KOYU BEYAZ

10. Bölüm ''Umursamazlık''

Kahvaltı sonrası bir alışveriş merkezine giderek kendimizi mağazalara attık.Nedensizce Barış'ın benim için para harcamasından hoşlandığım için bu olaya birşey dememiştim.

''Bu nasıl ?'' dediğinde elimdeki elbiseyi uzaklaştırarak Deniz'in elindeki tuluma diktim.Deniz iyi giyiniyordu zaten ama kızlar konusunda böyle olacağını da bilmemiştim.Hayretle gözlerimi tuluma diktim ve gülümsedim.O ise cevabını alarak görevliden uygun bir beden isteyerek başka raflara ilerledi.Elimdeki elbiseyi çirkinlikle süzerek askıdaki yerine bıraktım ve Barış'ı aramaya başladım.Hiç alışveriş yapacak bir tip değildi, acaba bir yerlerde oturuyor muydu ?

Barış ''Şunları bir dene, ben kapıdayım.'' dedi ve kıyafetleri elime tutuşturarak koltuğa oturdu.Geniş kabinde elbiseleri süzerken üstümdekileri çıkarttım ve heyecanla tulumu denedim.Straplez, kırmızıdan şort kısmına doğru turuncuya dönen tulum gerçekten çok güzeldi.Deniz'in yorumunu almak için dışarı çıktığımda Barış'ın da oturduğunu fark ettim.

Etrafımda şirince dönerek gözlerimi ikisine diktim. ''Nasıl ?''

''Yakıyorsun, fıstık.'' dedi Deniz ve yanıma gelerek beni sunuyormuş gibi elini uzattı.Gözlerim Barış'ınkilerle buluştuğunda telefonuyla uğraştığını gördüm.Alışverişten hoşlanmadığını kanıtlayarak, nedensizce zafer kazanmış gibi gülümsedim ve ''Barış ?'' diyerek dikkatini çekmeye çalıştım.

''Fena olmamış,'' diyerek telefonunu cebine koydu ve eliyle raftaki kırmızı ayakkabıları gösterdi. ''Güzel olabilir.'' Deniz ayakkabıları eline alırken ''37 numara giyiyorum.'' diye seslendim ve Barış'ın yanına oturdum.Ayağımda can çekişen beyaz Converseleri çıkartarak bana beğeniyle uzatılan ayakkabıları giydim.Gerçekten güzel olmuştu.Barış alışverişten hoşlanmayan biri olarak tarzını yine de konuşturuyordu.

Boy aynasından ayakkabıları süzerken Barış yanıma gelerek görevliye seslendi, ''Elbisenin bedeni yok mu ?''

Anlamaz gibi ona bakarak gözlerimi aynadan ayırdım.''Pudra renginin kalmış, efendim.Kırmızının yok.'' Görevli kadının sesi sanki fısıldıyor gibiydi.Etrafımdaki kızlardan nefret ediyordum, özellikle de yanımda iki erkek varsa.

''Tamam, pudrayı getirin.'' derken Barış'ın yüzünden yine bir ifade çıkartamamıştım.Alışveriş sıkıcılaşmaya başlarken kalçalarını sallayarak uzaklaşan görevli kadına baktım.Fıstık gibiydi, mağazadaki diğer kızlar gibi.Kendime bu mağazayı seçtiğim için küfrederek ayağımdaki ayakkabıları çıkartarak kabine girdim.Elbiseyi üzerimden kaydırırken kumaş kapının kenarından kabinin içine girmiş bulunan pudra rengi, abiye elbiseyi gördüm.Bunu nerde giyecektim ki ? Düşüncelerimi ona yansıtmamaya karar vererek elbiseyi elime aldım ve kabinin kumaş kapısını iyice kapatarak elbiseyi giydim.Aklım hala bu elbiseye neden ihtiyaç duyduğumda olsa da mükemmel olması beni etkilemişti.Kumaşı yavaşça kaydırdım ve çıplak ayaklarımı mermere kaydırdım.Deniz neredeydi ?

Barış birkaç saniye beni süzdü, ardından ayağının dibindeki açık mavi ve pembe renklerinden oluşan dolgu topuk ayakkabıları bana uzattı.Yine itiraf etmeden giydim ve ayna karşısına geçtim.

''Çok güzel görünüyorsun.'' Belimdeki el ile irkildim.Ne zaman yanıma geldiğinin bile farkında değildim ? Her kız gibi elbiseye hayran kalmıştım ve kendime bile bakmıyordum.

Gülümseyerek karşılık verdim ve dalgalı saçlarımı sağ tarafımda toplayarak iç geçirdim.Gözlerim aynadaki yansımasına gittiğinde bana yaklaştığını fark ettim.İkimiz aynaya zor sığıyorduk fakat yüzünü rahatça görebiliyordum.Belimdeki eli kalçama doğru inerken dudaklarını boynumda hissettim.Aklıma beni öpüşü geldiğinde midemdeki ağrıyı durdurmak için elimi karnıma yerleştirdim.İşe yaraması için dua ederken fısıldadı, ''Kırmızısının uygun bedeni yokmuş, ama pembe renkleri içinde bile oldukça seksisin.''