Merhabaaaaaa :)
Bölümü erken yazabilmemin gururunu yaşıyorum :):)
İyi okumalar arkadaşlar...
●●●●●●●●●●
Valgus'u yıllardır tanıyordum. On dört yaşımızdan beri birlikteydik. Sonradan hayatıma girse de o geldikten sonra yaşadığım on dört senenin ne kadar boş geçtiğini düşünmüştüm daha ilk haftalarda.
Kıskanıyordum onu ama kötü bir kıskançlık değildi benimkisi. Aksine bu sayede birbirimizle yarışmamız bizi daha iyi birer savaşçı yapmıştı. İradeyi Valgus'dan öğrenmiştim. Emre itaat etmeyi de. Başka insanlara yardım etmeyi ve hayal kurmayı da...
Bazen antremanlardan sıkıldığımızda onu zorla dışarı çıkarırdım ve oturduğumuz yerde saatlerce gökyüzüne bakardık. Yorulduğunda ara vermeyi benden öğrenmişti o da.
Gülümsedim. Ona tek yararım buydu, şimdi fark ediyordum.
Onunla birlikte köydeki kızlarla takılmaya gittiğimizde aslında hiçbir kızla ilgilenmediğini biliyordum. Kızlara bakardı, sanki birini arar gibi ifadesiz bir şekilde bakışları kızların üzerinde dolanırdı. O zaman, hayatında tek bir kız olmasını istediğini anlamıştım.
Bir kız arıyordu, tüm hayatını adayacağı tek bir kız...
Bu yüzden her ne kadar kızlarla birlikte olduğunu söylese de aslında olmamasını, onun yerine kızlarla sohbet etmesini önemsemiyordum.
Ve sanırım hayatını adayacağı o kız, benim kız kardeşimdi...
"Tahmin ettiğim gibi iç kanaması vardı," dedi doktor beni düşüncelerimden uzaklaştırırken. Devam etmesini bekledik sessizce. Koluyla alnını sildi.
"Yapabildiğim kadarıyla ameliyat ettim ama... ne zaman uyanır ya da uyanır mı, bilmiyorum. Tamamen ona bağlı..."
Ere ifadesiz bir şekilde sandalyesine düşer gibi otururdu. Tuğça elindeki eldivenleri sertçe çıkarıp yere atarak uzaklaştı. Doktor ise olduğu yerde durup bana bakarak,
"Ben bir cerrah değilim ama elimden geleni yaptım evlat," deyip eldivenleri çıkardı ve çöpe atarak ellerini yıkamaya gitti. Konuşmaya devam ediyordu.
"Şu an yanına benden başka kimse giremez. Uyandığınızda durumuna göre onu görüp göremeyeceğinizi söylerim. Bu yüzden sizler de duş alıp dinlenmelisiniz. Dinlenip burada toplandığınızda size bir sürprizim olacak. Büyük bir sürprizdi ama bu durumda sürprizin çok da heyecanı kalmadı değil mi?"
Bir an durup Ere'ye ve ardından bana baktı.
"Kardeşin şok geçiriyor. Kriz yaşamadan önce ona bir iğne yapacağım. Sen de bayılmak üzeresin. İçinizde en normali o kısa saçlı kızdı. Çılgın görünüyor ama ameliyatta çok işime yaradı, yoksa ameliyatı yapamazdım. O güçlü bir kız," deyip hâlâ aynı pozisyonda duran Ere'nin yanına gelerek kolunu sıyırdı.
Gerçekten de Ere hiçbir şeye tepki vermiyordu ve benim de bir süredir başım dönüyordu ama gözardı ediyordum. Ere sadece iğne koluna geçince, acı dolu gözlerle doktora baktı. İğnenin acısı değildi, kalbinin acıdığını bakışlarından anlayabiliyordum. Doktor da anlamış olacaktı ki onu telkin edercesine,
"Geçecek kızım," dedi sessizce ve bana dönüp biraz ilerideki koridoru işaret ederek,
"Orada yatak odaları var. Ere'yi yatır. Sen de yat," dedi ve bir odanın ardında ortadan kayboldu.
Gözleri kapanmakta olan Ere'yi son gücümle kucaklayıp odalardan birine taşıdım. Karşısındaki odaya girerek ben de hızlıca bir duş alıp kendimi yatağa attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )
General FictionBu kitap, gelecekte yaşanabilecek gerçeğe dayalı ihtimaller üzerine araştırılarak kurgulanmıştır. ----------------- Onlar, karanlığa doğdular... Onlar, hissizliğe doğdular... Ve onlar, renksizliğe doğdular... Hissedemeyen insanlar nasıl âşık olurlar...