"Okyanus.."
Genç kız yeşil gözlerini kaldırıp Bay Kırmızı'nın canavarlaşmış gözlerine dikti. Yorgundu.
Nerede olduğunu bilmiyordu. Korkuyordu.Etrafına bakındığında eski ve yıkık bir evin içinde olduğunu az çok fark edebilmişti. Dışarıdaki sokak lambasının cansız ışığı camsız pencereden içeri vuruyor ve kızıl renkli perdeleri aşıp geçiyordu.
Bir eli duvara zincirlenmiş durumdaydı. En son hatırladığı şey Bay Sessiz'den sürüklenerek ayrılışıydı. O sırada yorgun düşmüş olmalıydı.
Bay Sessiz..
Yüzü acı ile kasılmış ve anlamsız sesler çıkarmıştı. Okyanus, Bay Sessiz'in neden bir canavarın kendisini alıp götürmesine izin vermişti anlayamamıştı.
Bunca zamandır kendisini koruyordu. Ya da öyle sanıyordu.Bay Kırmızı büyük bir nezaketle genç kızın kolunu tutup kaldırdı. Uzun parmaklarına yavaşça dokundu ve onları dudaklarına götürdü.
"Eskiden Bay Sessiz'in de parmakları çok güzeldi. Derisi çürümeden önce çok canlı ve harika elleri vardı. Onları daima kıskanmışımdır. Genç bir iblisken onu izlerdim ve hep o parmaklara sahip olmanın hayalini kurardım."Kızıl irislerini kaldırıp genç kızın gözlerine dikti. "Senin parmakların da onunkiler gibi. Narin, uzun ve ince. Tam sahip olmak istediğim, hayalini kurduğum parmaklar."
Genç kız elini geri çekmek istedi ama karşısındaki iblis izin vermedi.
"Hiç merak ettin mi?
Yani Bay Sessiz'in anlaşmasını ve gerçek ismini..
Bundan önceki hayatını?"
Genç kız umutsuzca Bay Kırmızı'ya baktı. Dudaklarını büyük bir zorlukla yukarı kaldırdı ve gülümsedi.
"Ölmeden önce son bir hikaye demek ha?"
Konuşurken sesinin titremesine engel olamadı. Ağlamak istiyordu ama yapamıyordu. Boğazını zorlayan yakıcı bir sıcaklık vardı, gittikçe yukarı tırmandığını hissediyordu.Bay Kırmızı gülümsedi. Çömelerek kızın yanına oturdu.
"Bu kadar umutsuz olma."
Genç kızın kolunu alıp yüzüne yasladı. "Hiçbir parçan ziyan olmayacak."
Yüzünü, genç kızın yüzüne yakınlaştırdı. "Her parçanın keyfini çıkaracağımdan emin olabilirsin."
Okyanus irkilmeden edemedi.
Midesi bulanmıştı ve ellerinin karşısındaki canavarın dişlerinin altında ezildiğini düşünmek bile canının yanmasına neden oluyordu."Bay Sessiz bana ilk geldiğinde ağlıyordu."
Genç kız yorgunlukla yeşil gözlerini Bay Kırmızı'ya dikti.
"Çok gençti. Sanırım 20-25 yaş aralığındaydı. Temiz, sakalsız bir yüzü, buğday renkli bir teni ve canlı kahve saçları vardı. Bugün bile hatırlarım."
"Ama mavi gözleri hüzün doluydu. Dizlerinin üstüne çöktü ve benle anlaşma yapmak istediğini söyledi."Bay Kırmızı yavaşça elini kaldırıp Okyanus'un yüzünü okşadı.
"Ne tür bir anlaşma yapmak istediğini sordum."
Bir süre durakladı ve gözü uzaklara kaydı. Genç kız yüzündeki elden rahatsız olsa da hareket edemedi.
"Ne tür bir anlaşmaydı?"
Canavarın kızıl irisleri genç kıza kaydı yavaşça. Dudakları yukarı çekildi ve iğrenç gülümsemesi ile devam etti.
"Ölüyü geri getirmek istiyordu."
"Ölen birinin ruhunun ve bedeninin bedelini sordu. Onun ölümüne sebep olduğunu ve bunu geri almak istediğini söyledi."Okyanus kalbinde sebepsiz bir hüzün hissetti. Bunu duymak genç kızın canını yakmış ve kendisini küçük görmüştü.
"Yani sen.."
Genç kızın parmaklarından birini alıp ağzına götürdü.
"İşlenmiş bir günahın bedelisin."Dişlerini çıkardı. Keskin bıçaklarlar yavaşça genç kızın parmaklarına battı. Genç kız acı içinde kasıldı ve küçük bir çığlık attı. Dişler yavaş yavaş etine girdi ve parmaklarından yayılan acılar yavaşça eline sonra da kollarına yayıldı.
Elini geri çekemedi. Çekmeye çalıştıkça canı yandı. Bay Kırmızı genç kızın tepkilerinden hoşlandı ve onu daha çok acı içinde görmek istedi. Isırdığı yeri bıraktı ve kendini geri çekip genç kızın parmaklarında bıraktığı deliklere baktı.
Kan, narin parmakların arasından yavaşça ilerledi ve damlalar halinde yere döküldü.Okyanus tıslayarak elini geri çekti. Dolan gözlerini kırpıştırdı ve yaşların yanaklarından akışını hissetti.
"Okyanus... Acın çok hoşuma gidiyor."
Genç kız elindeki zincirin izin verdiği kadar kendisini geri çekti. Sırtı soğuk duvara değdiğinde durdu. Diğer eli ile kanamasını durdurmaya çalıştı. Bay Kırmızı emekleyerek yavaşça kıza ilerledi. Yüz yüze geldikleri zaman genç kızın nefesine kendi yüzünden boynuna doğru yayılışını hissetti. Zorla kanayan elini kendisine doğru çekti ve deliklerden kalkmış olan derisini tuttu.
"Biraz daha ağla."Deriyi yavaşça tırnaklarına doğru çekti. Okyanus acıdan kafasını geriye attı, alt dudağını ısırdı. Ancak bağırmadı. Kırmızı, diğer parmağına geçti. Bu sefer daha hızlı çekti. Altta ışıldayan kızıl deriye heyecanla baktı ve tırnaklarını canlı deriye geçirip hareket ettirdi. Tırnaklarının arasına kaçan canlı deri ve eti dişlerinin arasına geçirdi ve zevkle yuttu.
Kızıl gözlerini kıza çevirdi. Okyanus nefes nefese kalmış durumdaydı. Göz yaşları yanaklarında kurumuş ve her seferinde yeni bir göz yaşı ile yenileniyordu.
Isırdığı dudağı kanamış, kızıl koyu kan çenesinden aşağı kayıyordu.
Bay Kırmızı ellerini genç kızın dudaklarına uzattı ve bastırarak kanı temizledi. Ardından dili ile elindeki kanı yaladı. Genç kız gözlerini kapadı ve kendi kendine fısıldadı."Bay Sessiz.. yardım et."
———————————————
Bay Sessiz karanlık sokağın ortasında hareketsiz bir şekilde bekledi.
Okyanus'un kendisi için bağırdığını, çığlıklar attığını duymuştu ama tek bir adım bile atamamıştı.
Genç kızın karanlığın karanlığın içinde, korkunç pençelerin arasında yok oluşunu izlemişti.Ne kadar süredir orada duruyordu bilmiyordu. Baldırlarında ve topuklarında uzun süre ayakta durmaktan hissettiği bir yanma vardı.
Kendisini suçlu hissediyordu. Yaptıklarının üstüne bir günah daha eklenmişti.
Düşüncelerinin arasında kısık bir yardım çağrısı duydu. Okyanus onu çağırmıştı. Hayal miydi?
İleriye doğru bir adım attı ve ilerleyebildiğini gördü.Adımlarını hızlandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Sessiz
Mystery / ThrillerHiç konuşmadı. Daima sessizdi. Bu yüzden ona Bay Sessiz ismini verdim. Ama Bay Sessiz bir canavar. Taktığı siyah maskesinin altındaki gıcırdayan dişlerinden anlıyorum bunu. Beyazlıktan yoksun, acımasızca bakan siyah gözlerinden.