İlk okul gününüz nasıldI? Şahsen benimki sıradandı okulda yangın falan çıktı o kadar.
Devasa bir ahmaktım.
En azından son 2 saattir böyle olduğumu düşünüyordum. Sinirle solumadan önce dahil olduğum Justin'in arkadaşlarından oluşan çemberde göz gezdirdim. Carl, aşık olduğu kızın lezbiyen değil bisex olduğunu öğrenince bir parti vermeye karar vermişti. Gelmeyenleri de komik yüz hallerini ifşa etmekle tehdit etmişti. Başlarda herkes idam kararı alınmış mahkum modunda olsada zamanla parti moduna girmişti.
Hatta öyleki şişe çevirme oynamaya karar bile vermiştik. Şişenin arka kısmına gelen Carl yaramaz bir çocuk gibi sırıtıp itirafımı bekledi. Doğruluğu seçerek utanç verici bir itiraf borçluydum. Cevap vermeden önce elimle yüzümü kapattım.
"7 yaşına kadar altıma kaçırmışım."
Kulağıma kahkalar dolarken ben kafamı gömecek bir çukur arıyordum. Ya da Carl'ı gömebileceğim bir çukur. Sonsuzluk gibi gelen birkaç saniyeden sonra kahkahalar durunca şişeyi çevirdim. Soru sorma kısmı bana diğer ucu Carl'a gelince sinsi sinsi sırıttım. Carl, sormamı beklemeden cesareti seçince zevkten dört köşe olmak üzereydim.
"1 ay boyunca tek bir kez bile iznim olmadan pizza yemeyeceğine tüm mantarlı pizzalar üzerine yemin iç."
🐢🐢🐢🐢🐢
Mutfak tezgahına oturmuş ayaklarımı ritmik bir şekilde sallarken elimdeki salatalık dilimini kemiriyordum. Seslice iç çektikten sonra Justin pişirmeye çalıştığı patateslerden dikkatini ayırıp bana baktı.
"Bells, yine mi sıkıldın?" Sevimli sevimli gülümseyip başımı olumlu anlamda salladım. Akşam yemeğini birlikte hazırlayacaktık ama ben daha salata bile yapamayınca beni tezgaha oturup ses çıkarmamı tembihlemişti.
Patatesleri kızarttığı tavayı bir köşeye bırakıp önümde durdu. Boyu ortalama bir erkek boyundaydı ama tezgahta oturmama rağmen ona zor yetişiyordum. Ya da yetişemiyordum. Sanırım tezgah kısaydı.
Of tamam be ben kısaydım.
Elini kot şortumun açıkta bıraktığı bacaklarıma yerleştirip dudaklarıma masum(!) bir öpücük kondurdu. Sağ elini bel boşluğuma yerleştirip beni biraz daha kendine çekti. Ne ara oraya gittiğini bilmediğim ellerim saçlarında dolaşmaya devam ederken alt dudağıma küçük bir ısırık bahşetti. Acı ve zevk karışımı bir iniltiyi dudaklarımın arasından serbest bırakırken kan yanaklaırma hücum etti. Elleri Crop'um eteklerini kavrayınca zorlukla dudaklarımı ayırıp nefes nefese konuştum.
"Juss, hayır. Biliyorsun nedenini." Regl'ydim. Bakire bile değildim ama onunla en ufak öpüşmemizde bile nefes nefese kalıyordum. Utanç verici.
Tavanın içindeki yağda yüzen patatesleri işaret edip Justin'e döndüm.
"Sevgilim patateesler boğulacak o kadar yağ ne ya cidden sen beni 225 kilo falan mı yapmak istiyorsun?" Kısa bir kahkaha attıktan sonra işinin başına döndü.
"Ben Şef Bieber'ım işime karışma ve parmaklarını yemeye hazır ol güzelim."
🐍🐍🐍🐍🐍
Patateslerden 1 tanesini daha ağzıma attım. Cidden inanılmazdı. Kilolarıma dikkat eden ben bile 4. tabak için yer açmaya çalışıyordum. Ağzımdaki patatesi yuttuktan sonra büyülenmiş bir edayla konuştum.
"Cidden Juss, sen efsanesin delircem bu mükemmel."
"Biliyorum mükemmelim."
Göz devirip önümdekileri yemeye devam ettim. Dünya ile bağlantımı kestiğim sırada beni gerçek dünyaya çeken şey Justin'nin telefonun diğer ucundaki kişiye, "Selena'nın hayati tehlikesi var mı?! Nasıl olurda intihar etmeye çalışır!" demesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jelibon | Justin Bieber TAMAMLANDI
KurzgeschichtenBilinmeyen Numara: Hey selam! Kim olduğumu sorgulamadan sadece bana gerçek bir dostluğun nasıl olduğunu hissettirir misin? 🌌13 Ağustos pazartesi 2017🌌