Herkese merhabalar. Güzel okurlarım... Bu bölüm benim için çok değerli ve özel. O güzel yorumlarınızı eksik etmeyin. Evet biliyorum, geç geldi ancak hastaydım ve her şey üst üste geldi. Geceleri bu yorgunlukla sizlere bu bölümü yazdım. Sizleri seviyorum. <3
"Sen gerçek olamayacak kadar güzelsin çünkü sen gerçek değilsin."
💠💠💠Sokağın bir ucuna oturmuş, karanlıkta telaşla geçen insanları izliyorduk. Koşan, bağıran, içen ve bir köşeye sinip ağlayan insanları. Bedenleri hayattan yorulmuş ve korkmuştu. Benim ve bizim gibi.
Başımı Tyler'ın geniş omzundan kaldırdım ve gökyüzüne doğru bakışlarımı gezdirdim. Geceye karışan ihanet, insanların üzerine yansıttığı her ışık parçasında daha da umutsuzlaşmaya bir adım daha yaklaşıyordu.
Uzun kestane rengi saçlarımı omuzlarımdan geriye doğru ittim ve yüzümü Tyler'a çevirdim. Alnına düşen bir tutam dalgalı saçı, dudağının kenarında bir gamzesi ve çekik gözlerindeki tarif edilemez o duyguyu gördüm. Dudaklarım aralanırken gülümsedi ve gamzesi daha da belirginleşti.
"Söylesene gökyüzü olsan benden yıldızımı çalar mıydın?"
Oturduğumuz soğuk, beton zemin titrememe sebep olurken gülümsedi ve kollarıyla bedenimi sarmaladı. Boynundaki ellerim gevşerken sorumu yinelemiştim. Kulağıma fısıldayarak, "Bilmiyorum ama sanırım senin gibi güzel bir kadının kalbini çalmayı başarmışım." dedi. Elimin birini dağınık, dalgalı saçlarının arasına daldırdım. Ardından omzunun üzerinden bakış açıma giren görüntüyü izledim.
Kaldırım taşlarında atılan her adım, kulaklarımızda bıraktığı tok sesiyle sokağa eşlik ediyordu. Birbirine renkleriyle karışmış evler, oluşturduğu kirli görüntüsüyle de umutsuzluğu kendisine davetkar bir tavırla çağırıyordu.
Bir süre sonra belimdeki kolları gitgide gevşeyen Tyler, yüzünü omzuma doğru bıraktı. Bir süre boynumda oyalanan başına giden elimle kıkırdadı ve ardından ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.
"Lilium, bana geçmişinle ilgili dürüst olmanı istiyorum."
Kaşlarım aniden çatılırken aramızda bir nefeslik mesafe bıraktım. Yüzünü yüzüme çevirdikten sonra mesafeyi kapattı. Başımı iki yana salladım. İnsanların sesi her ne kadar kesilse de: evlerin duvarları, asfalt ve kaldırımlar birçok insanın yaşantısındaki acı tebessümlerini haykırıyordu.
"Beni geçmişim ile tanımanı istemiyorum. Ben... kötü biriyim. "
Ani bir hareket ile kolumu kavrayıp boşta kalan eliyle başımı yukarı kaldırdı. Dokunuşları yumuşak olduğu kadar ısrarcıydı da. Vücut ısım gitgide artıyordu ve başım da dönmeye başlamıştı. Alkolün verdiği o baş döndürücü hisle güldüm.
"Nok nok, Tyler. Kapının kilidi açılıyor. İçeri adım atmaya cesaret edebilecek misin?"
Yüzüne bir gülümseme yerleşirken peşini kovalayan yüksek sesli kahkaham da, sokakta yankılanmıştı. Koyu kahverengi gözlerim bir anlığına kısılırken, Tyler elini omzundan indirdi. Bir şeylerin cevabını bulmak için dışarı çıkar, kaldırım köşesine oturur ve kafayı bulana kadar içerdik. Gençlik, yetişkinlik ve bitmeyecek olan o hevesimiz.
"Lilium Rose Arcy... İnatçı ve zekisin."
Gözlerindeki suçluluk duygusu, dudaklarındaki yasaklı ihanetle birlikte ona daha çok bağlanmamı sağlıyordu. Tenime her dokunuşunda uyandırdığı yankı, canımı yakıyordu. Birçok şey gibi canımı acıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Senfoni #Wattys2018
Mistério / SuspenseWATTYS 2018 UZUN LİSTE HİKAYESİ* "Cezalı bir oyun ve kurallarını sen belirledin. İnsanların hayatları senin ellerinde. Oyuna bir kere başladıysan... bırakamazsın. " Kapak Tasarımı: rei-nia Başlangıç 29.07.2017 Wattpad'de Kızıl Senfoni isimli ilk v...