Maden suyum ve Çikolatam, bu bölüm size! ^_^
15. Bölüm :
Telefonumun sesiyle tek boynuzlu atların olduğu rüyamdan uyandım.
''Alo?'' dediğimde cevap veren olmadı. Daha telefonu açmamıştım zaten. Uykuluyken ne kadar salaklaştığımın kanıtı. Gözlerimi açmadan elimle komodini yoklamaya başladım. Sonunda telefonu bulabildiğimde gözlerimi hala açmamıştım. Bu sefer telefonu gerçekten açarak konuştum.
''Alo?'' diye mırıldandım.
''Günaydın!'' diye cıvıldayan kız sesiyle gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Kimdi bu?
''Sizede günaydın...?'' sesim soru sorar gibi çıkmıştı.
''Siz mi? Ah, beni tanımadığını söylemeyeceksin değil mi? Telefonu açarken arayana bakmadın mı yoksa? Benim kızım ben! Merve.'' telefonu kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım. Sadece 'merve' yazıyordu. İyide hangi Merve?
''Şey... çıkaramadım.'' dedim utanarak. Çünkü eğer arkadaşımsa ayıp olacaktı.
''Ah, cidden alındım Alev. Ben lise partisindeki Merve! Kahverengi saçlı olan, hatta saçlarımın çok güzel olduğunu söylemiştin. Buluşmak için sözleşmiştik ama işin çıkmıştı falan... hatırladın mı?''
''Ah!'' dedim. Jetonum yeni düşmüştü. Bu Berke'nin beni götürdüğü partideki Merve! Buluşacaktık ama o sıralar zor dönemler geçiriyordum... biliyorsunuz. Bu yüzden iptal etmek zorunda kalmıştım.
''Demek hatırladın?'' artık sesi biraz sitemli geliyordu. Özür dilemem gerektiğini düşündüm, bildiğin kızı unutmuştum yani.
''Evet, Merve ben özür dilerim, zor zamanlar geçirdim. Unutmuşum, cidden çok çok özür dilerim. Gerçekten-''
''Haha Alev şakaydı! Beni bu kadar ciddiye alma. Unutmana şaşırmadım, aslında benimde suçum var güya birbirimizi arayacaktık... neyse, buluşmaya ne dersin? Tabi işin yoksa.''
''Harika olur!'' elimde olmadan cıvıldadım. Merve'nin kıkırtısını duydum. ''Tamam o zaman, lise partisinin olduğu yeri hatırlıyorsundur dimi? Onun yakınlarındaki alışveriş merkezinde. Saat 10 gibi buluşuruz, Gizem'e de haber veririm. Uygun mu?''
Telefonu tekrar kulağımdan çektim ve saate baktım. Dokuza az vardı, hazırlanmak için bir saatim var. Uygun olduğuna karar verdim ve vedalaşıp telefonu kapattım. Yataktan fırlayıp direk banyoya koştum. Diş fırçalama, yüz yıkama gibi şeyleri halleder halletmez kendimi dolabımın başında buldum. Bir süre bakıştık. O bana baktı, ben ona baktım. En sonunda iç geçirip gotik tarzı birşeyler buldum dolaptan. Kot bir şort, siyah bluz, deri mont, siyah zımbalı bilekliker ve yine siyah bot. Aynanın karşısına geçince görüntümün fazla 'siyah' olduğuna karar verip kot şort dışında diğer her şeyi değiştirdim ve yeni kombinime baktım. Yine kot şort, beyaz üzerinde açık pembe yazılarla '' food is my true love'' yazan tişörtüm ve beyaz vanslarım. Hiç fena değil. Tamam, hatta belki biraz şirin. Ah boşversenize, baya güzeldim canım! Takı olarak yine gümüş sonsuzluk işareti kolyem ve beyaz üzerinde pembe puantiyeleri olan saatimi seçtim. Saate baktığımda 15 dakikada giyinmiştim, hiç fena değil.
Evden çıkmadan önce salona doğru ''ben çıkıyorum!'' diye bağırdım ve kendimi o alışveriş merkezinde buldum. Bir yandan bu koca yemek katında Kahve Dünyası'nı bulmaya çalışırken bir yandan da Gizem ve Merve'nin tiplerini hatırlamaya çalışıyordum. Evet, onları aklımdan tamamen silmiştim ve bir pot kırarsam bana küsebilirlerdi.
''Hey! Alev!'' sesin geldiği yöne baktığımda kahverengi parlak saçlı bir kız bana el sallıyordu. Hey, bu Merveydi! Gülümseyerek el salladığı masaya doğru ilerledim. Evet, doğru tahmin! Hoşgeldin faslını geçince üçümüzde nescafe istedik ve koyu bir sohbete başladık. Onları unutmuş olmama daha çok kızıyorum artık, o kadar sıcak kanlıydılar ki. Gizem, Merve kadar cıvıl cıvıl olmasada anlayışlı ve iyi kalpli bir kızdı. Merve'de... bilirsiniz, her arkadaş grubunda bulunması gereken 'çatlak' kızdı. Espriler yapıp bize sataşıyordu ve kahkahası bütün dükkanı dolduruyordu. Hatta yan masadaki yaşlı çift Mervenin her gülüşünde bize gülümseyerek bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Seninle Güzel
Romance''Se-seni seviyorum anne'' ''Biliyorum tatlım, bende seni seviyorum'' ve daha ne olduğunu anlamadan annem yere yığıldı. Acı bir çığlık attım. ''Anne! Seni seviyorum anne! lütfen beni bırakma! anne!'' bağırmaya başladım. Kapı açıldı ve içeri doktor g...