Genç kız yavaşça gözlerini açtı. Üstünde tuhaf bir uyuşukluk hali vardı. Gözlerini kısarak etrafa baktığında hala otel odasında olduğunu gördü. Yeşil gözlerini duvardaki saate dikti. Sabah 9. Dışarıda şiddetli bir yağmur vardı ve yağmur damlalarının cama çarpması ile çıkardığı ses huzur verici sayılırdı.
Okyanus yattığı yerden kalktı ve en son neler olduğu hakkında zihnini kurcaladı.
En son Bay Sesssiz'e vurmuştu.
Hatırlamasıyla panikle etrafına bakındı ama odada Bay Sessiz yoktu.
Derin bir nefes vererek az da olsa rahatladı. Yalnız kalacağı bu zaman, kafasını toparlamaya yeterdi. En azından bir süre.
Ayağa kalktı ve odada bir süre volta attı. Bay Sessiz öfkelenmişti ve geri geldiğinde elinde küçük bir çocuk tutuyor oluşundan korkuyordu. Karnının gurultusu kulaklarında yankılandı. Aynı zamanda acıkmıştı. Gözlerini kapıya dikti ve yavaşça yürüyüp kapıya yaklaştı.
Açmaya çalıştı ama başaramadı. Tekrar denedi lakin yine olmadı. Sonra yeşil gözleri boş yuvaya takıldı. Bay Sessiz oda kartını beraberinde almış olmalıydı.
Endişe ile kapıya doğru baktıktan sonra tekrar volta attığı yere döndü ve bıraktığı yerden volta atmaya devam etti.
Ancak sonra bu şekilde düşünmenin onu sadece daha fazla çıkmaz sokaklara sürüklediğine dair bir fikir edindi ve lavaboya yöneldi. Yüzünü soğuk su ile yıkadı. Masanın üstünde duran tarak ile karmakarışık olan saçlarını taradı ve ihtiyaçlarını giderdi.
Odaya tekrar gediğinde bir şeye bastığını hissetti ve ayağını çekip neye bastığına baktı.
Bir not defterinin üstüne basmıştı. Ama bu sıradan bir not defteri değildi. Bay Sessiz'in not defteriydi. Buruşmuş sayfa ve kapağına bakarak yutkundu. Yavaşça defteri açtı. Bazı sayfalarda hızlı yazılar gözünü ısırırken bazı sayfalarda oldukça özenle yazılmış cümleler gördü. En son yazdığı son sayfa Okyanus'un dikkatini çekti. Bu yazı onun kafasına şamdanla vurmadan önceki yazı olmalıydı.
"Canavarlardan kaçmak sandığından daha zor."
Genç kız kanının yüzünden çekildiğini hissetti ve titreyen parmaklarının arasından not defterini düşürdü.
Gözleri defterin yere düşüşünü izledi. Aniden gelen koca bir gök gürültüsü yerinden sıçramasına sebep oldu.
Kendisine sakin olmasını hatırlatarak elleri ile kollarını ovuşturdu ve yavaşça yatağın kenarına oturup göz ucuyla not defterindeki yazıyı tekrar okudu.
"Canavar."
Bu söz nedense kendisinin ürkmesine sebep oldu.
Zihninin tozlu hatırlarının arasından bir ses duyuyordu. Boğuk, kalın ve hafif peltek olan bir ses. B,f,m ve p harflerini tam söyleyemiyordu cümlelerinde.
"Canavarlar gerçek Okyanus."
Zihnindeki sesin dediklerini tekrarladı. "Canavarlar gerçektir."
Ses devam etti. "Seni avlamaya gelecekler."
"Beni avlamaya gelecekler."
"Bir canavardan ancak başka bir canavar sayesinde korunursun."
Okyanus hatıralarında kimliği belirsiz olan sesin dediklerini daha fazla tekrarlamadı.
Sadece yeşil gözlerini dışarıya, yağmurlu havaya çevirdi. Kara bulutların birbirlerini sürterek çıkardıkları sese odaklandı bir süre. Yutkunarak boğazına dizilmiş korkuyu giderebileceğini sanıyordu. Ama emin değildi.
İdamını bekler gibi Bay Sessiz'i bekledi.
Kendisini avlamaya gelecek olan canavarı.
--
Kartın kapıya giriş sesi ile kapının açılışını izledi.
Bay Sessiz yorgun ve salınarak içeri girdi. Çıkmadan son anda aldığı gözlükleri gözünden çekti ve kaba bir şekilde kenara fırlattı. Kapıyı arkasından kapadı ve kartı yuvaya koyup elektriğin odaya ulaşması sağladı. Yanan ışıkları söndürdü.
Islak kıyafetleri yeri ıslatıyordu.
Gözleri Okyanus'a takıldı. Hafif bir hayal kırıklığı ve öfke ile genç kızı inceledi. Okyanus ise hiçbir tepki vermeden oturmaya devam etti. Nereden geldiğini merak ediyordu.
Bay Sessiz derin bir iç çekti. Masaya koca,siyah bir çanta koyana kadar Okyanus, Bay Sessiz'in yanında bir çanta getirdiğinin bile farkında değildi.
Genç adam çantanın fermuarını açtı, elini çantadan içeri daldırdı ve pembe renkli uzun bir şey çıkardı.
Genç kız gözlerini kısarak bunun ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bay Sessiz hepsini çıkarıp genç kızın ayaklarının dibine attı. Daha yakından baktığında bunun ince bağırsak olduğunu anladı. Kusmamak için dişlerini birbirine sıkı sıkı yapıştırdı. Yatakta yana kayıp ayaklarını bağırsaktan uzaklaştırdı.
Yeşil gözlerini Bay Sessiz'e çevirdi. Dudaklarını ısırdı. "B-Bir çocuğun bağırsakları mı?"
Bay Sessiz ıslak saçlarından önüne gelen tutamları alıp kulağının arkasına sıkıştırdı.
Islak maskesi ağız kısmına yapışıyor gibiydi ama ortaya belli bir şekil çıkmıyordu. Sadece düzlükten ibaretti.
Bay Sessiz elini tekrar daldırdı ve ip gibi ince olan damarları sıra sıra yere fırlattı.
Genç kız tedirginlikle yerdeki not defterini alıp Bay Sessiz' uzattı.
"B-Bunlar bir çocuğun mu?"
Bay Sessiz durdu ve genç kızın uzattığı not defterine huşu ile baktı. Sert bir şekilde defteri Okyanus'un elinden çekti ve yere fırlattı.
Defterde ellerinden gelen kan, iz bırakmıştı.
Çantayı karıştırmaya devam etti. Genç kız hızla öne atıldı ve Bay Sessiz'in koluna tutundu.
"Bu.. bu kadar acımasız olduğuna inanamıyorum."
Bay Sessiz durdu.
Genç kızın yanakları göz yaşıyla ıslandı. "Ö-Özür dilerim?"
Burnunu çekiştirdi ve Bay Sessiz'den uzaklaştı.
Genç adamın sert ifadesi yavaşça kırılıp yumuşadı. Elini tekrar çantanın içine daldırdı ve siyah beyaz tüylerden oluşan bir deriyi yere fırlattı. Genç kız yerdeki deriye baktı ve burnunu kolunun tersiyle sildi. "B-Bu.. inek derisi mi?"
Bay Sessiz başıyla onayladığında genç kız rahatlamış bir şekilde yatağa geri oturdu.
"Aklımdan çok kötü düşünceler geçmişti."
Sakinleşmiş bir şekilde nefes alışverişlerini düzenlerken duyduğu ses ile başını kaldırdı.
Bay Sessiz elinde babasının kafasını tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Sessiz
Mystery / ThrillerHiç konuşmadı. Daima sessizdi. Bu yüzden ona Bay Sessiz ismini verdim. Ama Bay Sessiz bir canavar. Taktığı siyah maskesinin altındaki gıcırdayan dişlerinden anlıyorum bunu. Beyazlıktan yoksun, acımasızca bakan siyah gözlerinden.