Yazar Anlatımı
Amara yerden tavana uzanan camlardan dışarı izliyordu. Aşağıda etraf süsleniyordu. Heryer rengarenk çiceklerle donatılmıştı. Nişan masası kral ve ailesinin tahtlarının altındaki podyuma kurulmuştu. Ancak bir taht daha küçük ve göşterişliydi. Üzerine papatyalar bırakılmıştı. Küçük bir tac da tahtın başına asılmıştı. Leila gülümseyerek genç kızın omzuna dokundu.
-Bu Elimpesin kayıp bebek prensesinin tahtı...
Genç kız biliyordu. Bu kayıp prenses oydu. O tac ve o taht göstermelik olarak kayıp prensese duyulan saygı ve yası yansıtıyordu. Amara buruk bir gülümsemeyle sordu.
-Evimize, Horosa dönünce babam istediğim kişiyle evlenmeme izin verecek öyle değil mi Leila?
-Ah Amara buda soru mu? Elbette izin verecek.
Genç kız biliyordu. Bir daha buzun ve soğuğun ülkesine geri dönmeyecekti. Onun evi ve ait olduğu yer burasıydı. Fakat gerçekler ortaya çıktığında kıyamet kopacaktı. Kan dökülecekti. Kendi canıda tehlikede olacaktı.
-Leila söyle kapıdakilere baş muhafızım Krateri görmek istiyorum.
-Ah bekle Amara. Hemen söylüyorum.
Yaşlı kadın kapıyı açtığında iki cariyede eğildi.
-Lord Krateri düşes çağırıyor. Acele edin.
Sarışın cariye yerinden ayrılarak koridorun sonunda gözden kayboldu. Leila ne konuşacaklarını az çok bildiği için dairesine doğru yol aldı.
Lord önündeki sarışın cariyeyle odanın önüne geldi. Cariyede içeri girmeye yeltenirken Krater engelledi. Amara onu çağırıyorsa özel olmalıydı. Içeri girdiğinde genç kız kırmızı bir elbise giymişti. Çok güzel olmuştu. Fakat hüznü güzelliğine gölge düşürüyordu. Amara onun geldiğini görünce kımıldamadı bile... Bakışları hala sahte nişan hazırlıklarının yapıldığı bahçedeydi. Krater elini kızın beline sardı. Fısıltıyla karışık konuştu.
-Seni yakalamaya çalıştığımız ilk günü hatırladın mı?
-Sizden korkmuştum. Tuhaf giyimliydiniz benim dünyama göre... Ama sonra sen yine beni bir kürenin içine hapsetmiştin.
-Peki seni okumla vurmakla tehdit ettiğim gün?
-Hala farklı bir boyutta olduğuma inanamıyordum. Ve o lanet olası yerden kaçarsam kurtulabileceğimi evime geri dönebileceğimi düşünüyordum.
-Peki ya seni uçurumun kenarında düşmekten kurtardığım?
-Tanrıımm... Tamamen yanlış anlamaydı.
-Yada haydutlardan kaçarken pencereden sarmaşık dolaman?
-Oh! Gerçekten eli kılıçlı haydut ömrümde görmemiştim...
Krater Amaranın başını omzuna yaslamasına izin verdi. Genç kız yumuşak ipek gömleğin altında elfin tenini hissedebiliyordu. Bu onun huzuru tatmasına sebep oluyordu. Çünkü sevdiği adamın kollarındaydı ve bundan önemli birşey yoktu şuan... Elfse maviye yakın gözlerini kızın sarı saçlarına dikti. Kız başını kaldırdığında artık ayrılık vaktinin geldiği anlaşılıyordu. Krater son bir kez sevdiğin kızın dudaklarına bir buse kondurdu. Amaraysa yanaklarının alev alev yandığını hissediyordu. Içeri giren bir hizmetçi,
-Düşesim, ekselansları prenses sizi nişan elbisenizin kumaş seçimi için yanlarına çağırıyor.
-Geliyorum bekle beni...
Amara hizmetçi çıkınca saçını başını düzeltti. Dışarı çıkarak hizmetçinin peşinden prova odasına girdi. Odanın her tarafında her renkten ve çeşitten elbiseler askılara sıralanmıştı. Kayınvalidesi ve görümcesi ise ellerine aldıkları kumaşların renklerini tartışıyordu. Genç kız oflayarak kendini kadife koltuğa bıraktı. Ancak kayınvalidesi genç kızın eline çoktan bir elbise yığını yüklemişti. Amara şansına lanetler okuyarak elbiseleri teker teker denedi. Sonuç kendi seçtiğini söylesede kayınvalidesi itiraz ederek abartılı bir elbiseyi seçti. Elbise oldukça hoştu. Gümüş taşlar elbisenin kenarlarını ve gerdanını süslüyordu. Dantelli ve kabarık beyaz bir nişan elbisediydi. Amarada biraz beğenmişti ama o daha sade ve hafif bir şeyler arıyordu. Kabul etmekten başka çaresi yoktu. Nişanlık seçimi bittiğinde Henry onu yanına çağırdı. Ahırlara doğru beraber yürümeye başladıklarında Amara tedirgin olmaya başlamıştı. Henry konuşmadan kızı peşinden sürüklüyordu. Amara patikanın sonuna geldiklerinde durdu. O durunca nedimeleride durdu. Henry kıza yaklaşarak elinden tuttu. Yine kibirli Elimpes prensi olmuştu. Amara bitkin bir şekilde yeniden yürümeye başladıklarında;
-Ah dur lütfen Henry! Bacaklarım acıyor! Nereye gidiyoruz? Birazdan anneniz beni nişan makyajı için çağırtır. Izninizle...
Henry yine tek kelime etmeden elini salladı. Bu gidebilirsin demekti. Amara nedimeleriyle yeniden saraya döndü. Gerçektende söylediği gibi olmuştu. Henrynin annesi onu çağırmıştı.
- Nerede kaldın Reyna? Biraz daha gecikirsen öldüğünü düşünecektim!
-Üzgünüm majeste... Prens Henry ile beraberdim.
-Her neyse birazdan Bay Nicolas gelecek. Saçın ve makyajın halledilecek. Sonraysa nişan başlar zaten...
Genç kız en ufak bir duygu kırıntısı hissetmiyordu. Insan kendi nişanınında sevinmez miydi? Amara duygudan yoksundu. Yaptığı herşeyden tiksiniyormuşcasına yapıyordu. Derin bir nefes aldı. Annesi içindi. Gerçekler içindi. Ülkesi içindi. Makyöj gelene kadar envai çeşit güzellik malzemelerinin bulunduğu salonda gezindi. Kapı çalındı. Gelen tıknaz bıyıklı bir adamdı. Diğer elf erkekleri gibi saçları uzun değil kısa kesimliydi. Amarayı görünce selam vererek ve kıvıtarak sordu.
-Düşes Reyna Almeda?
-Benim.
-Bahsettiklerinden bile güzelsiniz düşesim...
-Teşekkür ederim Bay Nicolas. Acelem var. Hemen bitirelim şu işi...
-Hay hay majeste...
Amarayı deri kaplama koltuğa oturturak yardımcılarıyla kızın saçına şekil vermeye başladı. Saçlarının bir kısmı bukle bukle açıktaydı. Bir kısmı ise üç küçük topuz yapılmış ve üzerlerine gümüş tac takılmıştı. Buklelerse gri renkli minik taşlar ve çiceklerle süslenmişti. Nişanlığınıda giydiğinde tamamen hazırdı. Artık nişana dakikalar kalmıştı. Güzellik salonunda bulunan küçük pencerenin yanına gitti. Gerçekten evleniyordu. Kendini çimdikledi. Aşağıda Elimpesin soylu aileleri sırasıyla takdim ediliyordu. Hepside abartılı giyinmişti. Amara içeri giren kişiye doğru döndü. Gelenler Kraliyet ailesiydi. Henrynin annesi gelerek Amaranın yanaklarını okşadı.
-Reyna Selina Almeda Termopolis Seraldi.
-Majesteleri...
-Ailemize hoşgeldin Reyna.
Amara sahte bir gülümseme yerleşti suratına ... Sırayla herkesle sarıldı. En son Henry herkes çıktığında kızın dudaklarına istemediği bir öpücük bıraktı. Her zamanki kibirli tavrıyla Amaranın kolunu koluna geçirdi. Kızın kulağına fısıldadığı son cümleyse kızın betini benzini attırmaya yetti.
-Herşey yeni başlıyor Reyna...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARİS ; Kayıp Prenses
FantasyKader... Bir kelime iki hece bir ömür... Göz renginize göre hayata başlarsınız. Ve ben Amara Willims hayata farklı isimler ve ünvanlar altında gerçek benliğimi bulmaya geldim.