페트리코르

5.8K 370 447
                                    

Nasıl kaybolduğunun bir önemi yok neler hissettiğimin de bir önemi yok ya da neler yaşadığımızın.
Önemli olan gerçekten kayıp mı oldu yoksa isteyerek mi gitti?

Kendi açımdan bakarsam o kayboldu. Beni bırakıp gidemezdi en önemlisi o gece gitmesine sebep olacak hiçbir kötü anımız olmadı. Hiçbir şey

"Seni neden özlüyorum bu kadar"

"Sevgimizdendir."

"Ne hissediyorsun" elini incitmeye korkar gibi hafifçe karnıma bastırdı. Annelik duygusunun gelişmemiş olmasındandır belki ama o dokunduğunda hissediyordum orada bir şey olduğunu. Ondan bir parçaydı ve sadece o dokunurken hissettiriyordu.

"Çok güzel hissettiriyor. Erken olmasına rağmen neden mutluyum? "

Kollarının arasına alınca başımı göğsüne yaslasım. Kalbinin hızlı atışını dinliyordum. Son defa olduğunun farkında olmaksızın.

"bunu bir daha söyleme hatta düşünme. Erken diye bir şey yok. bu bir gün olacaktı." parmakları çenemi kavrayınca başımı kaldırdı. Gözlerini gözlerime sabitledi ve konuşmasını devam ettirdi

"aşık olmak boş sözlere takılacak kadar basit değil. üzülmene izin vermeyeceğim. 1 hafta sonra buradan gideceğiz. "

"söz mü?" dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Masum bi öpücükten ibaret olmasına rağmen o kadar uzun ve ağır sürmüştü ki başımın dönmesine sebep olmuştu. Beraberinde dolan gözlerim daha fazla uykuya direnemiyordu.

"söz..."

"Taehyung sana deli gibi aşığım"

"Iseul sana deli gibi aşığım" ellerimi ellerine kenetlerken daha fazla kendime çektim.

"Sanırım uykuya direnemiyorum. Sabah beni öperek uyandırır mısın? kışın pencereme doğacak tek güneşim sensin, sıcaklığın.." kelimelerimi tamamlayamamıştım. En büyük hatam uyumaktı. Uyuyup gidişini görememek, engel olamamaktı. Onda bir suç yoktu. ne kadar düşünsem de hiçbir suç bulamıyorum. Altında yatan sırrı bilmiyordum. Çok ilgisizdim. Ne kadar aşık olsam da bu yetersizdi. Farkındaydım

Güneş çoktan doğmuş, herkes uyanmıştı. Taehyung uyandırmadığı için sinirliydim. Gözlerim yanıyordu, hala uykusuzdum ama huzurum kaçmış, bedenim soğuk ve güçsüz hissediyordum, uyuyamıyordum.

Odadan çıkarken beraber Taehyung un adını söyledim tekrarla. Bağıracak gücü dahi bulamıyordum kendimde.

Duvardan güç alarak attım adımlarımı. Vücudum çürümüştü sanki. Her hareketimde kemiklerim iç içe geçiyor, ayaklarım her adımında eti birbirinden ayrılıyor gibiydi. Bunun nedeninin hamilelik olduğunu düşünmüyordum. Aslında başka bir şeyin ihtimalini de vermek istemiyordum. İnsanların kaldıramayacağı yükler olur ya kötü hissettikleri zaman aklına hep o gelir. Aklıma getirmiyordum bende. Deniyordum

"Taehyung..?"

Salona gittim televizyon izlediğini düşünerek. O yoktu. Bay Kim ve Jimin koltukta oturmuş, yeri izliyordu sessizce. İkisi de aynı pozisyonda.

"Afedersiniz, Taehyung nerde?"ikisi de önce bana sonra birbirine baktılar. Sorduğum soru o kadar zor değildi oysa.

Bay Kim deki sakinlik beni korkutmuyordu, jimin in yüzündeki o endişeli ifade benden bir şeyleri koparmıştı

"Size soruyorum..." anlamıştım belki hissetmiştim tekrardan. Gözlerim dolmaya başlamıştı hatta birkaç damla özgürce süzülmüştü yanaklarımda. Hep o anı beklemiş gibi... İkisi De sessizliğini korumaya devam ederken

"O nerde? " onlara bir kaç adım daha yaklaştım. Ayakta çok zor duruyordum. Bacaklarım titremeye başlamıştı. Fazla halim kalmamıştı.

"Otur" ses tonu emir verir gibi çıksa da yüzüme bakamıyordu.

"Hayır. Nerde olduğunu söyler misin? "
Israrla bay kim e soruyordum. En sonunda açıklama yapma gereği duymuştu kendinde

"Gitti" dedi. Sadece bir kelime yetmişti her şeyi açıklamaya. Fakat anlamamakta ısrarcıydım. Anlamak istemiyorum. ne şimdi ne de sonra

"Iseul artık yeter"

"Ne? " meraklı gözlerim onu sorguluyordu deli gibi. Boğazım düğümlenmiş daha fazla konuşmama izin vermiyordu.

"Artık gerçeğe sırtını dönme."

"Bay k-kim..?"

"O hiçbir zaman olmadı. Aklında kurduğun birini her gün soruyorsun. Bak jimin e. Ait olduğun kişiye. Kendini öldürürken onu da öldürdüğünün farkında değil misin? Gör artık gerçekleri"

"A-anlamıyorum s-siz..." dünya tamamen tersine dönmüştü. Her yer karanlıktı . Arkamı dönüp jimini bulmaya çalıştım imkansız olsa da onun sözlerine ihtiyacım vardı. yalan da olsa ondan duyacağım şeyler vardı. Sadece biz değil o da yaşamıştı bizimle. İnkâr edemezdi.

"Jimin lütfen onun gerçek oluğunu söyle.. Lütfen jimin bunu duymaya ihtiyacım var. "

Jimin sessizdi. Derin bi sessizlik odayı esir altına almışken vücuduma soğukluk yayılmaya başlamıştı. Sanki yavaş yavaş buz küpleri dolu bi küvete giriyordum. Olduğum yere otururken artık yalvarmak yerine tüm çabamı onu görebilmeye sarf ettim. Başım bedenimden ağırlaşırken
"Gitmedi..söz verdi"

Ait olmadığım bir sabaha açtığım gözlerimi tekrar yumuyordum. Bi terslik vardı. Ben şizofreni değildim. Taehyung un varlığı üzerine hayatımı verirdim. O gerçekti ama beni yanıltıyordu. Onlar yalan söylüyordu. Emindim.

Koyamadığım tepkimi içimde verirken sorgularım gün yüzüne çıkmaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Ne zaman denesem kendimi yerde buluyordum.

Ben kimdim? Ne zamandır burada karanlığı izliyordum?  Taehyung? Sadece ben görebilseydim.. Onlar yaşanamazdı, burada olamazdım, jimin e ait olamazdım.

Tüm yaşanmışlıkları bir anda silersem, buna izin verirsem aşkıma, Taehyung a ihanet etmiş olmaz midim? Biz yaşadık. O yaşadı ve yaşıyor. Şimdi soruyorum o kim ve nerde?

Asıl olan, şimdi gün yüzüne çıkan sırlardı. Bitti sanıyordum. Yeni başlıyor.

Yorumlar üzerine özel bi bölüm yazdım aslında berbat olan finali toparlamak içindi :Dçok iyi bi bölüm olmasa da yazarların yıllarını verdiği kitaplara karşılık yarım saatimi verdiğim bi bölüm iyi olsa saygısızlık olmaz mıydı :D :D sonunu böyle yazmamın sebebi ise devam kitabı çıkarma düşüncesiydi. Eğer okursanız diğer karakterlerin adında da devam kitabı yazacağım ve sonun da Tae nin nerde olduğunu ortaya çıkaracağım. Ve buraya kadar okuyan , iyi kötü yorum yapan herkese çok teşekkür ederim ^.^

^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Anhedonia ✘ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin