(Arkadaşlar yorum ve oylarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.Eleştrilerinizi de yapın lütfen.. Bunlar benim için önemli.. Umarım beğenirsiniz.. Güzel bir bölüm oluğunu düşünüyorum..Bu arada resimdeki Jasmine. Bir sonraki bölümde yeni ve yakışıklı karakterimizin resmini paylaşacağım..)
Alarmımın sinir bir şekilde çalmasıyla gözlerimi açtım. Uykum hala vardı ama yorgunluğumu atmıştım en azından. Aslında beni Alex kaldıracaktı ama yemekten önce bir duş almak istedim.
Havlumu da alıp banyoya girdim. Sıcak su bedenime iyi gelmişti. Yarım saat kadar suyun içinde keyif sürdürdükten sonra buruş buruş bir halde banyodan çıktım. Bornozumu giyinip ıslak saçlarımı havluya sardım.
Çalışma masasındaki telefonu alıp mesaj ya da arama var mı diye bir baktım. Eyvah 12 cevapsız arama- Annem...Doğru yaa uçaktan inince ona haber verecektim. Hemen annemin numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma götürdüm. İikinci çalışta açtı.''Niye açmıyorsun telefonunu sen? Başına birşey geldi diye ödüm koptu.. Nerdesin? Evde misin?''
Annem bana peş peşe sorular sorarken ben de gözlerimi devirerek onu dinliyordum. Lafını kesip ''Anne!!İyiyim. Haber vermeyi unuttum kusra bakma. Şu an evdeyim birazdan yemek yiceğiz. Merak etme tamam mı?'' dedim.
''Peki tamam canım. Yarın yine ararım seni minik kuşum. Öptüm :*'' dedi ve kapadı.
Ben de üzerime yeni çamaşırları ve pijamaları geçirip saçlarımı kuruttum. Canım sıkıldığından ve aç olduğumdan aşağı inip mutfağı aramaya başladım. Her ne kadar mutfağı bulmam zor olsa da tabak çanak seslerinden aşağıda olduğunu anlamıştım. Mutfağa girdiğimde birkaç hizmetçi yemeklerle falan uğraşıyordu.. O kadar meşguldüler ki beni farketmediler bile. İlerleyip ''Merhaba.. Babam nerde? Yemek yemeyecek miyiz?''dedim.
Hizmetçiler bana şokla bakarken ben de onlara sorgu dolu bakışlarla cevap verdim. Yaşlı, kısa ve kilolu olan ''Küçük hanım sizin burada olmamanız gerekiyor. Salon yukarıda, yemek hazır ve babanız sizi bekliyor..'' diyip beni salona götürdü.
''Niye mutfakta yemiyoruz ki?''
''Çünkü benim evimde kurallar böyledir!'' dedi babam lafa karışarak. Sandalyesine oturup beni de kafa işaretleriyle yanındaki yere çağırdı. Ona en uzak yere geçip oturdum. Tabi ki bu hareketim karşısında sadece gözlerini devirdi. Yemekler yenirken hiç konuşmuyorduk. Bu da benim işime gelir zaten. Tabağımdakileri bitirip sofradan ''Ben yatıyorum'' diyerek kalktım.
''İyi olur. Yarın erken kalkacaksın. Okul var. Kayıt işlemlerini yaptım ama bir kaç eksik var. Ben de onları tamamlamak için geleceğim. Sabah en geç 6 da kalkmanı istiyorum. İyi geceler.''
Oflaya oflaya odama geçtim. Biraz ders çalıştıktan sonra yatağın yanındaki sehpaya bırakılan sütü içtim ve lezziz kurabiyeleri yedim. Biraz daha oyalandıktan sonra yatıp zıbardım. Farkettim de son 3 gündür ben ne kadar çok uyuyorum la?
Sabah kalkıp banyoya yürüdüm. Soğuk suyla yüzümü yıkayıp uykumun açılmasını sağladım. Kıyafet dolabıma girip altıma mavi, üstünde beyaz yıldızlar olan mini kot şortumu, üstüme fosforlu yeşil yarım omuz açık geniş bir tişört , ayaklarıma da fosforlu pembe ayakkabılarımı geçirdim. Saçlarıma da şekil verip makyajımı yaptım. Bu kadar hazırlanmam okulun ilk günü için değil, yanlış anlamayın. Ben zaten hep bakımlı bir insanımdır...
Aşağı indiğimde babam kahvaltı sofrasının başına geçmiş, komik gözlükleriyle gazete okuyordu. Masaya oturup kahvaltı etmeye başladım. Babam önce beni bir süzdü sonra da ''Bu kılıkta mı gideceksin okula?''
''Ne varmış kılığımda?''
''Okula hiç uygun değil!'' Sinir adam..
''Bu benim tarzım, kıyafetlerime karışamazsın.. Aaa dur bir dakika.. Aslında sen hiçbirşeyime karışamazsın!''