ERE
Isınamıyordum. Tulumun içine yumulsam da askerle aramızdaki boşluk, şömine yanan sıcacık evin kapısı açıldığında tüm evin soğuması gibi tulumun içini de soğutmuştu. Valgus da üşüyor muydu?
Uyuyamıyordum. Üşümem bir yana Valgus'la daha çok zaman geçirmek istiyordum; konuşmak, flörtleşmek, gülmek ve başka şeyler işte. Başbaşa geçirebileceğimiz çok az zamanımız vardı. Kalksa mıydım acaba? Ama uyumamız ve dinlenmemiz de gerekiyordu. Biraz uykusuz kalsak bir şey olmazdı bence. Hem onun da uyumadığını biliyordum çünkü uyur uyumaz dişlerini gıcırdatışını defalarca dinlemiştim. Ayrıca bu soğukta ikimiz de uyu-
Düşüncelerim, karnımı sarıp beni kaya gibi göğsüne yapıştıran elle uçup gitti. Anında. Tüm dikkatim ikiye ayrılmıştı: Karnımdaki yanan eli ve sırtımda hissettiğim kaya gibi sıcak göğsü.
'Isınmak için,' gibi bir şeyler söyledi. Ben de 'Hı hı,' gibi bir şey zırvaladım.
Birincisi, ben donarken o nasıl bu kadar sıcaktı? İkincisi, vücudum aniden nasıl bu kadar hızlı ısınmıştı? Üçüncüsü, bu şekilde yatarken nasıl uyuyacaktım? Dördüncüsü, uyumasa mıydım? Tek kaşım havaya kalkarken beşinci madde geldi aklıma, ya bir daha onunla uyuyamazsan?
Hızla ona döndüm ve her şeyi akışına bıraktım. İstediğim hiçbir şeyi ertelemedim ya da kendimi durdurmadım. Olacak hiçbir şey umurumda değildi. Bunu zaten bir süredir düşünüyordum ve yaptığım için ölesiye mutluydum. Valgus benim tek erkeğim olacak ve öyle kalacaktı. Bu kararı o, derin uykusundan günlerce uyanmadığında vermiştim. Uyandığında onun yanından asla ayrılmayacaktım. Ve evet, şimdi ise hem sıcaktım hem de Valgus'undum. Onun yanındaydım. Artık uyuyabilirdim.
Uyuyamadım.
Tulumun içinde çıplak yatarken uyumak zordu. Özellikle arkamdan bana sarılan iri, sıcak, seksi, yakışıklı,... Başımı iki yana salladım.
"Ne oldu?" diye sorunca yanağımda nefesini hissettim. Hafifçe doğrulmuş bana bakıyordu.
Ona dönerek gülümsedim.
"Uyuyamıyorum."
O da gülümsedi.
"Ben de."
Kolunu boynumun altından geçirip diğer eliyle de vücudumu sardı yeniden.
"Uyumalıyız Ere. Yarın uzun bir gün olacak."
&$&$€$^##^#^^^#&#
Tıkırtı sesleriyle gözlerimi araladım. Mağaranın oyuk kısmında uyuduğumuz için mağaranın girişini görmesem de dışarıdan gelen çok az aydınlık, uyanma vaktinin geldiğini söylüyordu. Başımı tıkırtıların geldiği diğer tarafa çevirdim. Kahretsin, ondan önce uyanamadığım için onu bir kez daha çıplak görebilme şansını kaçırmıştım. Valgus'u toparlanırken görünce tulumun içinde tamamen ona doğru döndüm. Dönerken tüm vücudumun ağrıdığını hissederek ister istemez inledim. Anında Valgus bana bakıp,
"İyi misin? Bir şey mi oldu?" diye sordu merakla ve tereddütle.
Hafifçe doğrulurken yüz ifademi normal tutmaya çalıştım. Sanki koca bir ayı tarafından ezilmiştim. Gerçi Valgus da bir ayıya yakın sayılırdı. Neyse dün gecenin etkileri olduğunu çoktan anlamıştım elbette. Hatta bu ağrılar hoşuma bile gitmişti.
"Süperim," dedim gülümseyerek.
Yüzünde kocaman bir rahatlamayla gülümsedi o da. Muhtemelen dün geceden pişman olacağımı düşünerek korkmuş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )
Fiction généraleBu kitap, gelecekte yaşanabilecek gerçeğe dayalı ihtimaller üzerine araştırılarak kurgulanmıştır. ----------------- Onlar, karanlığa doğdular... Onlar, hissizliğe doğdular... Ve onlar, renksizliğe doğdular... Hissedemeyen insanlar nasıl âşık olurlar...