[9]

4.4K 380 417
                                    

Levi geldikleri yerin bir kütüphane olduğuna inanamıyordu. Ama daha inanılmaz olan Eren'in içeri anahtarıyla girmesiydi.

"Anahtarı nereden bulduğunu bilmek istemiyorum."

Eren gözlerini devirdi. "Çocukluğumdan beri buraya gelirim. Kütüphane görevlisi kapatmak için beni beklemekten sıkıldığı için bana da anahtar yaptırmıştı." Dedi gülümseyerek.

Levi rafların arasında dolaşırken okul zamanlarından hatırladığı bir heyecanın pençesine düştüğünü hissetti. Eren hemen arkasından geliyordu. Levi bir rafın önünde durdu ve kitapları incelemeye koyuldu.

"Şiir mi seviyorsunuz?"

Sesinden bariz bir merak seziliyordu.

"Şiir kitaplarına baktığımı nereden anladın?"

Eren tekrar gülümsedi. Yavaşça ilerleyip Levi'ın tam arkasında durdu ve kulağına yakın bir yere " Burası benim sığınağım. Her karışını ezbere biliyorum." Diye fısıldadı. Hemen ardından genç adamın omzunun üzerinden uzanıp bir kitap çekti. Levi başını kaldırıp Eren'e döndü ve önce gözlerinin içine ardından da ona uzattığı kitaba baktı.

"Cehennemde bir Mevsim. Güzel midir?"

Eren büyülenmiş gibi başını yukarı aşağı salladı.

"En güzelinden."

Kitabı tekrar Levi'in elinden aldı ve görevli masasına giderek kaydını yaptı. Kapıda onu bekleyen patronuna doğru yürürken az önce onun elinden kitabı alırken elektrik çarpmasına benzer bir şey hissedip hissetmediğinden emin olmaya çalışıyordu.

Gece epey ilerlemişti. Soğuk havaya çıktıklarında Eren eve gitmeyi önermeyi düşünüyordu. Buldukları ilk taksiye bindiler. Levi taksiciye Eren'in bilmediği bir adresi verince genç adamın kaşları çatıldı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordu merakla.

"Sen bana sığınağını gösterdin sıra bende."

Levi o gece ne kadar mutlu olduğunu hatırladı birden. Şarkının notalarını çalmaya devam ederken buraya geldiklerinde Eren'in şaşkınlığını, yüzündeki o masum ifadeyi aynen hatırladığını fark ederek şaşırdı. Ona dayısını anlatmıştı. Piyano ile tanışmasını, müziğe aşık olmasını. Eren hiç yorum yapmadan dinlemişti. Bu Levi'ı gülümsetince "İşte şimdi gülümsemeniz gözlerinize ulaşıyor" demişti.Levi onu çarpan his dalgasıyla nasıl sarsıldığını hatırlıyordu hala.

" Bugün beni mutlu ettiğin için teşekkür ederim Eren." dedi içtenlikle.

"Bu benim işim Bay Ackerman."

Levi kırıldığını belli etmemek için gülümsedi.Hala 'Bay','Siz' diyordu.

"Hayır senin işin elbiselerimi kuru temizleyiciye yollamak, günümü planlamak, bestelerimi dinleyip düzeltmeler yapmak. İşin beni mutlu etmeyi kapsamıyor."

Levi boş odadaki pencerenin kenarında oturuyordu. Ayağa kalkıp odadaki tek eşya olan piyanonun başında duran Eren'in yanına geldi. Piyanonun başına oturup genç adama döndü.

" Senin için bir şeyler çalmak istiyorum. Ne çalmamı istersin?" diye sordu.

Eren bir süre düşündü ancak teklifin heyecanından olsa gerek aklına herhangi bir şarkı gelmedi. Levi'in bir önerisi vardı.

"Bana ipodunu ver." Eren şaşkınlıkla cebinden çıkardığı ipodu uzattı.

Levi rastgele çal modunu açtı ve müzik çaları Eren'e geri verdi.

Denizde Kaybolmuş Orman | RiRenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin