Kesik Damar

153 9 0
                                    

...Kahverengi ayakkabılarının kenarına bulaşan çamurları silerken kafasını kaldırdı. Gözleri aynadaki yansımasına uzun süre baktı. Göremedi adam. Gözlerinde bir damla bile pişmanlık göremedi! Kalın parmaklarını küçük kızın ellerinde bıraktığı tırnak izlerinde gezdirdi. Gülümsemesine engel olamıyordu. Aklına birkaç saat önce içinde olduğu o daracık sıcaklık geldi. Sırtını duvara yaslama ihtiyacı hissetti. Nasıl da çırpınmıştı altında. Korkudan ağlayamamıştı bile. Küçük kızın tüm hücreleri adama itaat etmişti. Girdiği şok ne bacaklarını oynatmasına izin verdi ne de dilini kıpırdatmasına. Daha birkaç saat önce kirli avuçlarında günlerdir arzuladığı minik kalçalar vardı. Tanrım, inanamıyordu! Başını geriye atıp duvara yasladıktan sonra hayret ve sevinç dolu parlak mor bi kahkaha attı. "Nasıl da anne diye ağladı." Hala gülüyordu. Komik gelmişti kızın ölü birine yalvarması. Koridordan salona geçerken harabe bir çerçevenin içinden acı acı gülümseyen genç bir kadının gözlerine takıldı. Bakışlarını kaldırdığında yutkundu. Ne de çok benziyordu küçük kız, karısına. Hissettiği turuncu duygu tırnak diplerini yaktı adamın. Suçluluk. Suçluluk duyuyordu! Avını yiyen bir aslanın yemeğini sindirirken acı çekmesi gibiydi bu.

"Suçlu değilim. Bana yaptılar. Ben de acı çektim!  Suçlu değilim bakma bana öyle!  Çek mavi gözlerini üstümden!  Bakma dedim sana! Bakma!"

Başını ellerinin arasına alıp acı bir çığlık bastı. Içindeki yangını söndürmek istiyordu. Bedenindeki bu karınca istilası bitsin istiyordu.

Hızlıca alnını harabe çerçevenin yanındaki kirli duvara çarptı. Peşinden koca yumruklarını da kaplamıştı o derin sızı. Gözlerinden akan yaşı silmedi. Kafasını kaldırıp bu kez de çerçeveden ona bakan gözlere yüzünü yasladı. 

"Onlar, acı çekmeliler. Sen çektin! Onlar da acı çekmeli. Kızma bana bebeğim ben en doğrusunu yaptım."

Çenesinden akan yaşları sildi. Hızlıca karşıdaki iki kişilik koltuğa yayıldı. Damarlarına şırıngasından ihtiyacı kadar zehir boşalttıktan sonra kafasını geriye attı.

Karısının yumuşak saçları ellerindeydi şimdi...

~~~~~

"Iyi olduğundan emin misin bebeğim?"

"Iyiyim Büşra sadece düşünmeye ihtiyacım var. Kendimi buna alıştırmaya, kabullenmeye..."

Gözlerimdeki yaşlar usulca yanaklarıma intihar etti. Büşra'nın karşısında ağlamaktan çekinmiyordum.

"Gerçekten iyiyim, yalnız kalmaya ihtiyacım var. Seni seviyorum yanımda olduğun için çok şanslıyım."

Kapıyı kapattım ve Meleği aradım.

"Sıla!  Nasılsın canım? Kendini toparlamak istersin diye aramadım."

Bir an afalladım. Meleğe söylemişler miydi? Alperen falan ağzından kaçırmış olabilir miydi?  Hiç sanmıyorum biraz boş boğaz ve şapşal olabilirdi ama ne zaman nasıl davranacağını bilirdi.

"Büşra aniden bayıldığını söyledi gece onlarda kalmışsın. Açlıktan dediler. Eee tabi buz beyimizin karşısında bir şey yiyemedin."

Bir kahkaha attı. Rahatlayıp nefesimi dışarı bıraktım. Ne de güzel yalanlar uydurmuş benim akıllı arkadaşlarım.

"Mine nasıl?"

"Iyi, arkadaş bulduk ona bi tane onunla oynuyor can ciğer oldular iki saatte. Seninki oğlanın feleğini şaşırttı valla."

TUZ YANGINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin