6. Bölüm

1.9K 244 30
                                    

Deniz yaklaşık üç saattir üç tane mağaza arasında mekik dokumaktan manyağa dönmüştü. Bir alışveriş merkezinde bu kadar zaman geçirmek onun bünyesine iyi gelmiyordu. Alışkın değildi. O vahşi doğanın, bakir dağların, ormanların adamıydı. Alışveriş merkezlerinde bir saatten fazlası onu basıyordu.

Lakin şu an müthiş önemli bir görevdeydi. İnci'ye trekking ayakkabısı alması gerekiyordu. Ki hangi gezi tipi olduğu fark etmeksizin, ona sunduğu hiçbir teklifi reddedemesindi. Bu alacağı ayakkabılarla Ağrı Dağı'na bile tırmanabilirdi. Ama Deniz'in öyle bir niyeti yoktu. Onun niyeti daha az popüler olan, gözlerden uzak ve özellikle romantik olan bölgelerdi.

Bir de ayakkabıya karar verebilse çok mutlu olacaktı. Estetik görüntü, rahatlık ve kalite üçlemesini aynı ayakkabıda bulmayı başarırsa, daha da bir şey istemezdi. İnci bu tarz işlerin yabancısı olduğundan, sırf ona en doğrusu olacak diye çirkin bir ayakkabı götüremezdi. Sonuçta İnci bir kadındı ve çirkin bir ayakkabı alarak onu baştan bu işten soğutmanın âlemi yoktu. Ne yazık ki genelde bu trekking ayakkabılarının en doğruları, en çirkin olanlarıydı.

Ayak numaraları arasında altı yedi numara kadar fark olduğundan kendisi deneyip yorum da yapamıyordu. Aynı modelin kendi numarasını giyip bakması içini rahat ettirmiyordu.

Boyner mağazasının önündeki banklardan birinde oturmuş deli danalar gibi düşünürken mağazaya doğru gülüşerek ilerleyen kız sesleri dikkatini çekti. Bir an için bakışları mağaza girişine kaydı.

O kızlardan biri Yaren miydi?

"Yaren!" diye seslendi hızla ayağa kalkarak. Dört kız birden kendisine dönünce irkilerek hızla onlara doğru giden adımlarını yavaşlattı.

Yaren şaşkınlığını ve tutukluğunu üzerinden atmayı başardığı ilk an hafifçe kızararak "Deniz?! Senin burada ne işin var?" diye sordu. Diğer kızlar yanındayken Deniz'in kendisine seslenmesi gururunu okşamış ve kendinden emin tavırlarla omuzlarını dikleştirmesine neden olmuştu.

"Eee şey... Bir hediye bakıyordum da. Öyle alışveriş amaçlı geldim," diye geveledi Deniz. Karşısındaki yaşları on beş ila on sekiz arasında değişen dört kızın sürekli kikirdeşerek kendisine bakması onu istemsizce nezaketle gülümsemeye itiyordu. Sessizce ve topluca onlara da nasıl olduklarını sordu. Sonuçta siteden kızlardı hepsi.

"Biz de Melisa'ya bikini bakacaktık," diye açıkladı Yaren. Ayçe yanındaki Melisa'yı çekiştirerek "Hadi biz girelim de başlayalım bir an önce! Melisa'nın seçmesi otuz saat sürecek, akşama parti var!" diye isyan ede ede tüm kızları peşinden sürüklemeye çalıştı. Pınar da en sonda Deniz'in muhatabı şeklinde kalan Yaren'e, diğer kızlar yüzünden gözlerini devirerek bakarken Melisaların peşi sıra sürüklendi. Yaren eli arkadaşınınkinden koparken ona acıyarak gülümsedi.

"Benim de gitmem lazım aslında," diye mırıldandı isteksizce. Deniz'in yanından ayrılmak istemiyordu. Melisa kendi bikinisini kendisi de seçebilirdi. Ya da diğer kızlar yardımcı olurdu. Kendisi gelmese ne olurdu ki?

Deniz, Yaren'in isteksizce kıpırdanarak mağazaya yönelen ayaklarını görünce, birden kafasında bir ampul yandı. Yaren'i çat diye kolundan tutuverdi. Ve o anda Yaren donmuş gibi Deniz'in elinin durduğu koluna bakakaldı. Gözleri kocaman açılmıştı.

"Aslında sen bana yardım edebilirsin!.. Hediye konusunda yani. Senin de ayağın otuz sekiz, değil mi?"

Yaren heyecanla derin nefesler alıp verirken hızla evet anlamında başını salladı. Deniz'in yüzündeki gülümsemesi büyüdü. Bundan daha iyi bir prova dostu olamazdı herhalde!

AŞK GİBİ YAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin