Multimedyayı mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Sonuna kadar izleyin 😌 yorumlar bırakmayıda unutmayın :)
• arkadaşlar şu nokta işaretinden itibaren değiştirildi :)
Yazardan
"Artık zamanı gelmedi mi?" dedi Draco genç kıza.
Hermione derince bir nefes aldı,"Sana seni sevmediğimi söylemiştim." olduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Draco geri çekildi ve elini hızla platin sarısı saçlarından geçirdi. "Yapma Hermione. Deliricem artık!" Hermione genç adamı duymamazlıktan gelerek üstüne siyah uzun kollusunu giydi. "Soğuk duş iyi geldi. Teşekkürler." Hermione yerden havlusunu alıp dürdü ve dolaba koydu.
"Sana şu an şurda istediğim şeyi yapabilirim farkındasın dimi?" Draco elini dolaba koyup Hermione'ye doğru yanaştı. Hermione yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Bir elini Draco'nun boynuna diğer elini omzuna koydu ona biraz daha yaklaştı. "Evet, yapabilirsin," dedi Draco'nun omzundaki elini göğsüne doğru indirdi "Ama ben istemeden yaparsan. Seninle birdaha asla konuşmayacağımı," biraz daha yaklaştı Hermione ve fısıltıyla devam etti,"Yüzünü bile bakmayacağımın farkındasındır dimi?" Draco'nun göğsüne bir kaç kez parmaklarıyla ritmik şekilde vurdu ve gülümseyerek geri çekildi.
Draco üstünden siyah kazağını çıkardı ve yere bıraktı. "Yanında yatabilir miyim?" Hermione çoktan yatağa yatmıştı bile ve Draco'ya cevap vermedi. Genç adam yorganı kaldırıp yatağa oturdu,"Bu evet demek mi?" dedi gülümseyerek. Hermione yine ses vermedi. Draco yatağa uzandığında," bari bana dön seni izliyim." dedi. Hermione yine cevap vermedi sadece huysuzca kıpırdandı. "Aslında böyle daha iyi." dedi Draco ve genç cadıyı karnından tutup kendine doğru çekti.
"Hiç akıllanmayacaksın dimi?" dedi Granger. "Ne zaman akıllı olduğumu gördün ki!" Draco burnunu Hermione'nin saçlarına gömdü. Onun kokusuyla çok geçmeden uykuya daldı.
*
Hermione sabah kollarını esneterek uyandı. "Günaydın." dedi mahmurca. Gözlerini yavaş yavaş araladığında yanında yatan Draco'yu göremedi. Hızla yataktan kalktı. Draco'nun yattığı yere dokundu sıcak değildi. Çok uzun bir süredir olmadığını anladı.
Kapıyı açtı. Kafasını kapıdan dışarı doğrulttu,"Draco." Genç kız iki tarafada baktıktan sonra da kapıdan çıktı. İçinde hipogrifler tepiniyormuş gibi bir hisse kapıldı. Bu his endişeydi. Merdivenlere vardığında, "Draco?" dedi ürkekçe. Merdivenden yavaşça inerken tahta basamakların gıcırtısı onun irkilmesine neden oldu.
Aşağı indiğinde salona ve yemek masasının olduğu kısma göz gezdirdi. Her şey yerli yerinde ve sessizdi. Mutfakta bir ses duyduğunda mutfağa yavaş adımla ilerledi. Asasını yanına almadığı için kendime lanet okudu. Kapıdan içeri başını yavaşça soktuğunda Draco'yu görmesiyle içine su serpildi. "Beni korkuttun."
Draco siyah paltosunu çıkartıp beyaz gömleğinin üstten bir kaç düğmesini açtı. "Açlıktan ölüyordum. Bu evdede yiyebileceğimiz herhangi bişey yok." Çenesinin ucuyla karton kutuyu gösterdi. Hermione, kutuyu açtığında içinden bir sürü muggle yiyeceği vardı. Bunları yemeyeli uzun süre oldu diye düşündü. Gri-mavi gözlere sen harikasın bakışı attı.
"Tabi bunlar kahvaltıda yenir mi hiç bir fikrim yok?" Diye devam etti mavi gözlü çocuk. "Kimin umrunda, açlıktan ölüyorum."
İkiside birlikte eğlenerek güzelce kahvaltı ettiler. Draco cebinden mor renkli bir şey çıkardı. "Bunu senin için aldım." dedi ve mor kaplı çikolatayı Hermione'ye uzattı. "Peki,neden?" dedi genç kızda. "Bu senenin başından sonra çikolata benim en sevdiğim şey. Çünkü çikolata rengi gözlerine her baktığımda mutlu oluyorum." Hermione bu güzel söz karşısında gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dramione / PureBlood-Prince
FanficHermione x Draco Harry Hermione ve Ronald Hogwarts'ta altıncı yıllarına geçmişlerdi. Genç cadının kaderi Hogwarts bittikten sonra trajik bir şekilde değişti. Hayatına sonradan giren bir büyücü onu daha büyük bir karmaşanın ve acının içine sürükl...