Bölüm 9: Otel

173 16 6
                                    

Geç yazdığım için üzgünüm. Şu sıralar çook yazasım gelmedi :D Yeni bölümü yakın yazmaya çalışırım. Yorum ve oylarınız için teşekkür ederim. Yazım hatası olursa kusra bakmayın.. Resimdeki Haven <3

Gerçekten anlamıyordum. Bu çocuğun ani davranış değişiklikleri hem beni şaşırtıyor hem de üzüyor. Asıl anlamadığım da şu; neden üzülüyorum? Yani daha yeni tanıştık ve ben sırf bana soğuk davranıyor diye üzülüyorum.. Bırak nasıl davranırsa davransın ya! Banane yani.. Hem aptal bir babayla uğraşırken vaktimi ona üzülmekle geçiremem ki di mi? En iyisi onunla konuşmayp hayatıma devam etmek..

Hocanın adımı söylemesiyle düşüncelerime son verdim..

''Evet hocam?''

''Yarım saattir sana sesleniyorum niye cevap vermiyosun kızım?   noldu sana?''

''Aslında biraz hastayım hocam, bu yüzden derse çok konsantre olamıyorum.. Kusura bakmayın.''

''Peki Jasmine. İstersen müdürle konuşup eve gidebilirsin.''

''Tamam hocam, saolun'' dedim ve eşyalarımı toplayıp müdürün odasına gittim.

Kapıyı iki kere tıklattım. Boğuk bir ''Gir''sesiyle içeri girdim. Müdür bana gülümseyip eliyle koltuğu işaret etti.

''Hocam, ben biraz rahatsızım da gidebilirmiyim acaba?''

''Tabi ki, öncelikle sana birşey söylemem lazım.''

''Tabi?''

''Babanla olan kavganızı biliyorum, kendisi benim yakın bir arkadaşımdır.. Bana olanları anlattı. Eve gitmek istemediğini bildiği için sana bunu vermemi istedi. Bir otel ayarlamış.. Şimdilik orada kalacaksın.. Aranız biraz daha düzelince yine evine dönersin..'' dedi ve bana elindeki zarfı verdi...

Zarfı açıp baktım. İçinde bolca para vardı..BOLCA!

Aslında bu benim için iyi bir şeydi. Babamın yüzünü görmek istemiyordum. Peki normal babalar böyle mi yapardı? Kızıyla araları düzelsin diye kızını otele mi yollardı? Hiç sanmıyorum! Doğrusu şaşırdım mı? Tabi ki hayır! Çünkü benim babam normal bir baba değil.. Bunu hepimiz biliyoruz. 

Parayı gülümseyerek elinden aldım ve odadan dışarıya çıktım. Zarfın içini biraz daha eşelediğimde bir not kağdı çıktı. Kağıtta <Paran bittiğinde bana haber ver, yenisini göndereceğim. Otelin adresi aşağıda..> yazıyordu. Taksiye atlayıp kağıttaki adresi verdim. 

Otel dışardan oldukça güzel görünüyordu fakat içine girince eminim hepinizin azı açık kalır. Doğrusu otel mi yoksa saray mı demeli bilmiyorum.. 

Sağda duran görevli bana yaklaşıp ''Jasmine değil mi?'' dedi. Adımı nerden biliyordu ki?

''Evet?''

''Beni babanız görevlendirdi. Buyrun sizi odanıza götüreyim..'' dedi ve yürümeye başladı. Bende hızlı adımlarla onu takip etmeye...

Kapıyı açtığında ağzımdan ''Oha'' kelimesinin çıkmasını engelleyemedim. Oda tam benim zevkime uygundu. Mor ve beyaz renkler hakimdi.

''Kıyafetleriniz dolaba yerleştirildi. Yemek saatleri için yapılmış plan masanızda duruyor. Eğer isterseniz o saatlerde yemek salonumuza gelip yiyebilirsiniz. İsterseniz odanıza sipariş edebilir ya da mutfağınızda kendinize de yapabilirsiniz. Bir şeye ihtiyacınız olursa otel telefonundan bana ulaşabilirsiniz.'' dedi ve gitti.

Çantamı yere atıp odayı incelemeye başladım. Güzel ve temiz bir banyosu, küçük bir mutfağı vardı. Sözde ''oda'' işte...

Üstümdekileri çıkarıp duşa girdim. Sıcak suyun altında iyice temizlendikten sonra çıkıp bornozumu giydim. Saçlarımı havluya sarıp aynanın yanındaki sarı ojemi aldım. 

Ojemi büyük bir özenle sürdükten sonra kurutucu spreyi sıkıp yerime oturdum. Bide ojenin kurumasını beklemekle uğraşamam yani.

Dolabın karşısına geçip pembe-beyaz pijama takımımı giyinip saçlarımı kuruttum. Tavşanlı pandiflerimi ayağıma geçirip mutfağa yöneldim. Kendime güzel bir makarna hazırladıktan sonra televizyon eşliğinde yedim. Bulaşıkları kaldırıp odama geçtim ve biraz ders çalıştım. 

Saatin geç olduğunu farkettiğimde ışıkları kapatıp yatağıma yattım. Tam uykuya dalıyordum ki telefonumun titremesiyle yerimden fırladım. Tuş kilidini açtığımda mesaj geldiğini gördüm. Hangi mal bu saatte mesaj atar ki?

''Napıyosun?''

''Sen kimsin?Numaran bende kayıtlı değilde..''

''Haven''

Al işte! Hem benimle konuşma diyo hem de gelmiş bana mesaj atıyo, diyorum işte! Gerizekalı bu çocuk!

''Tanışıyomuyuz acaba?''

''Jasmine!''

''Buyrun benim?''

''Sen bana trip mi atıyosun?''

''Tanımadığım birine tirip atamam di mi?! Hem sen benim numaramı nerden buldun?''

''Mia'dan''

''Mia'ya tanımadıklarıma numaramı vermemesi gerktiğini öğretmem lazım !''

''Of, saçmalamaya başladın!''

''Her neyse. Ben seni tanımıyorum sen de beni.. Bidaha mesaj atma ve benimle konuşma. Bunu sen istemiştin!''

''Sadece okuldayken dedim!''

''Ben de her zaman için diyorum!''

''Bana emir veremezsin!''

''İstediğimi yaparım, sana sorcak değilim! Şu numarayı rehperinden sil!''

''Silmicem!''

''Sen bilirsin!''

''İyi geceler cadı.'' 

Cevap vermeden telefon ekranını kapadım ve yastığıma yumuldum. Başladım koyunları saymaya :D

SAF AŞIK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin