10.Bölüm: "Kriz."

137 10 4
                                    

Ben böyle paylaşıyorum ama beğeniyor musunuz acaba :D 2-3 cümle yeter benim için yorum istiyorum.. Görüşmek üzere :)

Ah, bir de unutmadan; sınır koymak ve koymamak arasında çok kararsızım.. :)))

                                                                         ✖

Her şey normaldi. Fazla normaldi. İnanması güç ama ilişkimiz de gayet güzel gidiyordu. Bütün günümüzü beraber geçiriyorduk, her yere beraber gidiyorduk, hatta beraber uyumaya bile başlamıştık.

Tamam sadece 1 kez ve o da 5 saatten fazla değil. Ama benim için yeterliydi. İşten ayrılmamı bile istememişti. 'Seni bir kez kaybetme noktasına geldim, bir daha asla yapmayacağım o hatayı.' deyip çok üstelememişti gereksiz kıskançlığını.

Orkun elinde tek kupayla salona girdiğinde kaşlarımı kaldırarak imalı bakışlar attım. "Nee?" dedi uzatarak. Sanki hiç bir şey olmamış gibi.

"Ben?" derken elindeki kahveyi işaret ettim. Artık öğrenmeliydi bu konudaki hassaslığımı. Pekala, kahve içmediğim her an daha da geriliyorum!

Uff'layarak elindeki bardağı uzattı bana. İlkten almaya yeltendim ama yüz ifadesi bende kafasını kopartma isteği uyandırmıştı. Sabah sabah neydi bu tribi?

Elini iterek ayağa kalktım, parmak uçlarımda yükselerek dudaklarına bir öpücük konduracağım sırada başını son anda sağ tarafa çevirdi ve hafif pembeleşmiş pamuk yanağına değmiş oldu dudaklarım.

Çenesinden tutup gözlerime bakması için zorladım.

"Ne oldu?"

"Hiçbir şey." dedi ve anında yanımdan geçip gitti. Dengesizdi benim sevgilim. Olsun, idare edebilirdim.

Üzerindeki örtüyü kaldırıp oturduktan sonra iyice yayıldı köşe koltuğa. Bense şaşkınlıkla dikiliyordum önünde. Televizyonla kendisi arasında durmak konusunda inatçılık etmiştim. Tabiki de her şeyi konuşucaktık, gizlimiz saklımız mı vardı bizim? Hiçbir şey diyince de öyle her şey birden bire yok olmuyordu.

"Pek iyi bir duvar olmuyorsun." dedi imalı bir şekilde.

"Umrumda değil," dedim tek bacağıma ağırlık verirken. "Hemen,şimdi, neyin var anlatıyorsun."

"Bana emir mi veriyorsun?"

"Belki. Ama böyle susmanı istemiyorum." dedim. "Bir şey mi yaptım?" diye ekledikten sonra yavaşça yaklaştım.

"Sana hiçbir şey dediysem bu hiçbir şey olmadığı anlamına gelir Hira." dedi agresif bir tonlamayla.

Ne bok olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ve beni yiyip bitiren de tam olarak buydu.

Boş boş gözlerine baktım ve o an kafama 'dank' etti. Benim sevgilim bir bağımlıydı ve uzun zamandır o pislikten çok uzaktaydı.

Bu kadar düşüncesiz olduğum için kafamı buzdolabına gömmek istedim. Ya da belki kendimi ağır bir çapaya bağlayıp sonra da denize atlamalıydım. Evet , ikincisi daha mantıklıydı. Belki biraz olsun bencillik giderdi benden.

Göz altlarına dikkatlice baktığımda mor olduğunu farkettim. Başlarda uykusuz olduğunu düşünüp geçiştirmiştim ama demekki ona bu kadar çok dikkat etmemiştim.

Tam bir aptalım. O beni kendinden bile sakınırken benim yaptığıma bak.

Öne eğilip elindeki kupayı sehpaya bıraktı sakince. Tepesinde dikilme fikrini rafa kaldırıp yanına oturduğumda temassızlıktan ölüceğimi düşünüp elini tuttum. Tamam, işte şimdi daha güvende hissediyorum. Kulağa komik geldiğinin de gayet farkındayım ama böylesi daha iyi.

Seni KaybedememHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin