Yaren buralara yeni gelmiş sayıldığı için çok fazla yakın arkadaşı olduğu söylenemezdi. Normalde yazdan yaza—o da kısa dönemler olarak—ancak görüşebildiği iki üç arkadaşı vardı. İçlerinden bir tanesi kışın kendisi gibi İstanbul'da olduğundan onunla arada görüşebiliyordu. Ama yine de hiçbiriyle yeterince yakın değildi. Yani onların birbirleriyle olduğu kadar yakın değildi en azından.
Bu yaz bu durum değişmek zorundaydı. Burada geçireceği en az üç ayı vardı, eğer tüm zamanında gündüz olduğu gibi artı elli yaş tayfasıyla takılmak zorunda kalırsa bileklerini dikine keserdi. Buradaki arkadaşlarından olan üç kızın içlerinden hem yaş, hem de arkadaşlık manasında en yakını olan Pınar'la, diğer iki kızın birkaç adım gerisinden yürürken, aralarındaki samimiyet durumunu değiştirmek adına ne yapabileceğini düşünüyordu. Onların aralarında konuşup gülüştüğü konulara dahil olabilmek istiyordu. Sohbet konuları genelde belliydi. Makyaj, giyim ve erkekler.
Hepsi de çok iyi vakıf olduğu konulardı lakin yaşı onlardan çok küçük olmasa da, onların bahsettiği şekilde olaya müdahil olabilme konusunda biraz sıkıntı yaşıyordu. Mesela aralarında en büyük olan on sekiz yaşındaki Melisa, bu kış ilk kez erkek arkadaşıyla beraber olmuştu. Kızlara dün bunu anlatmıştı. Yaren'inse bu alanda pek deneyimi olduğu söylenemezdi. Hatta açık olmak gerekirse hiç yoktu. O henüz el ele tutuşmaktan öteye gidebilmiş değildi. Bu sebeple özellikle erkekler olmak konusunda, bazen konuşulan konular üzerine neler diyeceğini bilemiyordu. Bu da samimiyeti arttırma planlarını baltalıyordu.
Kızlarla beraber ağır ağır merkezde, Tavşan Adası manzaralı sahilde yürürlerken, tatlı bir akşam meltemi esiyordu. Kızlar tabii ki de bir şeyler yapmak istiyorlardı bu gece. Bodrum'da—özellikle yazları—geceler asla bitmezdi.
Yaren çoğu yaşıtından daha büyük gösteren bir kız olmasına rağmen, böyle 'gecelere akma' olaylarına pek yanaşamıyordu. Annesinin onu öldüreceğinden, üzerine bir de babasına söyleyerek daha büyük bir kriz yaratacağından emindi. Annesi için zaten zor zamanlardı şu zamanlar. Her ne kadar bir de kendisi başkaldırarak sorun yaratmak istemese de, şu adapte olma sürecinde böyle etkinliklere dahil olabilmeyi biraz istiyordu. Tamam, itiraf etmesi gerekirse her yaşıtı gibi ulaşamadığı, yasak olan şeyler ilgisini çekiyordu.
"Ooo! Gümüş Güneş Sitesi'nin fırtına delikanlıları ve cicişleri de buradaymış!"
Melisa'nın sözlerini duyar duymaz, onun kast ettiği grubu görmek adına başını o yöne doğru çevirdi. Gümüş Güneş Sitesi anneannesinin evinin olduğu siteydi. Yani kendi siteleriydi.
Ve işte o da oradaydı! Bugün gördükleri Deniz! Ona bir delikanlı demek ne kadar doğruydu, bilemiyordu. Deniz fazlasıyla... olgundu. Gençliğin o itici saflığını ve genç erkeklerde olan o güzel göründüğünü sandıkları rahatsız edici enerjiyi üstünden atmıştı. Bu çok rahat hissediliyordu. Bu yüzden bu durum onu daha cazip kılıyordu. Yetişkinliğe daha yakın olması...
Yanında oturanların çoğu yaşça ondan birkaç sene daha küçük olabilirdi. Ama Deniz civarı yaşta olan erkekler de vardı grupta. Ve birkaç da kız. Yaren'den, hatta Melisa'dan bile büyük olan kızlar. Melisa'nın sözlerine ilk tepki de onlardan gelmişti.
"Ciciş mi? İltifat mı ettin, alay mı ettin anlamadık!" diyerek takıldı kızlardan biri. Yaren resmen gözlerini Deniz'den alamıyordu. Ama Deniz henüz onu fark etmemişti bile. Yanında kendisine benzeyen bir çocukla fısır fısır konuşuyordu. Anneannesinin bahsettiği kardeş olmalıydı diğer çocuk. Bu kadar benzerliğin tek açıklaması oydu.
Gençlerin arasında Yaren'in dikkatini vermediği bir konuşma dönerken, Yaren de kendisini fark ettirebilmek için birkaç adım daha gruba doğru yaklaştı. İstediğini de başardı. Yengeç gibi yanlarına ilerlediği Deniz ve diğer çocuk başlarını kaldırıp Yaren'e baktılar. Deniz bir an için gözlerini kısıp dikkatlice baktı Yaren'e. Akabinde hemen yüzü aydınlandı. Hatırlaması bir saniyesini almamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK GİBİ YAZ
Romance-Sezgi Salman & Ece Altınkaya ortak çalışması- Yokuş başına geldiğinde, Bodrum'u göreceksin. Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, Akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler. (Halikarnas Balıkçısı) "Yukarı bak! Burad...