Muzaffer tüm bunları düşünürken Onurun sesiyle irkilir.
O: abii
M: e efendim, sen ne zaman geldin ya?
O: abi deminden seni çağırıyorum ama duyduğun yok. Aklın nerde senin böyle ya
Muzaffer susar..
O: gerçi ben nerde olduğunu biliyorum da (sırıtarak söyler)
M: o ne demek öyle, imalı imalı?
O: abi yapma Allah aşkına, toplantıda o kadına neydi adı haa Nefise hanıma nasıl baktığını hepimiz gördük. Sen baya etkilendin hatta ben seni ilk kez bir kadına öyle hayranlıkla bakarak gördüm.Onur tüm bunları söylerken Muzaffer yine üzünde şaşkın ifadeyle Onuru dinliyordu. Düşünüyordu..Gerçekten bu kadar hiss edilmişmiydi, anlaşılmıydı o kadından büyülendiyi. Tüm bunları düşünmekten sıyrılırcasına konuşmaya başlar Muzaffer.
M: abartsaydın bir de! Yok öyle bir şey Onur, sadece, sadece tamam biraz güzel bir kadın (biraz mı diye geçirir içinden:)) , gözleri de çok güzel, çekici, hem çok zeki de. Yani gördük toplantıdaki tutumunu. Ama ama yine de bu( der ve Onura bakar. Onur da sırıtarak Muzaffere bakar)
O: ee abii bu ne?
M: tamam tamam birazcık etkilendim. Ama birazcık.
Onur kahkaha atmaya başlar
M: Onuuur, yeter
O: tamam abi tamam bunları boşver de çıkalım biz artık lokantaya varmışlardır belki de, bekletmeyelim.
Muzaffer hemen saate bakar. Ve şaşkına döner
M: vakit ne çabuk geçti böyle ya
O: ee düşünceler seni öyle almışki gerçek dünyadan, vakitin nasıl geçtiyini anlamamışsın abicim😉
M: Onuur, daha fazla konuşmasan
Der ve ikisi de gülmeye başlar ve şirketden lokantaya yola koyulurlar.
Nefise evdedir. Ne giyinsem diye düşünür.
H: kızım sabahtan beri bakmadığın elbise kalmadı giy işte birini, bak hepsi sana çok güzel yakışıyor zaten😍
N: ay abla bilemedim ki şimdi, aslında bu yeşili sevdim ama bu bir iş yemeği hem de iş yemeği değil yani işte anlarsın ayyy ne diyorum ben ya
H: tamam tamam sakin ol, bak bu kırmızı sana çok güzel olur
N: ay olur mu ki bu?abartı olmaz mı?
H: aa ne abartısı kızım sade elbise işte.
Nefise birden saate bakar ve
N: aman Allahım of yaa yarım saatden az vaktim var yaa olamaz ya üff ben ne diye kabul etdimki zaten şu yemeği
H: kızım tamam sakin ol aa, alt tarafı gecikirsin biraz hemen giy şunları makyajın da hazır zaten
Nefise uzun uğraşdan sonra nihayet hazırdır ve çok güzel görünüyordur.H: tü tü tü tü maşallah
N: ay abla ya(gülümseyerek), tamam ben çıkıyorum ancak varırım
H: hadi kızım iyi günler sana günün çok güzel geçsin inşallah
Nefise kapıda ayakabılarını giyerek
N: abla kızlar birazdan gelir yemeklerini yesinler yarın cumartesi zaten keyiflerine baksınlar beni beklemeyin siz tamam mı? Yemekten sonra Minelere uğrarım belki hatta onlarda kala bilirim.
H: tamam Nefise merak etme sen keyfine bak
N: hadi abla bay bay
(Nefise Halide teyzenin yanağından öper ve arabasına doğru koşar)
H: ay deli kız seni (kahkahayla)
Muzaffer, Reşat, Onur ve bir kaç kişi daha yemektedirler.İçlerinde 2 kadın da vardır şirketden. Ama Nefise hala yoktur. Muzafferin kalbinde bir hayalkırıklığı vardır.. içinden geçirir: ya hiç gelmezse tam yarım saat oldu hala yok inanamıyorum.hanımefendiye bak sen bu ne sorumsuzluk ya, gelir mi acaba bence gelir ama şimdiye kadar gelmesi lazımdı.acaba bir şey mi oldu?yok hayır ne ola bilirki?
O: abi, abii
M: e efendim Onur noldu
O: iyimisin sen?
M: iyiyim iyiyim
R: fazla dalgınsın Muzaffercim, gerçeği sen her zaman böyle düşüncelisin de neyse. Bizim Nefise de gelmek bilmedi bir türlü. Kurt gibi de acıktım. O kadar dedim ben aliyim seni ama..
M: belki işi çıkmışdır?
R: işi çıksa haber verirdi.
M: daha ne kadar bekliyicez arasana bir?
Reşat Nefiseyi aramaya başlar.
Talihsizlikten Nefisenin telefonu evde kalmışdır o aceleyle.
R: açmıyor..
M: Başına birşey gelmiş olmasın
R: yok canım olmaz bir şey hem nefise hanım meşhur bir avukat.çok fazla davası var.yoğun yani, nerdeyse gelir şimdi belkide
O: bence de, biraz da bekleyelim.
Muzaffer meraktan ve beklemekten ölecektir. Genelde zaten sabırsız, istediyini hemen elde etmeye alışmış bir adam için beklemek kadar zor bir şey var mıdır ki?
M: ben bir lavobaya gidiyim(kendini iyi hiss etmez ve dışarı çıkmak ister)
O:tamam abicim
M: izninizle
Diğerleri sohbete devameder.
Muzaffer hava almak için ikinci katdan aşağıya inmek üzere asansöre doğru yol alır. Asansörün düğmesine basar. Vee asansörün kapısı açılır. Muzaffer başını kaldırıp asansör girmek isteyince aniden iki şoku aynı anda yaşar. Karşısında duran su gibi güzellik Nefisedir ve telaşla asansörden çıkarken ona çarpmıştır. Nefise çarpıntı esnasında topukluların üzerinde daha fazla dayanamamış düşmek üzereyken Muzafferin omuzundan kollarına doğru bir yerden tutunmuşdur. Muzaffer de şaşkınlığının etkisinden olsa gerek farkında bile değildir ellerinin Nefisenin belinde olduğu ve onu düşmekten kurtardığının.
Nefise şaşkın bir şekilde Muzafferin büyülenmiş, azıcık tebessümlü ve şaşırmış suratına bakar. Nefisenin kalbi hızla çarpıyordur. Ama bu sadece telaşdan ve düşmenin eşiyinden dönmesinin çarpıntısı değildir. Nefise Muzafferden gözlerini alamaZ. Öyle garip bakıyordu ki adam ona. Muzafferin gözlerini uzun sürenin ardından kırpmasıyla Nefise de kendine gelir. Ve ayrılırlar
N: e e ben şey çok özür dilerim çok pardon
M: tamam tamam sorun değil..
N: ben öyle gecikince bir telaşlandım ve ani çıkınca yer de biraz şey ya işte ben..
Muzaffer elini Nefisenin omzuna koyarak
M: Tamam sakin olun (gülümseyerek)
İçeri geçelim isterseniz
Nefise çok utanmışdır. Yanakları pembik pembik olmuşdur(😉) İçinden geçirir: ay ne sakar şeysin sen ya, rezil oldun adama.bir de iki lafı bir araya getiremeyen avukat gibi tanıtdın kendini yuh sana Nefise
M: sanırım çok yoğunsunuz telefonunuzu da açmayınca iyice merak etdik sizi
N: yok aslında ben biraz evde oyalandım da, telefonu da evde unutmuşum çok üzgünüm.
M: tamam boşverin önemli olan şuan burda olmanız. (Gülümserler)
Nefise ve Muzaffer içeriye geçmiş, selamlaşmalar nasılsınızlar, iş güç konuşmaları; gelecek planlar, yemek derken Muzaffer hep Nefiseye bakıyordur. Ona bakmaktan doyamıyor ama hem Nefiseye hem de diğerlerine çaktırmamaya çalışıyordur. Ama Nefise üzerinde Muzafferin bakışlarını fazlasıyla hiss ediyordur artık. Bu adamda kendisine karşı bir şeylerin olduğunun farkındadır.
R: her şey çok güzeldi. Özellikle yemekler. Ee Muzaffer proje senin olarak kaldı ama bak benim bu meseleyi tekrar açmam güzel şeylere vesile oldu.
Muzaffer Reşatın dedikleriyle pek ilgilenmiyordur ama o da Nefiseyi bu vesileyle tanıdığı için artık Reşatın eski ve yeni düşüncelerini pek karşılaştırma gereği duymaz.
Nefiseye sürekli davalarıyla ve okuduğu okullarla ilgili sorular geliyordu. Nefise de bitirdiyi üniversiiteyi eğitim hayatını falan anlatıyordu. Hoş bir sohbet geçiyorken Reşatın telefonu çalar.
Reşat telefon görüşmesinin ardından
R: benim acil bir işim çıktı kusura bakmayın ama gitmek zorundayım. Nefise hanım siz devam edin isterseniz
N: yok yok ben de zaten çıkmalıyım bazı işlerim var. Der ve ayağa kalkar.
Muzaffer ne yapacağını bilemez. Ve böylelikle vedalaşma faslı biter dağılmaya başlarlar. Nefise arabasına doğru yürürken ismini duyar ve arkasına döner. Ona seslenen Muzaffer beydir
N: Muzaffer beyy
M: Nefise hanım, biran yetişemiyicem sandım.
N: bir şey mi oldu?
M: yok yani aslında evet. Ben, sizin şirketdeki tutumunuzu çok beğendim.işinizdeki başarınızı savunma ve konuşma şeklinizden bile hissede biliyor insan. Biraz da araştırdım(aslında araştırmamışdır ama çok kişiden duymuşdur bunu) ve size bir teklifte bulunmak istiyorum.
Nefise nefes bile almıyormuşcasına cümleleri ard arda sıralayan Muzaffere şaşkınlıkla ve merakla bakıyordur.
N: teklif mi? Buyurun..
M: şirketimizin avukatlarından biri olmayı kabul ederseniz onure edersiniz bizi.
Nefise çok şaşırır. Daha önce özel avukat olmuştur ama her hangi bir şirketin özel avukatı olmamışdır. Yapa bilir mi bilmiyordu..
N: ben yapa bilirmiyim bilmiyorum sonuçda daha önce..
Muzaffer Nefisenin lafını bitirmesine izin vermeden
M: lütfen acele karar vermeyin. Bakın bu benim kartım. Düşünün iyice ve kararınlzl öyle verin bana.
Muzaffer Nefiseye şirketin değil kendi kartını vermiştir. Hem aradığında sesini duysun diye hem Nefise onun o da Nefisenin telefon numarasını bilsin diye.
Nefise kartı alır. Ama hala biraz şaşkındır.
N: peki, düşünücem bu konuyu. Hoşcakalın.
M: hoşcakalın.
Nefise arabaya biner ve ordan uzaklaşır. Muzaffer de biraz arkasından bakar ve kendi arabasına biner ve bazen yalnız kalmak istediyinde gitdiyi teknesine doğru yol alır. Arabada Merti arar ve konuşur ama Mert Zerrinle bir kaç gün daha kalmak istediyini söyler. Zerrin de Merte çok düşkündür.
Nefise de arabada tüm günü düşünür. En çok da onu, Muzafferi asansörü kolundan tutuşunu ve aniden bir koku gelir aklına. O an hiç düşünmemişdi ama şimdi farkındadır o an Muzafferin kokusunu duyduğunun(😉) Ve sonra karta bakar. Acaba bu teklifde Muzafferin kendisinden hoşlanmasının bir payı varmıydı? Hoşlanmak mı?
N: ay kendine gel Nefise ne hoşlanması😶 hoşlanıyormu acaba? Ayy neler diyorum ben böylee yaa
Nefise kendi kendine düşünür.
N: acaba hoşlanan sen olmayasın Nefise...Arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum. Fikirleriniz çok önemli. Şimdiden teşekkürler :) Ve ayrıca emin olun sonraki bölümler daha heyecanlı olacak😉❤