Bölüm 8: Kaba...

184 16 4
                                    

Gençler Anlamadım.. Hikayeyi paylaştım ama 1 okuma yazıyodu.. Size bildirim mi gelmedi diye yine paylaştım..

Geçen bölümde vote verenlere ve yorum yapanlara teşekkür ederim.. Yine sınır koyiyi mi bilmiyorum.. Ama yeni bölümü daha yazmadım.. Yarın yazabilirim belki.. Yine 4 vote olsa çok mutlu olurum.. 4 vote geldiğinde bölümü daha çabuk paylaşmaya çalışacağım

Resimdeki Jasmine

Gözlerimi açtığımda kendimi tanımdağım bir odada buldum. Hızla yataktan doğruldum.. Neredeydim ben?  En son olanları aklıma getirmeye çalıştım.. En son Haven'la konuşuyordum.. Sonra uykum gelmişti ve uyumuştum.. O zaman burda ne işim var benim?

Odadan çıkıp televizyon sesinin geldiği yere doğru ilerledim. Ev oldukça büyüktü fakat yüksek sesle açılmış televizyon evin her yerine yankı yapıyordu.. İçeri girdiğimde Haven'ın ayaklarını sehpaya uzatmış televizyon izlediğini gördüm.. Yanına yaklaştığımda beni fark etmemişti.. Yalandan öksürüğümle başını bana çevirdi..

''Günaydın küçük hanım''

''Günaydın..''

''Nasıl? Rahat uyudu mu prensesimiz?''

''Evet de, benim burda ne işim var ve burası nere?''

''Uyuya kalmıştın, ben de seni evime getirdim.. Aslında seni kendi evine de bırakırdım ama babanla olanlardan sonra oraya gitmek istemezsin diye düşündüm..''

''Keşke bir de bana sorsaydın! Hem annenler kızmadı mı?''

''Niye kızsınlar ki?''

''Sonuçta eve yabancı bir kız geliyor..''

''Bu onların alıştığı bir şey, ayrıca onlarla yaşamıyorum.. Burası benim kendi evim..''

''Ne? OHA!'' ben OHA diye anırınca hemen elimle azımı kapadım.. Haven da mal mal sırıtıyordu..

''Tamam neyse, hadi oyalanma da kahvaltı edelim.. Okula geç kalcaz''

''Tamam, ben evden kaçarken bir kaç kıyafet de almıştım.. Onları da giyinip geliyorum..Banyo nerde acaba?''

Yürümeye başlayınca ben de onu takip ettim. Kapıyı açıp eliyle içeriyi gösterdi.. ''Sen üstünü giyin, bekliyorum burda, şimdi mutfağı bulamazsın falan...'' dedi.

İçeri girip kapıyı kilitledim.. Üstüme sarı tişörtümü, altıma da mini kot şortumu geçirip yüzümü yıkadım. Saçlarımı atkurğu toplayıp makyajımı yaptım.. Kendime son bir kez daha baktıktan sonra kapıyı açtım..

Haven beni baştan aşağı süzdü.. Ve gülümseyip ''Bir kız için çabuk hazırlanıyorsun!'' dedi..

Ben de gülümseyip ''Teşekkür ederim..'' dedim..

Kahvaltımızı ettikten sonra Haven'la arabasına bindik.. Okulun önüne gelmeden önce arabayı durdurdu ve bana döndü.. Ben de ona sorguyla bakarken ''Niye durdun?'' dedim..

''İn!''

''Ne?''

''Arabadan in!''

''Neden?''

''Daha önce okula hiçbir kızla gelmedim. Senle görülürsem popülerliğim zedelenir!''

''Ne alakası var ki?''

''Boşver anlayamazsın!''

''Anlatırsan anlarım!''

''Bak! Evime kızlar gelir, güzel bir gece geçiririz ve sabah olduğunda onu kapı dışarı ederim.. Bir daha da onunla konuşmam.. Bu böyledir işte.. Benim kendi kurallarım var ve ben kurallarıma uyarım! Şimdi in arabadan!''

''Bu çok saçma!''

''Saçma olabilir umrumda değil!''

''Öff tamam be senin arabana mı kaldık sanki? Salak şey!'' diyip hızla arabadan çıktım ve sertçe kapıyı kapattım.. Okulun girişine doğru yürüdüm.. 

Anlamıyorum.. Kibar, düşünceli çocuk nasıl bi anda bu kadar gıcık olabiliyor? Yani tamam daha yeni tanıştık ama yine de bana iyi davrandı.. Ne anlamı var bu kadar kabalığın?

Sınıfa geldiğimde Mia'nın sırasının yanına koydum çantamı. O da kafasını sıraya dayamış uyuyordu. Anlaşılan dünkü partiden dolayı geç uyumuştu küçük hanım :D Kolundan dürtüp ''Mia'' dedim. Cevap  vermedi.. Tekrar dürttüm.. Yine cevap vermedi. Sert bir şekilde kafasına vurmamla yerinden sıçradı..

''Hı? Ne oldu? Ne var? Öldümmü? Ahh!! Başım'' diye saçma saçma şeyler söylüyorken ben de kıkır kıkır gülmekten kendimi alamıyordum.. Bi kaç saniye bana boş boş baktıktan sonra hızla ayağı kalktı..

''Kızım mal mısın? Ne vuruyon kafama?''

Ben se gülmeye devam ediyordum..

''Ya gülmesene yaa!!''

''Tamam, tamam..Hayırdır? Gece geç yattın anlaşılan..''

''Evet! Parti bittiğinde saat 2'ydi.. Bi de etrafı falan topladım.. Eve gidişim baya geç oldu..''

''Annenler kızmamıştır inşallah!''

''Yok be ne kızcaklar! Umurlarında bile değilim ben onlarım.. Eve geç geldiğimin farkında bile olmamışlardır..''

''Üff saçmalama!''

''Öyle tabi! Senin sülalen raad :p evde dakka başı papağan gibi öten baban var ''

''Ay hiç o konuyu açma çok sinirliyim..''

''Ne oldu ki?''

Ben olayları anlatacakken ders zili çalmaya başladı.. Bütün ders oflaya puflaya etrafıma bakındım... Tamam yeni okulum güzel falan ama, dersler çok sıkıcı geçiyor ya! İnsan biraz dersi kaynatır de mi? Bun ne ya herkes inek gibi ders dinliyo..

Öğlen yemeğine kadar günüm böyle geçti .Zil çaldığında Caleb'i de alıp kantine indik.. Biz yemek yerken karşıdan Haven'ın geçtiğini gördüm. Göz göze geldiğimizde ona el salladım..

O da bana sinirli bakışlarını yolladığında hızla elimi indirdim.. Anlamıyorum! Ne bu atar ya? Oum sen hayırdır?

Yemeğimi bitirdikten sonra tepsimi alıp yemekhaneye bıraktım. Mia ve Caleb sınıflarına gittiler. Ben de ders kitaplarını almak için koridordaki dolabıma gittim. İçin den eşyalarımı alıp kapağı kapattım. Kapatmamla sıçramam bir oldu. Haven 'ın ani çıkışından sonra  kendime gelmeye çalıştım. 

''Ödümü kopardın!'' 

Haven elini koluma koydu ve kolumu sıkmaya başladı..

''Hey! Napıyorsun? Bırak kolumu.. Canım acıyor!''

''Ben de bunu istiyorum zaten!''

''Ne?''

''Bak kızım, benimle konuşmayacaksın, bana el sallamayacaksın,bana bakmayacaksın! ''

Ben ona kocaman gözlerle bakarken kolumu iyice sıktı ve ''Anladın mı beni?'' diye tısladı..

Ben kafamı korkarak ve hızlıca salladım.. O da kolumu bıraktı ve bana bakmadan çekip gitti..

Neydi şimdi bu?

SAF AŞIK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin