Zulmünağası insandır.
İnsanoğluzulmün ağasıdır. Bu kadar kan, ölüm ancak insanoğlununhırsıdır. Kana, kine doymayan yakıp yıkan insanoğlu acıdanyanaydı; her şey sadece kahırla dönüyordu. Herkes kendi yerindeyurdunda hayatını yaşarken onlar kendi topraklarından koparıldı,öldürüldü, paramparça edildiler. Dünyanın günahı buradançıkıyor sanki nice insanlar kurşuna dizildi, nice kadınlarçocuklarını boğarak savaşın içinde yaşamaya tutundular.Gencecik kızlar, gelinler uçurumlardan atlayarak bedenlerini dağataşa verdiler. Sürgün yollarında kurbanlık koyunlar gibi telefoldular; kaybolanlar, intihar edenler, bir daha asla haberalınamayanlar... Çocuklar hastalıktan, nice yaşlılar ise kenditopraklarına hasret kalarak sürgünde öldüler...
AliXıdır, Pukê'ye olan aşkını dağlar kadar büyütmüştü veyollara bakarak şarkılar okuyordu. Saçlarını, gözlerini hayalederek koşuyordu mutlu bir yolda. Hayallerini sınırsız diyarlardagezdiriyordu. Besê, sessiz sakin büyümüş, kardelenler kadargüzel bir kız olmuştu. Ama kimse farkında değil bu durumun,herkes kendi acısına sarılmış boğuşuyordu. İşin aslı Besêde kendisinden çok haberdar değildi, hayatın zorluklarında payınadüşen ne varsa onunla cebelleşiyordu.
Kelimelerikaybolmuş dil, renkleri çalınmış gözlerle konuştular.
Ertesisabah, Delali koluna girdi, karısını aldı getirdi. Menesê çokperişan durumdaydı, acı ve kahırdan kör olmuştu. Xecê,gözyaşlarını tutamadı, ilerledi ve Menesê'nin yüzünüavuçlayarak öptü, ellerini tuttu, Menesê ürperdi önce,şaşkınlıkla sordu:
"Nakama ?"
"Bukim?"
Delalidurdu, Xecê kendi kendisini tanıtır diye bekledi, ama Xecê'denses çıkmadı, sadece ağlıyordu, Delali:
"NaXeca, kewra Xeca"
"Xecê'dir,kirve Xecê"
„Weywayê Xecê, wakila mi kewrawa mi"?
"BacımXecê, ah bacım ah kirvem"
Ellerinisımsıkı tutan Xecê'yi bağrına basarak çığları koparırcasınagözyaşlarını yuvarladı. İkisi de o kadar ağladılar ki feryatfigan sel oldu. Seyitmençe gitti ikisinin de kolundan tutarak ayırdıve oturması için Menesê'ye kürsü verdi. Xecê, tam yanınaçömeldi, Menesê'nin yüzüne bakıyordu. Menesê, göremediğiyüzüne dokunarak aklındaki resmi tamamlamak istiyordu, bir yandanda Xecê'nin gözyaşlarını temizliyordu:
"KewrayXeca mı, sekena? Adırê ma dard we nî zalimo"
"KirvemXecê nasılsın? Ocağımızı söndürdü bu zalimler"
Xecêcevap vermiyor, veremiyordu, sadece Menesê'nin ellerini tutmuşsımsıkı avuçlarında ovuşturuyordu. Delali, Xecê'nin gelenekolduğu için kendi yanında konuşup konuşmadığını düşündüve anında anımsadı kirve olduklarını.
İkrarlıkeşitliktir, insan ikrar verdi ve kirve olduysa en büyüğü nekadar değerli ise en küçüğü de o kadar değerlidir. İkrarverilmiş ve kirve olunmuşsa kadın erkek ayrımı olmaz, herkesdiğeri için kutsaldır, herkes en içten şekilde davranmakzorundadır.
AmaXecê konuşmuyordu. Dün geldiğinde de Xecê konuşmamıştı, amabunu çok önemsememiş Seyitmençe'yle konuşmak ona yeterligelmişti. Menesê, Xecê'nin o an kahırdan ve aşırı üzüntüdenkonuşmadığını ve ağlaması hafiflediğinde konuşur diyedüşünerek:
"Kewray,endî beso meberbê, ma sekîme, e makî qederê ma niya biyo"
"Kirvem,yeter artık, ağlama ne yapalım, bizim kaderimiz de böyleymiş"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK MINTIKANIN ÇOCUKLARI
Historical FictionDersimlilerin, tertele olarak adlandırdığı katliamdan geriye; acılarla birlikte, insansızlaştırılmış bir bölge kalmıştır. Yıllarca burası 'yasak mıntıka' olarak adlandırılmış ve kimse bu bölgeye girememiştir. Dersimlilerin bu mıntıkaya girmesi çok s...