Bir su bile içemeyeceğim değil mi? - 12

91 12 8
                                    

12.Bölüm:

Oflayarak gözlerimi açtım ve sağ tarafımdaki komodinin üzerinde duran telefonumdan saate baktım. Ne bokuma gecenin üçünde uyandım ben? Gözlerimi kapatıp uyumayı denedim ve bir süre boş boş yattım, sonunda uyuyamayacağımı anlayınca yataktan adeta sürünerek kalktım, ee yatağımla düzenli bir ilişkimiz var, uzak duramıyor ne yapsın? Ayaklarımı sürüyerek odanın içinde ilerlerken bir yandan da karanlıkta birşeye çarpmamak için ellerimi önümde tutuyordum. Sonra olduğum yerde durdum. Neden ışığı yakmıyorum? Şaşırtıcı (!) bir şekilde iç sesim yine bana laf sokmadı ve sessiz kaldı. Demek o bile uyuyor bu saatlerde, onunda mesaisi var heralde. Sabahın yedisinden akşamın onuna kadar 'Aleve laf sokma' saatleri, sonra oda uyuyodur heralde. Karanlıkta mal mal ayakta dikilmeyi kesip elimle yoklayarak ışığı açtım, ve açtığım gibi tekrar kapattım. Güneş odamın içine girmiş gibi hissediyordum! Neden bu kadar parlak bir lamba aldıysam... Gözlerimi kapatıp ışığı tekrar açtım, ışık açıkken beş saniye kadar gözlerim kapalı durdum ve sonra tekrar -bu sefer yavaşça- gözlerimi açtım. Sonunda! Bu taktiği bana kimin öğrettiğini hatırlayınca birden gülümsemem suratımda dondu. Berke. Pislik. Gözlerimi yukarı doğru çevirdim ve akmaya çalışan göz yaşlarımı engelledim, hayır ağlamayacağım.

Pofuduk terliklerimi yine sürüyerek odamdan çıktım ve merdivenlerden indim. Mutfağa gittim ve bir bardak su alıp yavaşça içmeye başladım. Sonra birden gördüğüm şeyle çığlık attım, beni görünce oda çığlık attı sonra ben daha yüksek sesle çığlık attım. Karşımdaki koşarak ışığı açınca üzerindeki kıyafetlerden hizmetçilerimizden olduğunu anladım. Kızı şöyle birdaha süzdüm, benden 4-5 yaş büyük görünüyordu ve ışığın altında parlayan sapsarı saçları... Kıskanmadım tamam mı!?

''Efendim, özür dilerim çok özür dilerim ben sadece aşağıdan bir ses duyup bakmaya geldim. Siz olduğunuzu yeni fark ettim gerçekten özür dilerim, ben-'' kızın sözünü keserek konuştum, yoksa bana sıra kalmazdı ki ondan.

''önemli değil, abartmayalım sadece başka biri sandım, sen yukarı geri çık ve uyu. Bende suyumu içip tekrar yatayım'' dedim. Kız başını iki yana salladı. Tam mutfaktan çıkacakken onu durdurdum.

''Hey! Adın neydi?''

''Gamze, efendim'' dedi gülümseyerek.

''Alev'i tercih ederim'' 

''Peki Alev'' gülümseyerek konuştuktan sonra merdivenleri sekerek  çıkmaya başladı, ne kadarda neşeli. Sanırım birinin hayatı güzel geçiyor. Işık gözümü acıttığı için tekrar gidip ışığı kapadım. Yarım kalan suyumu içmeye devam ederken yine bir çıtırtı duydum. Bir su bile içemeyeceğim değil mi?

''ne var Gamze?'' diye seslendim salona doğru, ama cevap vermedi.

''Gamze!'' yine cevap yok. Bir hışırtı daha. Tamam, biraz tırsmaya başlıyorum ben. Aklıma az önce Gamzenin sekerek merdivenleri çıkması geldi, bu kadar neşeliyse büyük ihtimalle yine odur ve bana şaka yapıyordur değilmi? Başka kim olabilir ki? Mutfak masasının üzerindeki vazoya baktım, iyi fikir. İçindeki beyaz gülleri çıkarıp suyla dolu olmasına aldırmadan herhangi bir yerden gelebilecek şeylere karşı hazırlıklı oldum. Bir adım attım

''kim var orda?'' Bir adım daha,

''Sana diyorum! Kim var orda!?'' bir adım daha attım ve salona geçtim. Duyduğum şeyle dondum kaldım, evet bu bir nefes alış-veriş sesiydi ama benim değildi. Sesin nerden geldiğini anlamak için nefesimi tuttum, yakınımdaydı, hatta şuan burun buruna bile olabilirdik. Sağ kolumu uzatarak salondaki ışık düğmesine uzandım, derin bir nefes aldım. Bir...iki...üç...! ve ışıkları yaktığım gibi elimdeki vazoyu karşımdakine geçirmek üzere kaldırdım ama elim havada donup kaldı. Vazoyu vurmaktan son anda vazgeçsem de içindeki su Berke'nin üzerine dökülmüştü bile. Evet, evet doğru duydunuz Berke. Başka kim olabilir ki? Buna alışsanız iyi olur, benim hayatım dramadan ibaret. Lanet olsun.

''senin.burda.ne.işin.var!?'' öyle bir bağırdımki şaşkınlıktan gözleri pörtleyen Berke geriye doğru bir adım atmak zorunda kaldı. Resmen kükremiştim.

''b-ben-'' diye kekelerken sözünü kestim

''sen ne? Yine hayatıma sıçmaya mı geldin? 'Alevin hayatı yeterince bok değil biraz daha içine edeyim' mi dedin!?''

''H-hayır b-ben açıklamaya geldim'' yine devam edecek cümlesini kestim

''hangi açıklamadan bahsediyorsun gerizekalı. Herşey bitti! Bunu sende biliyorsun hatta sen bunu bitirmek konusunda benden daha bile ısrarcıydın, şimdi neyi açıklamaktan bahsediyorsun!'' bu sefer benim sözümü kesen Berke oldu

''Beni.dinle!'' bu seferke o kükremişti, çok kötü hissettiriyormuş. Sakinleşmek ister gibi derin nefesler aldı.

''işte bundan bahsediyorum, anlıyor musun? Öfke sorunlarım var benim. B-ben sana öyle demek istemedim ama-'' sözünü kestim -tekrar ve tekrar...-

''yani beni arabadan kovup o saatte yalnız başıma bırakmakta istemedin öylemi?'' alayla sordum. Boynundaki damarların genişlediğini gördüm ve bu beni biraz korkuttu, ama beni şaşırtarak bana bağırmadı, sesi kısıktı hatta fısıltı bile denebilir.

''evet istemedim'' dedi. ''dediğim gibi benim öfke sorunlarım var ve Rüzgarda herşeyi açıklayınca... ben... unut gitsin'' diye zorla cümlesini tamamladı. Pişman görünüyordu, yoksa... Hayır! Hayır seni gerizekalı, aptal,salak ve saf Alev! Tekrar Hayır!! Onu affetmeyeceksin, sana yaptıklarını ne çabuk unuttun? Çok iyi rol oynuyor, ama buna kanmamalısın anladınmı beni? Onu sakın affetme! ilk defa iç sesime katıldım, cidden çok iyi rol yapıyordu. Ben iç sesimi dinlerken Berke yine konuştu ''hatta sana bu yaptıklarımdan sonra Rüzgar yanıma geldi ve-'' sözünü kestim -tekrar, tekrar ve tekrar...-

''Yani Rüzgar senin yanındaydı öylemi?''

''evet'' İşte yakaladım seni Berke. Senin yanındaki Rüzgarsa ben ağlarken benim yanımda olan kimdi? Hologram falan mı?

''bana biraz anlatsana, ne dedi sana?'' diye sordum sakin kalmaya çalışarak. Ona çaktırmadan derin bir nefes aldım, yalancı. Berke bu sakinliğime şaşırarak yine kekeledi

''y-yani şey biliyorsun ben onu sevmiyorum, tartıştık ve sonra kavga ettik'' dedi ve sol gözünü işaret etti. Daha yeni gördüğüm yumruk izine benzer hafif morluklara bakmak için ona doğru bir adım attım. Cidden yumruk izine benziyordu ama onları Rüzgar yapmış olamazdı, yalan söylüyordu.

''Ve kolum'' diye devam etti va sağ bileğini gösterdi. Bir bandajla sarılmıştı.

''demek bunları sana Rüzgar yaptı?'' dedim az sonra onu suçlayacağım yalanından emin olmak için. Sonra bir an durdum, aklıma harika bir fikir gelmişti.

''evet'' dedi. Ona doğru bir adım daha attım ve sol gözünün üzerindeki hafif morluklarda parmaklarımı gezdirdim. Oda direk suratıma bakıyordu.

''çok acıdı mı?'' diye üzülmüş gibi sordum.

''Aslında evet, ama şuan yanımdasın ve önemli olanda bu'' dedi bana doğru eğilerek, izin almak istercesine gözlerime baktı bende ona daha fazla yaklaşarak cevabını verdim, Berke olumlu cevabı almanın sevinciyle sırıttı ve bana iyice yaklaştı, dudaklarımız arasında santimetreler kala ellerimi omuzlarına koydum ve tam dudaklarımız birleşecekken erkekliğine sert bir tekme attım aynı anda etkiyi arttırmak için omuzlarındaki ellerimide daha çok bastırdım. O acıyla inleyerek yere düşerken ben ona sırıtarak baktım. Zafer benimdir. Beni duyabilmesi için biraz eğildim ve kulağına fısıldadım.

''Sana bir an bile inanmamıştım Berke, sen şansını o zaman kaybettin. Şimdi evimden defol git yoksa daha kötüsünü yaparım'' dedim. İnleyerek ayağa kalktı. Ben ona sırıtarak bakarken hiçbirşey demeden arkasını dönüp çıkıp gitti. Şerefsiz.

******************************************************

Eveet biliyorum kısa zamanda yeni bölüm geldi ama cumaya kadar birdaha yazamayacağım. Bu bölüm:

@blkmervenur   ve

@gizempariss   için. Sizi seviyorum!

Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir.

-Hmslove

Hayat Seninle GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin