W - € Bölüm 45

2.9K 201 48
                                    

Yokuşa ulaşmak için deli gibi koşuyorduk. Ne kadar güçlü olursak olalım onunla karşı karşıya gelmemeliydik, bu ayıdan kaçmak en doğru şeydi.

Nefes nefese kalmıştım. Valgus benden daha iyi görünüyordu ama onun da yorulduğunu yüzündeki ter damlacıklarından anlamıştım. Benim de sırtımdan kazağımın altından belime doğru inen ter damlacıklarım vardı. His iğneleri sayesinde bunu ilk kez hissediyordum. Yüzümdeki terleri bile hissediyordum. Sırıtmama engel olamadım ama durumumuzdan dolayı o sırıtış anında gitmişti.

"Dayan," dedi Valgus bana bakmadan. Koşmaya öyle odaklanmıştı ki ayağımızın bir kere takılması; dev, vahşi, peşimizden koşmaktan vazgeçmeyen ayıya yakalanmamız demekti.

Yokuşu görmüştük. Çok ama çok az kalmıştı ama tabii ki yokuşa vardığımızda anında duracak değildik çünkü ayı yokuşta koşamayacağını anlayıncaya dek yine peşimizden gelecekti ve hatta belki de dengesi bozulacak ve yuvarlanacaktı. Bu olası durumlarda ne yapacağımızı bilmiyordum. Şu an düşünemiyordum. Valgus'un bir planı olmasını diledim ya da ayının vazgeçmesini.

Yokuşa varır varmaz mecburen hızımızı düşürmek zorunda kaldık.

"Ağaca dikkat et Ere."

"Sen de önündeki kütüğe."

Birbirimizi uyararak yokuş aşağı koşmaya çalıştık. Önümüzün boş olduğu bir zamanda arkamıza bakmak için döndüğümüzde ayıyı görememenin sevinciyle gülümsedik ama hızımızı biraz daha azaltsak da koşmaya devam ediyorduk.

"Yokuş bitene kadar devam edelim," dedi Valgus. Aynı fikirdeydik.

Sonunda yokuş bitip düzlüğe geldiğimizde ellerimi dizlerime dayayıp derin derin nefes aldım. Valgus da eliyle bir ağaçtan destek alıp derin nefes alıyordu. Soğuk havada koşmaktan boğazımız acımıştı. Su mataramı çıkarıp boğazımı ıslattım. Vücudumuz ise bir o kadar tezat, terden sırılsıklamdı ve yanıyorduk.

"Çok sıcak," deyip güldüm.

Valgus da gülerek başını iki yana salladı. Başımıza gelen olaya gülüyorduk ama aslında sinirlerimiz bozulmuştu. Kısa birkaç kahkahadan sonra Valgus elini uzatıp,

"Gel buraya," dedi muzip bir şekilde.

"Sen gel," dedim ben de tek kaşımı kaldırarak.

Elini indirip,

"Ben seninle ne yapacağım?" dedikten sonra yanıma gelerek elimi tuttu ve yeniden yola koyulduk.

Yüzümdeki sırıtış yine gelmişti...

&#&#€#*^*#*

Uzunca bir süre yürümüştük. Yaşadığımız güzel geceden sonra ağrıyan vücudum daha da ağrımaya başlamıştı ama bunu Valgus'a söyleyemiyordum çünkü en karanlık gelmeden, alabildiğimiz kadar yol almalıydık ama elimde değildi. İster istemez yavaşlamıştım.

VALGUS

Yorulduğunun farkındaydım. Hiç dinlenmeden yürümeye devam etmiştik. Yavaşlamıştı ama durmayı teklif etmemişti. Onun yerinde başka bir kız olsaydı bu yolculukta Ere kadar güçlü olamayabilirdi.

Ona hayrandım.

Dinlenmesini her şeyden çok istiyordum ancak bir an önce köye varıp güvende olmasını daha çok istiyordum. Bu, şimdiki kadar özgür vakit geçiremeyeceğimiz anlamına gelse bile.

Sendeledi.

Durup ona baktığımda anında, "İyiyim, takıldım sadece," deyip bir şey söylememe izin vermeden yürümeye devam ederek önüme geçti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin