11.BÖLÜM/CİLVELİ

115 5 0
                                    


      HER KADIN ÇİÇEĞİ SEVER ( Demili )

      Bugüne kadar Caner benim için patronuna çaktırmadan çiçek artıklarından çok çiçek yapmıştı. Hepsi de işe yaramıştı kızları tavlamak için. Ama bu başka idi. Öyle artık martık istemem harbiden yap be, patron saymıyor ya her bir dalı dedim. Ben oraya gidene kadar gerçekten de yapmıştı en güzelinden bir buket. Üstüne de çiçekçilerin kız tavlama sanatı kitabında ki hazır şiirlerden birini seçip iliştirmiştik bile. "Sana dünyada ki hangi çiçeği alırsam alayım, seni gördükleri an kendilerinden utanır solarlar. Sen benim dünyada gördüğüm tek nadide çiçeksin...Burak"

       Daha önce bu notu başka bir kıza vermiştim de aşk sarhoşu olmuştu yani işe yaramıştı. Sıra bu çiçeği evine göndermeye gelmişti. Önce direndi götüremem patron görürse işimden olurum diye. Arkadaşlık bu günler için dedim zorladım. Aslında küçük bir çırak vardı o olsaydı onu yollayacaktı ama o da patronla diğer dükkâna gitmişti. Neyse küfrede küfrede gitti. Eğer patron gelirse vallada para ile yolladı derim alırım 30 liranı diye de tembih etmişti.

       Patronun g.. korkusundan koşa koşa gitmiş hemen de gelmişti. Hadi anlat dedim. "Ne olacak kapıyı çaldım. Kim gönderdi? dedi. İçinde notu var okuyunuz dedim. Bir şey demedi gülümsedi kapıyı kapattı." Bu kadar mı yani? Başka bir şey demedi mi yani? "Demedi oğlum anlamıyor musun? Tamam tamam kızma sağ ol. Yarın yine yollarız. "Ne! Yarın yine mi yollarız? Tamam ama bu sefer parasız olmaz. Hazırla parayı müşteri gibi." Üfff tamam bakarız bir çaresine...

       Tam bir hafta her gün çiçek gitti evine hep başka şiir ve notlarla... Her kadın çiçeği sever bilirim de bu bir başka seviyordu sanki. Çünkü çiçeği alınca geçiyor balkona saatlerce bakıyor, okşuyor, seviyor. Bu da beni daha da ümitlendiriyordu. Yani en azından hemen çöpe atmadığına göre önemsiyor beni diyordum.

       Sonunda yakaladım yine pazar yolunda. Bu kadar çok mu beğeniyorsun beni dedi. Bende artık beğenme faslını geçtim yanıyorum vallahi senin için dedim. Nasıl dedim bende şaşırdım ama, resmen sanki o lafı bekliyor gibi sordu bende söyleyiverdim.

       Gel dedi akşam bana tanışalım. Gitmez miyim uçarak gittim. Hem de her gece. Artık varsa yoksa benim için Cilveli vardı. Birçok kişi görmüştü beni o eve girip çıkarken anneme yetiştirmişler. Annem kızdı dövündü ağıtlar yaktı. Ondan ayrılmam dedim, sonra da eve gitmez oldum. Artık Cilveli'de kalıyordum. Sana deli gibi aşığım sensiz olamam evlenelim demeye başladı. Ben de istiyordum onunla evlenmeyi ama annem sırf analık hakkımı helal etmem onunla evlenirsen, giderim buralardan izimi kaybettiririm sana dediği için bekliyordum. Birde iş meselesi vardı. Sonuçta artık bağ bahçe işlerinde anneme yardım etmediğim için param da yoktu. Yani düzgün bir işe girmem gerekiyordu. Cilveli'nin ayrıldığı adamdan çok para kalmıştı o yüzden paraya ihtiyacı yoktu. Onun özgüveni ve rahatlığı vardı. Ama bu bana zaman ilerledikçe sıkıntı vermeye başlamıştı. Uzun süre kendi bahçemizde çalıştığım için başkalarının emrinde çalışmak zoruma gidiyordu. Ama bütün gün evde de oturmak da sıkmaya başlamıştı. Cilveli'nin tek başıma bir yere gitmeme izin vermemesi ne alınacağına ne yapılacağına hep onun karar veriyor olması, benim söylediklerimi duymazdan gelmesi beni iyice germişti.

      Bir gün bir konuda tartışıyorduk fikrimi söyledim şöyle yapalım dedim "Beş beş para mı kazanıyorsun da işime karışıyorsun, çiçekleri ne kadar sevdiğimi biliyorsun ama bana çiçek bile alacak paran yok!" Deyince beynimden vurulmuşa döndüm. Kaybolan onurum o sözle sanki geri gelmişti sanki. Ve ayrıldık.

       Ona inat hemen bir işe girdim. Çok zor günlerdi onsuz olmak. Pişman olacak beni arayacak diye bekledim. Ama yapmadı aramadı bile beni. Bir gün evinin önünden geçiyordum ki çiçekçi çırağının ona çiçek getirdiğini gördüm. Sıkıştırdım Caner'i söylemedi. Müşteri telefonla arayıp yollatıyor ne bileyim dedi geçiştirdi.

       Sonra hiç beklemediğim bir anda mesaj attı bana sensiz yapamıyorum çok özledim diye. Çağırdı yine beni ayağına. Gittim koşa koşa. Ama sıkılınca yine koydu beni, kapının önüne koydu tıpkı eski oyuncak gibi. Ben de buna izin verdim. Ne annemi dinledim ne başkalarını. Herkesle kötü oldum. Zaten bombok olan hayatım daha da beter oldu. Ona yaranmak için annemden başkalarından habire paralar alıyor yerine de koyamıyordum. Benimle kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyordu. Şimdi hayatında ki o adamı merak ediyordum. Onu nasıl mahvedecek diye?


CİLVELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin