Herkesin unuttuğu bu ahir zamanda, o hayata koşuyordu.

10 0 0
                                    


Herkesinunuttuğu bu ahir zamanda, o hayata koşuyordu.

Birara bir köpek havlaması duyuldu ancak kimse bunu dikkate almadı,hatta birbirine sormadılar bile, sanki bir seda idi geldi geçti.Köyün alt tarafında, dereye yakın yerde, bir kısmı yıkılmışev kalıntısına doğru ilerleyen Seyitmençe'yi, kendisine doğru atlayarak gelen bir köpek fena korkuttu. Tüyleridökülmüş, yaşlı bir köpekti bu. Şaşkınlığından neyapacağını bilemedi. Bu köpek burada ne arıyordu ki? Köpekhavlayarak saldırıyor ama çok yaklaşamıyor, onun da korktuğubelli. Kısa süre sonra, yerin altını andıran bir yarıktanbirinin çıktığını fark etti, gözlerine inanamıyordu. İyiceyaşlandığını ve artık kafasının bazen gittiğini düşünerekalışkanlık üzere "ya Xızır " dedi üst üste birkaç defa.Nedense bağıramadı ama şaşkınlık içinde dona kalmış,bakıyordu. Gerçek belirginleşmeye başlamıştı, ama gerçek bukadar şaşırtıcı, bu kadar acı, bu kadar olanaksız olamazdı.

Buo'ydu; yıllar önce teslim olmamış, dağlara yaslanmış, herşeye rest çekmiş Ela Lukê idi. Gördüklerine inanamıyordu. Elê,iyice çukura gömülmüş kör gözünü ovuşturdu ve sakincebaktı. Köpek koştu onun ayaklarına dolandı, etrafında tur attı.Seyitmençe gerçeğin neresinde olduğunu kavrayamadı. Hatta öyleşaşırdı ki hangi dünyada olduğunu bile karıştırdı. Olduğuyerde dikildi kaldı, kıpırtısız duruyordu. Bu nasıl hikmet, bunasıl acayip bir şey, nasıl olur da bu kadar yıl burada yaşarbir insan tek başına?

Kurdunkuşun mekânı olmuş buralar, savaş ve sürgünden sonra. Elê birbaşka sıfatta varlığa dönüşmüş sanki. Tek gözü çukuriçinde olmasa tanımak mümkün değil. Saçları deli gibibirbirine dolanmış, üstündeki elbiseler resmen çürümüş,kemikleri sayılıyordu. Ama yaşamıştı bugüne kadar.

Nasılolduysa Seyitmençe "Elê" diye mırıldandı. Elê sesçıkarmadı, birkaç adım atarak tek gözünü Seyitmençe'nin ikigözüne çaktı. Yüzünde binlerce kilometreye kavuşan çizgilernehir yatakları gibi derinleşmişti. Elindeki çubuğa dayanarakilerledi, geldi yaklaştı Seyitmençe'ye, elini uzatarakşaşkınlığını bitirmek istedi. Dokundu; yavaşça ama gözünüayırmadı; yaşlı köpek durmuştu. Sanki bu tuhaf, inanılmazzamana ve olaya tanıklık ediyordu.

"Elêwayê, tu chıton nacadê wes menda?"

" Elê,bacım sen nasıl burada sağ kaldın?"diyerek şaşkınlığını defalarca tekrarladı.

Elê,tek gözünü saplamış adeta Seyitmençe'nin gözlerinin içine,sanki çıkaracak. Ağzından bir kelime çıkmıyordu. Seyitmençe,kolundan tutarak yavaşça yürüttü. Konakladıkları yere doğruyavaşça yürüdüler. Görenler parmağını ısırdı. Herkesinyıllar öncesinde unuttuğu o hırçın, saldırgan, deli dolu kadınyaşıyordu. Dünyayı, tek gözüne kestirerek üstelik. Çocuklarkorkudan yaklaşmadı. Ama onu tanıyanlar şaşkınlık içindedokundular, bazıları ağlamaya başladı her şeye rağmen, bu birsevinçti, yıllarca buralar demek ki insansız değildi. Memli asırgibi arşa dayanmış çınara benzetti Elé'yi, içinden 'keşkebizde gitmeseydik belki şimdi hepimiz yaşıyorduk.' Herkesinyardımı ile Elê kısa sürede toparlandı, konuşmayı unutmuştu,dilini damağından söktü, bir kardelen kızıllığında açıldı.Çok zeki ve cesur olduğunu herkes biliyordu, ancak gene de Elê'ninnasıl bu kadar zaman yaşayabildiğini öğrenmek istiyorlardı.Eskiden akşam saatlerinde kadınlara fantezilerini anlatan o bilgekadın, şimdi yılları eskiten sabrı, direnci, kurdun kuşunyoldaşı yaşam hikâyesini anlatıyordu. Uzun boylu öyküyedönüştü her gün, dakikalarca anlatıyordu.

"Herkesburalardan çekip gidince teslim olmaya, ıssız kaldı her yer.Sadece doğanın sahipleri kalmıştı, yani hayvanlar. Dağlardasürülerce koyun, keçi, inek, dana ve atlar vardı. Tabii kiköpekler doluydu buralar. Ben besleyebileceğim kadar mal davartopladım, geldim dağdan köye yerleştim. İlk sene dışarıdakalan hayvanlardan kesebildiğim kadarını kesip kavurdum, birkaçtane de köpek besledim. İlk sene kavurduğum et bana tam üç seneyetti. Her yazın buğday ektim çok az, ama sonraki zamanlara doğruyabani hayvanlar iyice köyün içine indi. Çok fazla dışarıçıkamaz oldum. Köpeklerin sayesinde su alabiliyordum dereden.Köpeklerin bazılarını kurtlar parçaladı bazıları öldü. Hersene kestim birkaç hayvan; tabi kuzulayanlar olduğu için, her seneazalsa da, birkaç tane de yeni doğanlarla devir daim oluyordu. Sonyıllarda cesaretim kırıldı iyice; bir inek, iki koyun, bir de buköpek kaldı benimle. Her şeyin sonuna varmıştım. Ama hepyollara baktım, mutlaka geleceğinizi biliyordum."

YASAK MINTIKANIN ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin