"Aramıza yeni katılan arkadaşınıza yardımcı olacağınızı umuyorum. Lütfen kendini tanıt." Orta yaşlı bayan öğretmen kürsünün önünden çekilip transfer öğrenciye yer verdi.
Kuanlin gergin bir şekilde kürsünün önüne geçip gözlerini sınıf arkadaşlarının üzerinde gezdirdi. Hafif bir öksürükle boğazını temizlemiş ve konuşmaya başlamadan önce, eğilerek arkadaşlarını selamlamıştı.
"Ben Lai Kuan Lin. Tayvanlıyım. İyi anlaşacağımızı umuyorum." Tatlı telavfuzuyla kendisini tanıtmış ve telavfuzu gibi tatlı gülümsemesiyle öğretmenine dönmüştü.
"Boş bir yere otur tatlım." Bayan öğretmen sınıftaki birkaç boş sırayı işaret etti.
Kuanlin ilk gözünü kestirdiği boş yere giderken sınıftaki bütün gözler onu takip ediyordu. Yanına oturduğu çocuk sessiz biriydi. Yüzünü önüne eğmiş ve bir saniye olsun kafasını kaldırıp kendisiyle göz teması kurmamıştı.
Dikkatini öğretmenlerine vermeye çalışsa da yanında titreyen çocuğa ister istemez kayıyordu bakışları. Elleri titriyordu ve titreyen ellerinin üzerinde birkaç küçük çizik vardı. Çizikler henüz yeni olmuş gibiydi. Okul üniforması kırışmıştı. Hırpalanmış gibiydi.
Konuşup konuşmamak arasında gidip geliyordu. Kelimeler dilinin ucuna geliyordu ve sessiz kalmak için dilini ısırıyordu.
"İ-iyi misin?" Kendine hakim olamamış ve sormuştu. Ama aldığı tek cevap sessizlikti. Bakışları hala o çocuğun üzerindeyken sessizliği bozdu.
"Benimle. Konuşma." Kelimelerin üzerine basarak fısıldadı. Titremesi kesilmiş lakin başını kaldırıp yüzüne dahi bakmamıştı.
Kuanlin ise bu garip çocuğun söylediğine uymuş ve önüne dönmüştü. Başta bu diyoloğa girişmesi aptalcaydı.
Zaten bir günde yeteri kadar çılgınlık yaşamıştı. Daha fazla bela aramanın lüzumu yoktu.
Kolları hala sızlıyordu ve ilk günden düşünceleriyle dersleri sallamak istemiyordu.
Bu yüzden önüne döndü ve kürsüye dirseklerini yaslamış, öğrencileriyle konuşan sempatik kadını dinlemeye devam etmişti.
≈°≈°≈°≈°≈°≈
"Woah! Cildin gerçekten çok parlak." Gözlerinden kalpler fışkıran bir kız hayranlıkla Kuanlin'in yüzünü incelemeye devam ediyordu. Parmaklarını pürüzsüz cilde temas ettirebilmek için uzattığında, başka bir kız onun elini tuttu.
"Pençelerini oppanın mükemmel yüzünden çek sürtük." Siyah küt saçlı kız korkutucu gözükmeye çalıştı, lakin çok komik görünüyordu.
Kuanlin gergince yerinde kıpırdanmış ve etrafını saran kızlardan uzaklaşabilmek için gözleriyle sınıfı taramıştı. Ama kurtuluşu yok gibi görünüyordu.
Son çağre bakışlarını sıra arkadaşına çevirmişti. Ama o kendilerine sırtını dönüp yatmıştı. Umutsuz bir şekilde tekrar önüne döndüğünde, gözlerini kocaman açan kızlar hala kendisini izliyorlardı.
"Nasıl kızlardan hoşlanırsın oppa? Kendin gibi güzel cilde sahip mi? Uzun mu? Kısa mı? 90-60-90 mı? İri gözlü mü?" Etrafındaki her bir kızdan gelen ard arda sorulara ne cevap vereceğini şaşırmıştı.
"Beni asla terk etmeyecek bir insanı severdim sanırım." Kuanlin utangaç bir şekilde elini ensesine atmış kaşırken, sessizce cevap verdi. Kabalık etmek istememişti.
"Tanrım! Telaffuzu! Awww!" Kızlar Kuanlin'in telavffuzuna çığlıklar atarak ve birbirlerini sarsarak cevap vermişlerdi.
Gerçekten tatlıydı. Tatlı ve yakışıklı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Cry Over Me [Askıda]
FanfictionSana ait olmak iyi hissettiriyordu. Korunmak gibiydi. Her şeyden. Herkesten. (5 Ağustos 2017 - ?) Hayran Kurguda rekor #121 PanWink #1 OngNiel #1 JinHwi #1 MinHwan #1 2Sung #1