Pınar hala inanamıyordu karşısındaki duran adamın babası olduğuna. Zaten hayatı boyunca da inanamamıştı ya.. İstanbula ilk geldikleri sıralar rahatsız etmişti onları yine bu adam. Ama polis uzaklaştırma kararı vermiş daha sonra da görmemişti Pınar bu adamı. Şimdi tüm gerçekliğiyle karşısında duruyordu. Tüm gerçekliği ve karanlığıyla. Pınar önce bilemedi ne yapacağını. Sonra hiçbir şey olamamış gibi hızlı adımlarla durağa yöneldi. Babası Pınar'ı kolundan yakaladı ve " kızım " dedi tam on yıl sonra. Pınar ise artık o küçük kız değildi. O adama inanamazdı. " Seni tanımıyorum. Git burdan! " diye çıkıştı aniden. Babası ise o bilindik gülümsemesini takıp yüzüne cebinden bir kağıt çıkardı. "Mimar olacaksın demek. Bak hatırladın mı bu çizimi? Demek evimizin mimarı kızım olacak." dedi. Pınar kaçmak istedi on yıl önceki gibi, hayallerindeki gibi..
Yine annesini o alışılmış yalanlarla kandırmak istiyordu bu adam. Pınar içinde kocaman bir korku hissediyordu yine. Ve yine hayallerine sığınmak, bulunduğu bu gerçeklerden kaçmak istiyordu. Ama bu sefer kaçışın bir kurtuluş olmadığının o da farkındaydı.
Abisine söz vermişti babası her şey farklı olacaktı. Değiştiğini onları özlediğini söylüyordu. Pınar artık inanmıyordu bu ölü adama. Çünkü artık geri dönüşü yoktu. Hayallerinde öldürmüştü hayatı boyunca kim olduğunu bilmediği bu adamı. Okula gitmemişti bir kaç gün. Ama yıllar önce ölmüş bir adam için şimdi yas tutamazdı. Bu yüzden hazırlanıp evden çıktı. Okula vardığında Enes hemen yanına gelmişti. Meraklı gözlerle Pınar'a bakıp " nerelerdesin? Dersleri ekeceksen haber ver ben de geliyim. Çok canım sıkıldı sen yokken. " dedi ve gülümsedi. Pınar ona her şeyi anlatmak istedi ve " bir dahaki sefere öyle yaparım. " dedi ve gülümsemeye çalıştı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest
Mystery / ThrillerBu hikaye hayallerle gerçeklerin yer değiştirdiği, bir kadının çocukluğundaki yara izlerini taşıyan gerçek bir hikayedir. Mutlu hayaller..