İNTİKAM

7.3K 261 21
                                    

Kader hep aynı yerden vuruyordu Zilan'ı.
Başını kaldırdığında serumun azaldığını gördü, keske bu serum gibi acılarım da azalsa dedi.

Etrafa göz gezdirdiğin de kimse yoktu, acaba duyduğum şey rüyamıydı, diye düşündü Zilan.
Hiyanoğlu aşireti ile nişanlanmak da neyin nesiydi, aklından bir türlü çıkmayan; biricik sevdiği Afran şimdi daha çok gözünün önüne gelecekti.

Sessizce yutkundu hüzne boğuldukça karnında ki ağrı daha çok depresiyordu.
Bir anda kapının açıldığı tarafa yöneldi Zilan.

"Hastamız nasıl oldu ağrınız hâlâ devam ediyor mu?"
Şu sarışın doktordu bu Alaz Ağa"nın bir kaşık su da öldürmek istediği acemi doktor.

"Biraz ağrım var ama mühim değil, şuan iyiyim doktor bey."

Bir anda daha şiddetli bir ses duyuldu:
"Hastayı duydunuz Doktor şimdi çıkabilirsiniz!"

Sinirinden ödün vermeyen, Alaz Miranoğlu rüzgar ekilen yerden fırtına biçiyordu.

Doktor sadece tek kaşını kaldırmakla yetindi karşılık verse kavga çıkacağını sezecek ki;

"Geçmiş olsun o zaman tekrar bir şikayetiniz olursa , hemsire hanıma seslenirsiniz."

Kim başa çıkabilirdi ki Alaz Ağayla.

"İstanbul'a gitmiyoruz konağa dönmemiz gerek sende toparlan bir an önce."
Acımasız yanı tekrardan canlanmıstı Alaz Miranoğlu' nun.

"Serumum az kalmış hemşireyi çağırır mısın?
Bandajı çıkarsın gidelim."

Zilan hemsire demişti fakat Alaz Ağa Zilan'a yaklaşıyordu.
Yutkundu Zilan

"Ben hallederim gerek yok."
Dediği gibi de yapmıştı serumu çıkarttı hiç de acıtmamıstı.

Elini uzattı Zilan iyice şasırıyordu.

"Yok ya kesin rüyadayım ben."

"Elimi tutman için 3 saniyen var yoksa kendin kalkarsın o sedyeden!"

Zilan iyice dalmıstı, bir anda sıçradı korkak bir ceylan misali elinden tuttu.

Hastaneden çıkarken ağrısının hafiflediğini hissetti.

Arabaya bindiklerinde, telin ısrarcı bir şekilde çaldığını fark ettiler.

"Efendim Daye
-Hayır İstanbul'a gitmedik hastanedeydik,
-Önemli birsey yok Daye konağa geliyoruz, nisan meselesini birde sizden duymak istedim
-Görüşürüz Daye.

Gene sinirlenmisti, son gaz yüklendi arabaya, o gittikçe yol uzuyordu.

Zilan acıktığını hissetti 12 saate yakın, bir lokma gecmemisti boğazından.
Şu sinirde söylese Alaz Ağa Zilan'ı keser kendi yerdi.

"Aç mısın?"
Zilan'ın gözleri bir anda fal tasına döndü bu adam melek miydi?

Kafasını salladı Zilan konusmaya ne gücü ne cesareti vardı.
Araba son gaz yolda ilerliyordu Zilan bir anda gözlerinin kapandığını hissetti artık kendini uykuya kaptırmıştı.

Hafif bir dürtü hissetti sağ yanında, gözlerini açtığında Alaz Ağayla karsı karşıya geldi.

Kendini toparla konağa bu halde girme! "Ne kadar da yumusak bir uslübun vardı senin öyle." dedi.
Zilan iç sesiyle.

Konağın kapısını kahya Yahya Bey açtı.
"Hosgelmişsen Âğam hoşgelmişsen Hanım Âğam."
Her zaman ki gibi sakin ve neseli haliyle; konağa neşe veren kişiydi Yahya.
Zilan konakta kendine en yakın Yahya beyi görüyordu.

RÎHA'NIN  GELİNİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin