Genç kız karanlık yola ve yolu çevreleyen uzun çam ağaçlarına baktı. Arabanının içindeki sessizlik keyfini bozuyordu. Derin bir iç çektikten sonra yeşil gözlerini Bay Sessiz'e odakladı. Dudaklarını yaladı ve bir şey söyleyip söylememek konusunda bir süre karasız kalsa da en sonunda söylemeye karar verdi.
"Bay Sessiz?"
Genç adam kısa bir süreliğini gözlerini düz yoldan ayırıp Okyanus'a dikti ve böylece genç kızı dinlediğine dair küçük bir sinyal yollamış oldu. Genç kız rahatsız bir şekilde oturduğu yerde kıpırdandı.
"Radyoyu açsak sorun olur mu?"
Bay Sessiz kaşlarını kaldırıp bir süreliğine şaşkınca yola baktı. Ama uzun sürmedi ve tek koluyla direksiyonu kavramaya devam ederken diğer kolu ile radyoya ulaştı. Sıra sıra programları değiştirirken Okyanus bir şarkıda durmasını söyledi.
Bay Sessiz başıyla onay verip şarkıyı bıraktı ve tekrar tüm dikkatini yola verdi.
Hareketli bir şarkıydı. Ama sözleri şarkının neşeli tınısına pek uymuyordu. Okyanus başını geriye attı ve gözlerini kapatıp şarkının birkaç cümlesini kendi kendine tekrarladı.
"Yolun açık olsun.."*
Eliyle ritim tuttu.
"Her zaman ait olduğun cehenneme kadar yolun var."*
Nedense bu dizeyi tekrarlarken tuhaf bir şekilde gözlerinin önünde Güneş'in yüzü canlanmıştı. Arkadaşça gülümseyen yüzü hatıralarından yavaş yavaş silindi ve yerini merhamet ve af dileyen suratı aldı.
"Soğuk kalpler daha soğuk şarkılar yaratır."*
Şarkıyı tekrarlamayı bıraktı ve yorgun bedenini koltuğuna yayıp sadece dinlemeye karar verdi. Lakin şarkının nakarat kısmında gözü Bay Sessiz'e takıldı. Genç adamın parmakları ile direksiyonda küçük bir ritim tuttuğunu gördü.
Gözlerinde memnun bir bakış vardı. Okyanus silik bir gülümseme ile yorgun gözlerini Bay Sessiz'den aldı ve sokak lambaları ile çam ağaçlarının silikleşip giden görüntülerine odakladı.
--
Geldikleri otel Okyanus'u şaşırtacak derecede lükstü. Hiç böyle bir otele geleceğini düşünmüyordu. Kapıyı açıp arabadan indiğinde gözlerini Bay Sessiz'e çevirdi. "Neden böyle bir yere geldik?"
Kendisini çekiştirip bir otele götüreceğini söylediği zaman sorgulayacak kadar ayık durumda değildi.
Bay Sessiz ifadesinde herhangi bir değişiklik yapmadan genç kızın kolunu tuttu ve beraber otele doğru ilerlediler. Karanlık gecede otel ışıklar saçıyordu. Dönen kapısından içeri girdiklerinde onları hoş bir lavanta kokusu karşıladı. Okyanus bir an için oda spreyleri için ne kadar bütçe ayırdıklarını düşündü.
Çünkü etrafına baktığında geniş resepsiyon ve koridorların bu kokuyla dolması için epey oda spreyi harcamaları gerekiyordu. Bay Sessiz genç kızın kolunu bıraktı ve mavi gözlerini Okyanus'a çevirip katı bir ifadeyle genç kızı rolünü düzgün oynaması için uyardı.
Beraber resepsiyona doğru yürüdüler. Saçı sıkıca topuz yapılmış, lacivert bir takım giyen genç bir kadın kırmızı dudakları ile davetkar bir gülümseme sergiledi.
Gülümsemesi ne kadar aydınlatıcı olsa da gece vakti bile çalıştığından dolayı gözleri yorgun gözüküyordu. "Hoş geldiniz. Herhangi bir rezervasyonunuz var mıydı?"
Okyanus tedirginlikle gözlerini Bay Sessiz'e çevirdi. Genç adam başını iki yana salladı. "H-Hayır.. Hayır yoktu."
Genç kadın gülümsedi. "Sizin için şu an boş odalara bakmamı ister misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Sessiz
Mystery / ThrillerHiç konuşmadı. Daima sessizdi. Bu yüzden ona Bay Sessiz ismini verdim. Ama Bay Sessiz bir canavar. Taktığı siyah maskesinin altındaki gıcırdayan dişlerinden anlıyorum bunu. Beyazlıktan yoksun, acımasızca bakan siyah gözlerinden.