새로운'여자

13.1K 710 609
                                    

"Iseul. Odamı göster."

Nefes kesen hastane koridorunda yürürken demir kapının önünde durduk. Burası tıpkı hapis gibi. Gittikçe korkmaya başlıyorum.

"Iseul" elini gözlerime yaklaştırıp sallayan Taehyung a Baktım.

"Çantanı ver"

"Neden? "

"Vermek zorundasın ve ayakkabı iplerini çıkar" gözlerimi devirip çantamı ona uzattım.

"Saçmalama istersen"

"Onla kendini boğabilirsin. Sorun teşkil edecek her şeyi vermek zorundasın" diz çöküp dudaklarımdan lanetler dökülürken ayakkabı iplerini çıkarıp onun eline verdim. O da çantaya koyup camın ardındaki görevliye verdi.

"Gidelim" demir kapılardan içeri girdi. Kokarak girip arkamdan kapatmadıklarına emin olmak için baktım. Yinede içim titriyor. Deli olmasamda burda delirmek mümkün gibi görünüyor.
Yürüdükçe koridorda gördüğüm insanlar dışardakilere göre daha normal ve gençti. Onları incelerken bi odadan çıkan çocuk gülümsedi ve elindeki capi Taehyung a attı.

"Teşekkür ederim Tae"

"İstediğin zaman alabilirsin. Bak yeni biri geldi. Iseul" görüş açısını bana çevirdiğinde saçlarımı farkedince kaşlarını çattı. saçlarımın mor olması genelde dikkat çektiği için alışkınım.

"Merhaba. ben Jimin. Memnun oldum" uzattığı eline bakıp sadece gülümsemekle yetindim. Karşılık bulamayınca kapı kolunu tuttu.

"Tae ben biraz dinleneceğim. Yemek vaktinde beni uyandırmayı unutma"

"Tamam".odasına girince hemen yan odanın kapısını açıp eliyle işaret etti.

"Burası. Yerleştikten sonra sana hastaneyi gezdirebilirim." Ciddi olmasını sorgulayan bakışlar atıp ellerimi gösterdim. Hiç eşyam yokken nasıl yerleşebilirim?

"Ailen geldikten sonra da gezebiliriz" içeri girip kapıyı suratına kapattım. Çünkü katlanamıyorum birinin boş boş konuşmasına. Hastaneyi gezsem ne olur? Hastane işte. Delilerde dolu bataklıktan farkı olmayan lanet bi yer. Nefret ediyorum burdan da ailemden de.

Odaya yavaş adımlar girdim. Her şeyin beyaz olması beni rahatsız ediyor. 2 beyaz yatak. En azından oda arkadaşım yok. Şimdilik. 2 beyaz komidin ve gece lambası. Beyaz bir de dolap. Aralık duran dolap kapaığını ittim. Tekrar açılınca umursamadan pencereye yöneldim. Açtığımda yüzüme vuran rüzgar burda kalmama ikna eder gibi. Pencerede demir olmaması çok garip. Ayakkabı iplerine kadar alan bi hastane bunu düşünmeliydi. Burdan atlayıp ölebilirim değil mi?
Kulağıma çarpan tiz telefon sesi irkilmeme neden oldu. Lanet telefonu görmemiştim. Beyaz olduğundan galiba.
telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Ailen seni bekliyor. Girişe gel ve eşyalarını al." Telefonu kapatıp odadan çıktım. Geldiğim yönde ilerledim.
Onlarda endişeli gözlerle demir kapıya bakıyorlardı. Ben gibi. Mutlulardır umarım beni buraya kapattıklarına.

"Iseul!" Dolan gözleriyle bana bakıp sarıldı annem. Bu senin suçun anne. Şimdi neden üzülüyorsun..

"İyi misin hayatım?" Cevap vermeye bile yeltenmeden yerde duran çantayı aldım.

"Iseul"

"Gitmem gerek"

"Iseul üzgünüm" üzgün olup olmaman hiçbir şeyi değiştirmez. 'Özür dilerim' kadar saçma ve gereksiz bi kelime.

Anhedonia ✘ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin