Multimedia'ya Barış ve Deniz'in temsili fotoğrafını koydum.Yani beraber düşünebileceğiniz bir fotoğraf, karakter fotoğrafları değil.Zaten hepsini temsili koyuyorum, fotoğraflardaki kişilerin üstünde oynama yaparak karakter olarak hayal edebilirsiniz diye.Harika.
Nereye gidecektim ben?
Buradan kimi tanıyordum ki? Berfin!
"Eylül?Ben de seni arıyordum.Odadan sesler geliyor."
"Önemli bir şey yok.Şey odanda kalabilir miyim? Ama kimsenin öğrenmemesi gerekiyor." Evet, kabul ediyorum.Çok saçma bir fikirdi.Sonuçta bütün gün odada kalacak halim yoktu ve Berfin'i bir şey söylemeden ikna edemezdim.
"Tabii de, ne oldu ya? Bak hala sesler geliyor."
"Geliyorum.Konuşuruz."
Berfin'in odasına giderken şeytana uyarak kulağımı Deniz'in kapısına yasladım.Hala kavga ediyorlardı.
"Barış bak, yapma.Kızı sürekli sinir edip üzmekten başka bir şey yapmıyorsun.Her istediğini yapmıyor da benim mi haberim yok?"
Deniz'in sesini zar zor duymuştum.Yüksek sesli konuşuyordu fakat öncekine nazaran daha sakin olduğu belliydi.En azından çocuk gibi birbirlerine vurmuyorlardı.
"Sana onu tanıyorum dedim, herkesten iyi tanıyorum," ve kısa bir sessizlikten sonra devam etti. "Sanırım benden hoşlanıyor."
Ne? Ben mi ondan hoşlanıyormuşum?
Sövmek için hazırlanırken sesler tekrar gelmeye başladı.
"Hoşlanması bu mu demek?Duygularıyla oynuyorsun resmen."
"Ne düşündüğünden emin olsun istiyorum." Sesler daha da azaldığında artık tartışmanın biteceğini anladım.Tam gidiyordum ki kesik gelen sesleri duydum.
"Gidip onu bulacağım ve 2 gün Yeliz'de kalacağız.İstersen sen de İstanbul'a geri dön 2 günlüğüne."
"Buralardayım," dedi ve ayak seslerini şiddetlice duyduğumda hızla Berfin'in kapısını çaldım.
Ayağımı sabırsızlıkla yere vururken "Hadi be Berfin, aç!" diye yakınarak bekledim.Kapı açılıp ben hızla içeri girdiğimde yan kapının da açıldığını hayal meyal görmüştüm.
"Ne oluyor ya?" Ne olacak, gelmiş iki velet için seni çekiyorum!
"Ya yok bir şey.Tartıştık biraz.Akşama kadar kalmam merak etme.Sağol bu arada."
"Benim yüzümden mi kavga ettiniz?" Ulan sen kendini ne sanıyorsun be? İşim gücüm yok, o kadar kavga edilecek konu varken siz seks yaptınız diye mi kavga edeyim ben?
"Hayır tabiki.." Ve sessizlik.
Sessizliği bozmak için ayağını yere vurdu ve "Kahvaltı yaptın mı?" diyerek konuyu değiştirdi.Başımı hayır anlamında salladım ve koltuğa oturdum.Oturmamla cebim titremeye başladı, ve ben telaşla telefonu cebimden çıkartarak ekranı seyrettim.
Barış arıyor.
Onunla konuşabileceğimi sanmıyordum.Tanrı aşkına, ondan hoşlandığımı düşünüyordu.Daha kötü olan bunları duymuş olmamdı.
Yiğit'le aramızda olanları bildiği halda nasıl böyle düşünebilirdi? Evet, ondan hoşlanıyordum ama öyle hoşlanma değildi.
"Televizyonu açabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU BEYAZ
Teen FictionSadece bira almak için akşam dışarı çıkarsanız başınıza neler gelebilir ? Normal bir üniversite öğrencisini bekleyen, tüm hayatını değiştirecek bir macera. Hayatı her gece başka biriyle yatan, klişe ama yakışıklı bir çocuğun intikamı yüzünden tamame...