|7|

4.3K 421 267
                                    


Levi ısrarla çalan telefona küfür ederek uyandı. Kafasını kaldırıp yatağının başına elini attı ama lanet telefon orada yoktu. İçmemişti ama yine de başı çatlayacak kadar ağırıyordu bu yüzden de telefon kafa derisinin titreterek çalıyormuş gibi hissediyordu. Yerdeki kot pantolonu gözüne ilişince neredeyse sürünerek yakınına gitti. Telefonun ekranında kocama harflerle "Farlan" yazıyordu. Farlan onun basın ile ilgilenen menajeriydi.

"Evet?"

"Levi? Neredesin kahrolası saatlerdir seni arıyorum!"

"Ne oldu dostum? Sabahın köründe beni ne yapacaksın?" Bir yandan ağrısını dindirecek bir şeyler bulmak umuduyla çekmeceleri karıştırıyordu.

" Sabah mı? Ne sabahı Levi saat akşamın 4'ü! Basın toplantısına tam 2 saat geç kaldın!"

Levi bir an yanlış duyduğunu sandı. 4 mü? Bu kadar uyumuş olmazdı değil mi? Gerçi güneşin doğuşunu gördüğünü hatırlıyordu ama ne kadar geç yatarsa yatsın bu saate kadar uyumamıştı hiçbir zaman.

Telefonun ekranına baktı. Gerçektende 4.03'tü.

"Şey b-ben uyuyakalmışım, galiba- yani bilmiyorum."

"Eren nerede Levi ? Neden seni uyandırmadı ? Gerçi o kahrolası kıçını hemen kaldırıp buraya gelmezsen zaten ona artık ihtiyacın olmayacak."

Eren...

Levi pişmanlık ve utancın içinde hızlıca yüzeye çıktığını ve kuvvetli bir şekilde yayıldığını hissetti.

" Eren izinli Farlan, ben hemen geliyorum. İdare et lütfen."

" Zaten ben de tam bunu yapıyorum. 10 dakika içinde burada olmazsan gazetecilere senin kaçırıldığını söylemek zorunda kalacağım yoksa hepimizi topa dizecekler."

Levi cevap vermeden telefonu kapattı. Hızlıca giyinmeye başladı.

Dün gece yapımcısının arabasıyla bütün o kamera ve flaşlardan uzağa, evine gelmişti. Farlan onlara yarın basın toplantısı yapacağız demişti. Yoksa başka türlü konser alanından ayrılamayacaklardı. Bütün gece en sevdiği kanepesinde oturmuştu ve Eren'i bir daha görüp göremeyeceğini düşünmüştü. Onu yaralamaya neden gereksinim duymuştu ki? Petra kendini savunabilecek kadar çetin bir kızdı ve Eren'in hiçbir sözünün altında da kalmamıştı. Üstelik genç adam haklıydı. Son güne kadar bu konser için çok uğraşmıştı.Petra'nın ona söylediği hiçbir şeyi hak etmiyordu.

6 yıllık dostunu kaybetmenin acısı bir yana onu umursamamış olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştı. Evine gidip özür dilemek istemişti. Ama evini bilmiyordu. Herhangi bir yakınının, akrabasının bilgilerinden de yoksundu. Jean da telefonlarını açmıyordu. Her gün gördüğü bir insanla ilgili bu kadar az şey bilmek Levi'ın canını yakmıştı. Her aradığında ulaştığı, her çağırdığında yanında bulduğu bir adamdan özür dileyemeyecek kadar bihaberdi.

Salona girdiğinde Petra'yı kanepede kahvesini içerken buldu. Gece gelmediğine emindi o halde kendisi uyuduktan sonra gelmiş olmalıydı.

Suçlayıcı olmamaya dikkat ederek "Toplantıya geç kaldım beni neden uyandırmadın?" diye sordu.

Petra kayıtsız bir tavırla " Bu Eren'in işi sanıyordum" dedi. "Bay çok bilmiş neden ortalarda yok?"

Levi onun bunu kasten yaptığını anladı. Muhtemelen onu kovmasını sağlamaya çalışıyordu.Ne yazık ki bunu senin yerine ben yaptım sevgilim diye düşündü. Eren'i kaçırdım.

Tekdüze bir ses tonuyla "O gitti" dedi. " Zannedersem geri de dönmeyecek."

Petra'nın suratındaki muzaffer ifadeyi görmemek için ceketini alıp koşar adım evden çıktı. Zira bu şu anda tahammül edebileceği en son şeydi.

---

Eren sabah erken uyanıp Jean'a kahvaltı hazırladı. Aslında uyandı demek doğru olmazdı çünkü tanışmalarını gördüğü rüyadan sonra bir daha uyumamıştı. Tezine yoğunlaşamayacağını bildiğinden kitabı üzerinde çalışmaya karar vermişti. Güneş doğana kadar 25 sayfaya yakın yazmıştı ve morali biraz olsun düzelmiş gibiydi. İçtiği diyet kolalar da onu sakinleştiriyordu. Böylece Jean uyandığında gece bıraktığından bambaşka bir Eren bulmuştu. Kahvaltıda onun kendisine bir şey sormamasına minnettardı genç adam. Bundan sonra master tezine yoğunlaşacağını anlatmıştı arkadaşına. Ve tabi kitabını bitireceğini. İşi çok yorucuydu zaten uzun zaman önce bırakmalıydı. Jean hiç konuşmadan onun bahanelerini dinlemiş kendisini kandırmasına seyirci kalmıştı. Kahvaltının ardından televizyon karşısına geçip Levi'in basın toplantısı yapacağına dair altyazıyı gördüler. Eren tüm inkarlarına rağmen 2 saat boyunca toplantının yayınlamasını bekledi. Sonunda Levi'yı ekranda göründüğünde Eren yeniden akşamki acı çeken adam oluvermişti. İşte o zaman Jean Eren'e ne derse desin onu bu aşktan vazgeçiremeyeceğini anladı. Hiçbir şey söylemeden yanına gelip onu başının üstünden öptü ve ceketini alıp gitti.

Denizde Kaybolmuş Orman | RiRenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin