Son kelime Amaranın başından aşağı suların dökülmesine neden oldu. Neden böyle demişti Henry? Amara sakin kalmaya çalışarak sarayın basamaklarından nişanlısına ayak uydurdu. Saray bahçesine girdiklerinde herkes eğildi. Kraliyet ailesi ayağa kalktı ve kraliyet müzisyenleri ağır bir parçayı çalmaya başladı. Amara podyuma ilerledikçe geriliyordu. Göz ucuyla Krateri aradı. Bir kenarda hazır bekleyen muhafız alayının başındaydı. Duygusuz yüz ifadesiyle hazır olda bekliyordu. Sakin olmaya çalırak podyuma kralın önüne çıkarak eğildi. Henry ise tahtına oturdu. Kral konuşmaya başladı.
-Elimpes kraliyet ailesinin reisi ve kralı olarak bugün burada yeğenim Henrynin nişanını kutlamak için toplandık. Sevgili yeğenim yetim kaldığında çok küçüktü. Ve tahtın tek varisiydi.
Araya öksürükler girdi. Kralın aklına yıllardır bulamadığı kızı Selina geldi. Kızı şimdi on yedisinde olmalıydı. Tabi eğer yaşıyorsa... Kral kafasını toparlayarak devam etti.
-Annesi prenses ve ben ona çok iyi baktık. Ve şimdi o Willims Düşesi asilzade Reyna Almeda Selina Willims ile nişanlanıyor. Mutluluklar Prenses Reyna.
Amara iyice diz kırarak eğildi. Böyle şeylere alışık değildi. Kral kalkabilirsin dediğinde başından gümüş tac alındı ve prenseslik tacı yerleştirildi altın sarısı saçlarına... Amara nefes alıp verişini kontrol altına alınca gülümseyerek doğruldu. Kader ne tuhaftı de mi? Bu ailede doğmuştu ve yine bu aileye gelin oluyordu. Başındaki tacla gülümseyerek davetlilere doğru selam verdi.
-Ben Prenses Reyna Almeda Selina... Ve bu aileye katıldığım Tanrıya teşekkürlerimi ederim.
Bunlar protokol sözleriydi. Sırada nişan vardı. Henry yanına gelerek ellerinden tuttu. Bu sırada Kral yüzükleri çıkarttı. Amaranın parmağına saf yakuttan bir yüzük ve onunla uyumlu olarak altın bir yüzüğü Henrynin parmağına taktı. Genç kız hıçkırıklara boğularak ağlamamak için kendini sıkıyordu. Nişan bittiğinde sıra eğlence ve danstaydı.------------------------------------------------------
Amara üzerindeki geceliğin boncuk işlemelerinde parmaklarını gezdirdi. Pembe kumaşın üzerine morlu pembeli boncuklar özenle işlenmişti. Evet resmen 17 sinde nişanlı bir kızdı. Kapının vurulmasıyla göz kırpıştırdı. Gelen Zoemdi.
-Majesteleri bunu size lordum vermemi emretti.
-Getir.
Zoem ağır adımlarla kıza yaklaştı. Zoem 19 unda yaşlı bakışlı bir kızdı. Kumral saçları omuz hizasında kesilmişti. Kahverengi gözlerinde bıkkınlık vardı. Amara eline aldığı parşömeni inceledi. Eski bir kağıt parçasıydı. Üzerinde yazanlarsa kızın bir hevesle hazırlanmasına yeterliydi. Mutluluklar saçarak giyinme odasına geçti. Lacivert kabarık bir elbiseyi giydi. Üzerine aldığı pelerinle bahçeye indi. Odasının penceresinden sarkan bir sarmaşıkla tutunarak aşagı inmişti. Kapısının önündeki muhafızlar geçmesine bile izin vermezdi bahçe neydi ki!! Amara ahıra doğru ilerledi. Karanlıkta ay tam dolunaydı. Kraterin tarif ettiği yerse kuğular göletiydi. Minik bir göletin bahçede olduğundan bile haberi yoktu Amara'nın...
Ahırları ve çicek tarhlarını geçerek çimenlik alana çıktı. Gerçekten küçük gölet açıklığın tam ortasındaydı. Ve birisi elinde çiceklerle ağaçların arasında bekliyordu. Koşar adımlarla bu gölgenin yanına gitti. Krater üzerinden alay formasını çıkarmamıştı. Sarı saçları kenarlarından örülmüş ve özenlice sıkılmıştı. Asker postalları ayağında çamur içindeydi. Amara gülümseyerek sarıldı sevgilisine... Tatlı ve hoş bir koku burnunu gıdıklıyordu. Bu Kraterin yumuşak ipek kokusuydu. Göz rengi yeşilden maviye doğru dönüşüyordu. Krater elindeki çicekleri Amaranın başına yerleştirdi. Krater elleri güven verecek şekilde kızın beline yerleştirdi. Amaraysa ellerini Kraterin boynuna doladı. Genç elf kızın dudaklarını dudaklarına yapıştırdı. Amarada kendini kaptırarak Kratere daha yaklaştı. Kız utançla başını geri çevirdi. Fakat onlar ayrılır ayrılmaz çalıların arasından bir figür koşmaya başladı. Amara elinde oluşturduğu tohum tozlarını öne doğru fırlattı. Kraterse yayını germiş koşmaya başlamıştı. Amarada pelerinini çıkarmış elinde yeşil toplar fırlatarak gizemli figürün peşinden koşuyordu. Amara soluk soluğa durakladı. Krater yanına geldiğinde
-Ne bekliyorsun Amara!
-Şu elbiseyle koşmanın rahat olduğunu mu sanıyorsun? Ayrıca saraya dönmeliyim. Merak etmişlerdir.
-Sen dön ben biraz çevreyi kolaçan edicem. Her kimse öpüştüğümüzü görmüş olmalı...
Genç kız soluk soluğa penceresinin altındaki sarmaşığa dolandı. Sarmaşık onu yukarıya doğru çekti. Amara hemen etekleri yırtılan elbiseyi değiştirdi. Onun yerine yeniden boncuk işlemeli geceliğini giydi. Sinirinden ve telaşından geceliğinin kumaşını tırnaklıyordu. Genç kız kendini yastıklarla donatılmış yatağa bıraktı. Şu son 3 aydır hayatı okadar karmaşıktı ki... Intahar etsem yeridir diye düşündü.
-Gerci pardon elfler ölümsüzdü.
Peki ya onu görene ne demeli? Acaba kim görmüştü? Belki Henrynin bir adamı yada Katherinanın cariyelerinden biri? Fakat figürün hızına bakılırsa bir hizmetci veya cariye olmalıydı. Dalgınlıģını koridordan gelen sesler böldü. Sesler giderek artıyordu. Amara korkuyla kapıya yaklaştı. Bir anda açılan kapı genç kızın burnuna çarptı. Gelen Zoem , Kate ve iki cariyeydi. Zoemin yanında birde iki misafir vardı. Amara hemen soyunma odasına geçerek üzerine bir elbise geçirdi. Krem renkli bir elbiseydi. Hemen pelerinlerinden dr birini üzerine takarak yanlarına geldi.
-Majeste saray basıldı! Sizi ve leydilerimiz hemen götürmeliyiz. Kesin emir var!
Amaranın düşündüğü ilk şeyse Fridonya Lips çiceğini çalmaktı. Ancak bu okadar kolay değildi. Çicek Horos Kraliçesinin ilacıda olsa Elimpesli elflerin yaşam kaynağıydı. Çicek alındığı zaman Elimpesde hayat duruyordu. Amara cariyeleri işaret etti.
-Herşeyi biliyorlar bizdenler majeste.
-Zamanımız kısıtlı sizi güvenli bir yere götürücem. Ardından ben buraya asıl gelme amacımızı gerçekleştircem.
-Bu çok tehlikeli majeste.
-Olması gereken bu Zoem. Şimdi dediklerimi yapın!
Amara Masheli kucaklayarak peşine cariyeleri taktı. Ashelide Kate kucaklamıştı. Amara saraya geldikleri gün bir çıkış bulmuştu. Mahzene inen bir çıkış... Peş peşe 5 kadın merdivenleri çıkmaya başladılar. Etrafta muhafızlar koşuşturuyor ve emirler yağdırıyorlardı. O an kimse 5 cariyeyle uğraşamazdı. Mahzene inen koridorlar daralıyordu. Amara nefesini düzene sokmaya çalıştı. Ashel öksürmeye başlamıştı. Rutubet kokusu elf çocuğun ciğerlerini mahvediyordu. Amara durakladı. Masheli bırakarak ellerini duvara dayadı. Cariyeler çocukları arkalarına ittiler. Amaranın duvara dokunmasıyla duvar patladı. Açılan boşluktan içeri girerek daha da ilerlediler. Ashelin öksürükleri artarak ilerledi. En sonunda demir kapılı bir odaya girdiler. Odada bir masa ve kilim vardı sadece kilimi kaldırarak çıkan yer altı odasına girdiler. Kilimi yeniden örttüler yer altı odasının bir kaç yerinde örtümsü şeyler vardı. Amara kucağındaki çocuğu cariyeye verirken Zoem ve Kate'in gözleri dolmuştu. Kate prensesin elini tuttu.
-Majeste lütfen dikkat edin.
-Ah Kate ölmeye gidiyorum. Annemin ilacını almaya gidiyorum sadece...
Amara yeniden tahta kapağı kaldırdı. Geldiği yollardan yeniden saraya girdi. Etraf yıkıntıya benzemişti. Kimsecikler yoktu. Sanki talan edilen ve saldırıya uğrayan saray burası değildi. Gözyaşlarını tutamadı. Lanet olsun ki babasını merak ediyordu. Neredeydi ki şimdi bu çicek? Koridorlarda gezinmeye başladı. Duvarlardaki tablolar ve vazolarda kırılıp yerlere saçılmıştı. Bir tabloda kral leydi Danberi ve bebek prenses yan yanaydı. Konuşmayı sevmeyen ve asık suratlı kral burada daha gençti ve gülümsüyordu. Ayrıca kesinlikle daha iyi giyimliydi. Leydi Danberide asaleti ve güzelliğiyle üvey kızını kucaklamıştı. Küçük prensesse mavili altın renkli kumaşlara sarılmış babası ve üvey annesine gülümsüyordu. Yeşil gözleri maviye daha yakın ve sarı saçları saman rengiydi. Her haliyle sevilecek bir aile tablosuydu bu. Bir başka resimde sadece leydi Danberi ve prenses vardı. Leydi ciddiydi ve bu sefer üvey kızına daha sahiplenici kucaklamıştı. Bebek prenses bu resimde tatlı bir uykudaydı. Tablolar buna benzerdi. Diğer resimler giderek daha çok Prenses Katherina ve annesiyle ilgiliydi. Bir yerden sonra ne bebek prensesin ne de güzel ve genç Kraliçe Danberinin resmi vardı. Başka bur resimdeyse Leydi Danberi tek başınaydı. Çok genç ve sevecendi. Başında ufak bir leydilik tacı vardı. Saray leydilerinin giydiğine benzer pembeli yeşilli kabarık bir elbise giymişti. Saman rengi saçları beline dökülmüş ve dalgalı bukleler duvağının altından görünüyordu. Toy bir poz vermiş ve ellerini arkasında birleştirmişti. Amara gülümsedi. Yıkıntıların arasında bu toblolar fazla dikkat çekiciydi. Amara ilerlemeye devam etti. Saray halkı sanki yer yarılmış içine girmişti. Kimsecikler yoktu. Kraterin bahsettiğine göre Fridonya Lips çiceğinin korunduğu oda sarayın en üst katıydı. Oda özel yetistirilen muhafızlar tarafından korunuyordu. Ve gizli bir kapıyla giriliyordu. Ilerlemeye devam etti. Çöken bir duvarın altından iniltiler geliyordu. Amara yaklaştı. Bu bu kisi Leila dan baskası değildi. Saçı başı dağılmış üzerine yıkılan tahtaları kaldırmaya çalisiyordu. Amara kosarak Leilaya yardım etti. Yaşlı elf sendeleyerek kalktı.
-Amara yıkım! Elimpes kraliyet ordusu isyan etti. Bu felaket! Hanedanı yok etmeye geldiler. Kralı prensesleri prensi ve seni!
-Neden bahsediyorsun Leila?
-Herseyi biliyorum. Sen prenses Selinasın!Eveeetttt biliyorum. Harika bir yazar degilim. Sık sık bolum yayimlamiyorum. Elimden geleni yapmaya calisacagim. Kitap nasil gidiyor? Yorum ve oylarinizi heyecanla bekliyorum. Sizce Dadi Leila nereden biliyor? Amaranin tepkisi ne olacak? Kratere ve kraliyet ailesi nerede? Peki ya neden kraliyet ordusu isyan etti? ♥♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARİS ; Kayıp Prenses
FantastikKader... Bir kelime iki hece bir ömür... Göz renginize göre hayata başlarsınız. Ve ben Amara Willims hayata farklı isimler ve ünvanlar altında gerçek benliğimi bulmaya geldim.