4.Bölüm: "Rehabilitasyon."

226 6 0
                                    

"İkiniz de benim için artık yoksunuz." Gözlerimden düşen 1 damla yaş, her şeyin belirtisiydi aslında. Hızla arkamı dönüp önce bahçeden, ardından da tamamen evden ayrıldım. Her zamanki gibi koşarken, yine her zamanki gibi ne yapıcağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Umarım başka bir olaya daha şahit olmam.

*

Neyse ki duş alıp üzerimi değiştirmeyi ve bir şeyler atıştırmayı akıl edebilmiştim. Üzerimde sadece telefonum vardı, tek kuruş param yoktu. Bir umutla iskeleye geldim ama kimseyi bulamadım. Bulmak da istemiyordum aslında. Arkadaşlarım dahil kimsenin suratını görmek istemiyordum. Suçlu ya da suçsuz hiçkimsenin önemi yoktu benim için.

Hiçkimsenin.

Telefonum her 5 dakikada bir çalıyordu ama açmamak konusunda kararlıydım.

Ta ki onun adını görene kadar.

Orkun Aras.

Ben onun numarasını kaydetmemiştim. Hatta kaydetmeyi bırak telefonu son an almıştım elime. Ama anlaşılan benden önce davranmıştı.

Soyadını bilmiyordum ama zaten hayatımda başka bir Orkun yoktu. O olduğundan emindim. Ne diyeceği merak konusuydu. Birkaç dakika sonra dayanamayıp açtım.

"Evet?" Sesim titriyordu, geldiğimden beri hiç ağlamamıştım ama dokunsalar tutamazlardı beni şu an.

"Seni merak ettim." dedi önce. Hiç sesimi çıkartmıyordum, aslında dediği şey bile benim için çok anlamlıydı. En güvendiklerim beni yarı yolda bırakmışken, hiç tanımadığım bir serseri beni merak ettiğini söylüyordu.

"Annenle konuştun mu?" dedi uzun süren sessizlikten sonra.

"Denedim."

"Ne oldu peki? Sesin kötü gibi geliyor."

"Sonuç," derin bir nefes aldım. "Beni akıl hastanesine yatıracaklar. Deli olduğumu düşünüyorlar."

"Ne?!" karşı taraftan duyduğum sesi o kadar yüksekti ki, sağır olduğumu düşünmedim değil hani. "Nerdesin?" dedi endişeyle.

"Ne önemi var ki?"

"Hangi cehennemde olduğunu söyle bana?! Götürüyorlar mı seni? Nereye gidiyorsunuz?" Soruları ardı ardına sıralarken hissettiğim bıkkınlık anlatılacak türden değildi.

"Kaçtım ve nerde olduğumu bilmiyorum." diye kısaca özet geçtim.

"Sahilde misin yine?"

Arkama bakıp dikkat çekici tek bir tabela aradım. "Dün bıraktığın yerdeyim."

"Sakın bir yere ayrılma."

Ve sonra telefonu kapattım.

"Hira!" Sesle birlikte arkamı döndüğümde onu gördüm.

Utku'yu. 

"Git." derken tekrar karşıya diktim gözlerimi. Orkun nerde kalmıştı acaba?

"Ailen seni arıyor." diyerek yanıma oturdu ve telefonunu çıkarttığını görünce aniden eline daldım.

"Sakın arama!" diye bağırdım. Gerçekten ne kimseyle uğraşacak halim vardı ne de olayları anlatacak kadar sakindim. Ne de açıklama yapabilecek kadar yaşadıklarımı hazmedebilmiştim.

"Ama--" diye karşı çıkacağı sırada susturdum onu.

"Beni götürücekler anlamıyor musun? Rehabilitasyona!" diye bağırdım sanki Utku'nun bir suçu varmış gibi. Ama vardı aslında, o olmasaydı o pislik adamın uyduracak bir bahanesi de olmazdı. Utku'nun beni terkettiğini söyleyemezdi çünkü zaten bilmiyordu asıl benim ondan ayrıldığımı. İlgisizlikten bıktığımı, bu yüzden ilişkimizi bitirdiğimi ona anlatmadığım için kendimi mi suçlamalıydım yoksa?

Seni KaybedememHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin