DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Okulun koridorunda aptalca dolanırken birden onu gördüm. Çaktırmadan baktım. Bana göz kırptı. İnanamadım. Gerçekten bana mı göz kırpmıştı? Ah, inanmıyordum, kesinlikle bir yanlış anlaşılma olmalıydı. Tepki vermemeliydim. Rezil olmamalıydım. Fakat beklediğim gibi olmadı. Yanıma gelip "Selam Venüs" dedi. Bu şaka olmalıydı! Tanrım, adımı biliyordu. O an çığlık atmak istedim ama kendimi tuttum. Yalnızca kekeleyerek "S-ee-la-am" diyebildim. Sanırım o an çocuk kekeme olduğumu falan sandı. Kendimi salak gibi hissettim. İşte bu kadar kısa bir ikinci konuşma oldu aramızda. Bu ikinci konuşmamızdı ve o selam demeyi öğrenmişti. Üstelik nasıl bildiğini hiç anlamadığım bir şekilde adımı da biliyordu.
Bütün gün arkadaşlık isteği gönderen kişi acaba o mu diye düşünüp durdum. Gerçekten adı Kays mıydı? Eğer o ise adımı soyadımı nasıl öğrenmişti? O değilse bile sonuçta adımı biliyordu. Sonra bu soru işaretleri ile daha fazla yaşayamayacağımı anlayıp arkadaşlık isteğini kabul ettim. Fakat yine bir şey değişmedi. Hakkında yeterli bilgi edinemedim. Şimdi onun bana ne zaman tekrar selam diyeceğini bekleme vaktiydi.