Bir saat kadar sonra yol açılmış, Yunanistan gümrüğünden çıkmayı başarmışlardı. Otobüsle yol alırken camdan çevreyi izlediler. Bölgenin coğrafyası Trakya'ya benziyordu. Uzaklarda dağlar gözükse de geniş ve verimli ovalar göz alabildiğince uzanıyordu. Türk şehri Gümülcine'nin kenarından geçtiler.
Bir süre sonra ünlü Kavala kurabiyelerinin satıldığı bir dükkan ve tuvaletin yer aldığı konaklama yerinde mola verdiler. Bu süre içinde dükkanın dışında yer alan çay bahçesi gibi düzenlenmiş alanda birer çay içip, kurabiyelerin tadına baktılar. Tereyağlı ve bol antepfıstıklı kurabiyeler gerçekten nefisti. Hediye etmek üzere birkaç kutu kurabiye alıp, tekrar otobüse binip yola koyuldular.
Otobüs virajlı yollarda ilerlerken bazı küçük yerleşim alanlarından geçtiler. Remziye yolun kenarında yer alan küçük kilise maketini gösterip;
''Senin de ilgini çekti mi? Yol üstünde her biri birbirinden farklı ebat ve biçimde en az beş tane kilise maketi gördüm. Bazılarının içinde sanki mum yanıyor. Bunların ne olduğunu biliyor musun? ''
''Biliyorum. Geçen yıl Balkan Turuna giden arkadaşım anlatmıştı.''
''Merak ettim, bunları neden yapmışlar ki? ''
''O kilise maketleri, o noktada oluşan trafik kazalarında ölen kişinin anısına yakınları tarafından yaptırılmış. Her yıl ölüm yıldönümünde dini tören düzenleyip kişiyi anıyorlarmış. Bu maketlerin yaptırılma nedenlerinden biri de trafik kazalarına dikkat çekmekmiş. ''
''Güzel düşünülmüş. Ben daha din temalı, sanki Ortodoksluğa dikkat çekme amaçlı olduğunu zannetmiştim. Yanılmışım, hüzünlü bir hikayesi varmış. ''
Bir süre sonra eski adı Parga olan Kavala Şehrine geldiler. Önce yokuş çıkıp, ardından yokuş aşağı inerek şehrin merkezine sahile indiler. Rehber bir saat serbest zamanları olduğunu, süre bitiminde bu noktada buluşacaklarını söyledi. Otobüsten inerken, Remziye çevresine bakıp;
''Ünlü Parga'lı İbrahim Paşa'nın Şehri, güzelmiş. ''
''Evet çok güzel bir şehir. Parga'lı İbrahim Paşa'nın Camii'sini görelim mi? ''
''Görelim ama rehberin de söylediği gibi artık orası Camii değil, ne yazık ki kilise. Bu coğrafyada Kiliseye dönüştürülen tek Camii. ''
Biraz yokuş yukarı çıkıp eski Camii, yeni kiliseyi uzaktan görüp tekrar aşağı sahil şeridine indiler. Üstlerinde martlar çığlıklar atıp, uçarken yosun kokan tuzlu deniz havasını içlerine çektiler. Hava oldukça sıcaktı, mavi gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu. Güneş ışınları dalgalarla oynaşıp denizin yüzeyinde ışık oyunları oluşturuyordu Sahil şeridi boyunca yürürlerken, Remziye tepelerde yer alan son derece bakımlı güzel evlere bakarak;
''Çok güzel bir şehirmiş. ''
''Evet güzel ve zengin bir şehir. Aynı zamanda, çok da şanslı bir şehir. ''
''Haklısın bağrından Parga'lı İbrahim Paşa ve Kavala'lı Mehmet Ali Paşa gibi tarih sahnesinde çok önemli yeri olan iki insan çıkarmış.''
''Doğru. Pargalı İbrahim Paşa Kanuni Sultan Süleyman'a damat olmakla kalmamış, Osmanlı İmparatorluğunda sadrazamlığa kadar yükselmiş. Kavalalı Mehmet Ali Paşa ise, yaşadığı dönemde Mısır'da başlattığı isyanla Konya kapılarına kadar gelmiş. Dönemin padişahı isyanı bastırmasaymış adam neredeyse koca imparatorluğu ele geçirecekmiş. ''
''Sonuçta bu iki önemli şahsiyette doğdukları bu güzel şehri unutmamış, makamlarından aldıkları güçle şehri ihya etmişler. ''
Remziye uzakta görünen kalın duvarlı su bentlerini işaret ederek;
''Bu bentler Pargalı İbrahim Paşa döneminde yapılmış. O günün şartlarında kilometrelerce uzaktan şehre su getirilmesini sağlamış. ''
''Dedim ya, şanslı şehir. ''
''Öyleymiş valla. ''
Sahil şeridinde yürürlerken yolun karşısındaki kafelerden iştah açıcı kokular yayılıyordu. Deniz ürünlerinin, özellikle midye tavanın kokusu yoğun bir şekilde havaya karışıyordu. Yürümekten yorulup, sahildeki kafelerden birine oturup birer kahve içtiler. Ardından Selanik'e gitmek üzere tekrar otobüse bindiler. Şehrin güzel manzarasını arkalarında bırakarak dar ve dik sokaklardan yukarı tırmanıp Kavala şehrinden ayrıldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCI (KİTAP OLDU. )
RomanceBalkanlar' dan başlayıp İstanbul'a uzanan macera dolu bir aşk hikayesi okumaya hazır mısınız? Huzurlarınızda GİZEMLİ YABANCI.