Kahrın Düşesi

1.5K 101 8
                                    

Yataktan sıyrılarak indim. Bugun pazartesiydi ve aptal prens için başkente gidiyordum. Alnımı ovalayıp Zoen ve Katein hazırladığı küvete girdim. Ilık su beyaz tenimi yakarken dolaptan su yeşili bir elbise ve mücevherler seçtim. Ilk defa koyu renk bir ruj seçiyordum. Kırmızı bir rujla kombinimi tamamlayıp saçlarımı yana ayırdım. Aynanın karşısında kendime
Sen Reyna Almedasın. Şimdi git ve Reynanın itibarını koru!
Yemekten sonra at arabalarına yüklenildi ve başkente doğru yola çıkıldı. Yolculuk rahatsız edici derecede sessizdi. Normalde Leila ve Kontesin de benimle olması gerekiyordu ama askerler prensin bir emriyle ayrı arabalara yerleştirmişti bizi. Arabada yeşil ve eflatun tonlarındaydı. Karşılıklı iki koltuk kırmızının koyu tonlarıydı. Perdeleri tutan kraliyet sembolüne baktım. Bir asayı çicekler kaplamıştı ve üstünde aslan yatıyordu. Mırıldandım.
Benim sembolum.
Başkent arabayla bir günlük mesafedeydi. Ancak biz sabah varmıştık.

------------------------------------------------------

Saraya vardığımızda öz babamı göreceğimi düşünerek heyecanlandım. Altın işlemeli koridorlardan geçip kraliyet ailesinin bulunduğu salona vardık. Heyecanım doruktaydı. Ilk önce nişanlımla tanıştım. Oldukça karizmatikti. Ardından kayınvalidemle _halam_ ...
Kayınvalidem yani halam altından büyük bir tac takıyordu. Mor elbisesi ihtişamla haykırıyordu.
Demek dillere destan Willims Düşesi Reyna Almeda Selina Willims sensin.
Evet majesteleri.
Hm. Seni siyah saçlı olarak tarif etmişlerdi düşes.
Ah yanlış olmuş.
Pekala tanışalım. Prens Henrynin annesi Prenses Luziabelim. Ve buda kızım Prenses Katherina. Aynı yaştasınız düşes.
Katherina bilmiş bir edayla beni süzdü. Tanrım. Bana çok benziyordu. Aynı gururlu bakışlar aynı sima.
Katherinayla anlaşamıycaktık galiba. Çok bilmiş ve prensesliğini herşeyden çok umursuyordu. Oysa ben iki krallığın tek varisiydim. Ukala!
Katherina elini uzatıp sıktı.
Ben Katherina Persefina Lugina Termopolis Seraldi.
Ah bende kısaca Düşes Reyna Almeda Selina.
Memnun oldum düşes.
Sıra krala gelmişti. Babama.
Uzun bir reverans verip başımı kaldırdım. Çok benziyorduk. Sarı saçlarımızın tonu. Yeşilin fıstıki güzelliği her ikimizdede vardı. Beni çok umursamayarak elimu sıktı.
Yeni evine hoş geldin gelinim.
Gözlerim dolu dolu oldu. Ben onun kızıydım. Onun Amarası. Onun Selinası. Onun kayıp varisi. Odama çıkarken düşünmeden edemedim. Ee Amara nolcak tabi sen onun tek gecelik ilişkisinden kalan küçük bir detaysın. Kralın kayıp prensesi değil. Onun gayrimeşru kızısın. Değersiz bir piyon.
Horoslu acemi bir prensesin gençlik hatası! Kafamı sallayıp koridorlardan son derece lüks döşenmiş altın tonlarındaki odama baktım. Leila odama gelince sıcaktan bunalmıştı. Bende bunalmıştım. Üzerime krem renkli bir elbise geçirip sarayı keşfe çıktım. Kraliyet ailesinin resimlerinin bulunduğu odaya girdiğimde gülümsedim. Lanet midir lütuf mudur bilinmez. Ailemin asırlardır saçları buğday tonunda ve gözleri fistıki yeşildi. Ellerimi babamın bir kadınla olan portresinde gezdirdim. Danberi.
Arkamdan gelen sesle irkildim. Bu Katherinaydı.
Yengem Kraliçe Danberi.
Çok hoş bir kadın.
Elbette. Termopolis Seraldi ailesinde herkes mükemmeldir.
Bana ne şeref verdiniz Prenses Persefina. Gelininiz olma şerefi.
Katherina buz gibi bakışlarıyla ukala tavrını benimseyip
Düşes adettendir. Saraya gelin gelen her prenses 15 gün boyunca görümcesine hizmetçilik yapar.
Lanet olsun! Katherinanın on beş gün boyunca hizmetçisimi olcaktım yani? Kafamı sallayıp
Majesteleri bu elbette onur olacaktır. Fakat izninizle bir soru soracağım.
Sor düşes Reyna.
Kuzeniniz ona ne oldu?
Anlaşılan Katherina kuzenini seviyordu.
Onun bir adı var. Prenses Selina. Kuzenim harika bir kız ve oldukçada güzel. Yani benim kuzenim kardeşimdir. Anlıcağın biz ona kayıp prenses. Termopolislerin Kayıp Prensesi. Kuzenime hiçbir şekilde saygısızlık edemezsin ve sakın ola onun hakkında kötü konuşma işittiğim an canını alırım.
Tabi majesteleri.

------------------------------------------------------

Evet hizmetçilik işkencem başlıyordu. Yanıma gelen kızın getirdiği siyah beyaz hizmetçi elbisesi sönük bir elbiseydi. Yakası beyaz önlüğü vardı. Üniformayı üzerime geçirip saçlarımı sade bir bonenin içine sokuşturdum. Başkahya Denolya içeri girip eğildi.
Majesteleri size nerden başlamanız gerektiğini göstereyim.
Elbette...
Peşinden koridorlarda süzüldüm. Eski bir odadan bana kova ve bezleri uzattı. Prenses Katherinanın odasına doğru yollandım. Bir yandan bu durumu gururuma yediremiyer bir yandan da hemen bitmesini istiyordum. Kovaya daldırdığım bezi fayanslarda gezdirerek annemin bana çok küçükken öğrettiği o güzel şarkıyı mırıldanmaya başladım.
Çicekler açarken
Benim güzel papatyam
O tatlı uykusundan uyanırken
Selviler yükseldi
Güneş yine parıldadı
Benim güzel papatyam
O tatlı uykusundan uyanırken
Sümbüller açtı
Zambaklar yeşerdi
Mırıldanmaya devam ederken başıma sert bir darbe aldım. Kafamı kaldırdığımda şifonyere çarptığımı anladım. Toz bezini şifonyerin kahverenkli ahşap yapısında gezdirdim. Birden dikkatim şifonyerin üstündeki yağlı tabloya gitti. Bu Katherinanın omuzları açık sırtı dönük bir portesiydi. Tam sol omzunun altında tac şeklinde bir doğum lekesi vardı. Şimşekler kafamda çakışıyordu. Aynı leke bendede vardı. Aynı yerde. Tac şeklinde. Bunu araştırmalıydım. Aceleyle bezi kovaya fırlatıp makyaj taburesini tablonun önüne çektim. Lekeye daha dikkatli bakarken bir sesle irkildim. Bu Kraterdi. Ani bir refleksle ayağım kaydı ve onun kucağında buldum kendimi.
Ne yapıyorsun burda? Bu kılıģın ne senin?
Ben Katherinanın dairesini temizliyordum. Bir gelenek miymiş neymiş.
Kafasını sallayıp uzaklaşti. Sol ayağımla yeri teperken söylendim.
Ukala!
Ukala!

VARİS ; Kayıp Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin