsin ve sırılsıklam olmanda hastalığını tetiklemiş, önemli birşey değil sadece ateşin çıkmıştı ama doktor bunun... bunun daha çok stres kaynaklı bir bayılma olabileceğini söylüyor'' diye açıkladı sonunda. Neden anlatmakta zorlandığını anladım, stres ve endişeden bayılmıştım bunun nedeni ise Berkenin sırrıydı
''Benden sakladığın şey...'' diye yavaşça fısıldadım berke beni susturmaya çalışsa bile onun dolu gözlerine aldırmadan devam ettim
''... bayılmamı sağladı öylemi? Benden sakladığın sır yüzünden şu an buradayım''
''Alev'im lütfen sırası değil''
''Söyle Berke! Artık söyle dayanamıyorum, sana güvenmek istiyorum ama yapamıyorum benden birşeyler saklıyorsun, bunu bilememek ve sürekli düşünmekte beni çok yoruyor! Söyle artık şunu!!'' isyanımı daha fazla içimde tutamayıp avazım çıktığı kadar bağırmıştım sonunda. Birden kapının paldır küldür açılmasıyla kafamı o tarafa çevirdim.
''Sana Berke'nin senden neyi sakladığını söyleyeyim mi? Beni...''
![](https://img.wattpad.com/cover/14431951-288-k124627.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Seninle Güzel
Romance''Se-seni seviyorum anne'' ''Biliyorum tatlım, bende seni seviyorum'' ve daha ne olduğunu anlamadan annem yere yığıldı. Acı bir çığlık attım. ''Anne! Seni seviyorum anne! lütfen beni bırakma! anne!'' bağırmaya başladım. Kapı açıldı ve içeri doktor g...