16. Bölüm

419 64 93
                                    

"Yahu ne zamana kadar küs kalacaksınız siz?" Jisung kollarına yüklenen ağırlıkla nefesini tutmuş ve kendisine kötü kötü bakan dostuna zoraki bir gülümseme sunmuştu.

"Bir cevap versen fena olmazdı hani." Minhyun Jisung'u duymazdan gelip arkasına dönmüş diğer kitapların yanına giden Seungwoo'nun arkasından seslendi.

"Bunun bahsini tekrar açmayın. Hatalı olan ben değilim." Seungwoo sinirli bir ses tonu kullanarak arkadaşını uyarmış ve taşıyabileceği kadar kitap almıştı.

"Daniel'ı hepimizden daha iyi tanırsın sen Seungwoo. Jihoon'a olan ilgisinin nedenini daha iyi biliyorsun." Minhyun hatırlayınca bile morali bozulan geçmişlerini anılarından bir türlü silemiyordu.

"Biliyorum. Bende bu yüzden onu uyarmaya çalışıyorum ya zaten. Bu saplantı yalnızca ona zarar veriyor." Seungwoo dirseği ile kapıyı açmış ve bodurum katındaki kütüphaneye inmek için merdivenlere yönelmişti.

"İnatçı keçiler, izinle nasıl baş edeceğimi bilmiyorum." Minhyun merdivenlerden inmeye başlayan arkadaşını takip ederken, Jisung da onun peşi sıra ilerliyordu.

"Ben Daniel'ı gerçekten özlüyorum ve onun iyiliği için istiyorum bunu. Ama o pervatsızca Jihoon'un peşinden koşmaya devam ediyor. Gelse, hatalı olduğunu kabullense ve benden ona destek olmamı istese, elimden geleni ardıma koymam ona yardım etmek için. Beraber büyüdük biz, her anımızda birlikteydik. Bana karşı yaptığı tüm hataları görmezden gelirim. Ama kendisine karşı yaptığı hatalara kayıtsız kalamıyorum işte." Seungwoo sesinin titremesine izin vermemişti cümlelerini sıralarken, aynı şey dolu gözleri ve daha fazla incinen kalbi için geçerli değildi.

"Sen bu kadar olgun konuştukça Daniel'ın kafasını patlatmak istiyorum." Jisung homurdanarak söylenince ikili buruk bir tebessüm sundu.

"Ben ikisini de tekmelemek istiyorum." Minhyun keyifsiz bir kıkırtı biraktığında, Seungwoo önden giderek alt kata inmek için yengeçleme bir şekilde merdivenlerden inmeye devam etmişti.

"O da kendi çapında haklı bir nevi. Sonuçta insan aşık olacağı kişiyi kendisi seçemiyor ve pat diye onu bırakamıyor." Jisung Daniel'a her ne kadar kızgın olsada, yinede onu anlayabiliyordu.

"Aşk olsa destek olurum. Onunkisi saplantı. Gerçek bir aşık gibi değil, tam bir psikopat stolker gibi davranıyor." Seungwoo kat aralığındaki düz yeri geçip kitapları daha sıkı tutmuş ve inmeye devam etmişti.

Okulun ana girişinde beliren bedenle dolu gözlerindeki yaşları öfkeyle geri kovmuştu Seungwoo. Daniel ile göz göze geldiklerinde Minhyun'un sesiyle bakışlarını üzerinden çekti.

"Daniel'la konuşmamı ister misin?" Minhyun'un sorusuyla öfkeli bakışlarını ona çevirmişti Seungwoo.

"Aklından bir geçirME!" Sert ses tonuyla dile getirdiği cümlede ayağı eşofmanının paçasına takılmış ve ellerindeki kitaplar yere kendisinden önce ulaşırken, kendisinden üç dört basamak altındaki bedenin üzerine doğru düşmüştü.

"SEUNGWOO!" Jisung ve Minhyun dengesini kaybeden arkadaşlarının ismini yüksek sesle dile getirirken, alttaki bedenin dikkatini çekmişlerdi.

Ve uzun beden bir anlık refleksle birkaç basamak yukarıdan kollarına düşen bedeni yakalarken, elinde tuttuğu iki kahve bardağı yerle buluşmuştu.

"Yakaladım!" Seungwoo omuzlarına sıkı sıkıya tutunduğu bedenin sesiyle kafasını kaldırmış ve Daniel'ın dağılmış yüz ifadesiyle karşılaşmıştı.

"Seungwoo! Neden dikkat etmiyorsun?" Minhyun arkadaşının dikkatsizliğini ona bağırarak anlatmaya çalışırken, Jisung elindeki kitapları merdivenin kenarına koymuştu Seungwoo'nun yanına gitmek için.

Don't Cry Over Me  [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin