"Şimdi gitmeden önce sizi bir yere götürmek istiyorum." Diyen Aras'a tek kaşımı kaldırarak
"Nereye?"diye sordum. Kurultayı topluyorum diyerek bizi ve üyeleri salonda toplamıştı. Hepimizde gözünü gezdirerek
"Memleketime, Adana'ya gidiyoruz." Dediğinde. Alya hızla
"Olmaz!" Dedi. Ardından
"Hayatta olmaz! Bizi bırak bunlar o soğuktan gelip güneşin yaşadığı bir şehre gidemezler! Yapamazlar , ölürler mazallah!" Dedi. Sonra Suga hyunga bakıp
"Ben daha yeni bunu avradım yaptım. İlk haftadan dul kalamam ben!" Dedi. Aras onun koluna vurup
"Sus be!" Dedi. Gözlerini devirip
"Ömründe bir kere sevgilin oldu anlıyoruz da olmayan var. Hem ne varmış benim güzelim memleketimde?! Ne güzel güneşlenirler." Dedi. Üyeler hala orada ne olduğunu anlamaya çalışırken ben Aras'a bakıp
"Ne oldu da birden memleket aşkı doldu taştı sende?" Dedim. Aras bana dönüp
"Kuzenim Sinem başımın etini yedi! Onları buraya getir lütfen diye. Eğer götürmezsem öldürür beni!" Dedi. Sinem'i tanıyordum. Aras'ın en sevdiği kuzeniydi. Onu Alya ve ben de çok seviyorduk. Hayatımda gördüğüm en ponçik kız olabilir. Utanınca beyaz teninin komple kırmızı olması onu daha da tatlı yapıyor. Sinem Aras'ı BTS ile tanıştıran kişiydi. Aras'ta bizi BTS ile tanıştırdı. Onları görmek aslında Sinem'in em doğal hakkı. Sonuçta o olmasa biz onları bile tanımayacak hatta ben onların üyesi olamayacak, Jungkook'ta benim sevgilim olmayacaktı. Alya ile bir süre bakıştıktan sonra Alya
"İyi Sinem istediyse gideriz." Dedi. Namjoon merakla
"Sinem kim?" Dedi. Aras ona dönüp
"Benim mükemmelişkottom yani kuzenim. Ama benden daha yakışıklı değil haberin olsun!" Deyip göz kırptı Jin oppa Namjoon oppayı bağrına basıp
"Hoşt ulan!" Derken ben ,Aras ve Alya aynı anda
"NAMJİN REAL!" Diye bağırdık. Tae hayretle
"İki kişilerdi üç oldu." Dedi. Jimin ona ters ters bakıp
"Sen sanki tuhaf değilsin! Kendini de onlardan say!" Dedi. Jungkook hızla
"Sen kimin sev- yani kardeşlerine tuhaf diyorsun!" Dedi. Az daha sevgili demesine mi paniklesem ya da bana bakıp
"Bence böyle yapmaları çok tatlı ve doğal." Demesine mi erisem bilemedim. Yoongi hyung oradan
"Her neyse konuyu dağıtmayalım." Dedi. Hoseok oppa
"Şimdi ne zaman gidicez?"Dediğinde olaya yeniden döndük.
🌸🌸🌸
Her ne kadar sırf Sinem için Adana'ya gelmeyi kabul etsemde yemin ederim tüm Dünya Güneş sisteminde geride Adana ilk yörüngede. Bu ne sıcaktır yarrabbim! Bakın ben Ankara sıcağına zor katlanabilen bu halde ölürken bir de Kore'den gelen üyeleri düşünün. Ölecekler diye korkmuyor değilim. Birden Alya
"Lan eski anılarım depreşti ulan!" Dedi. Ben ona ne diyor bu değişik diye bakarken sözüne
"Eskiden leylek kılıklı kurbağa gözlü sırf ben ondan hoşlandığım için benle dalga geçerken şu an sevgilim olan kişinin bin basması!" Devam etti.Aras ona bakarak
"Ne alaka?" Dedi. Alya ona gülümseyip
"Kendisi ortada Adanalıyık Allah'ın adamıyık diye dolaştığından aklıma o geldi." Dedi. Suga hyung kolunu onun omzuna atıp
"İyi ki sana bakmamış. Yoksa bana kalmazdın dememi bekliyorsun çok beklersin vahşi nanem. Onu şu anda görsem seni üzdüğü için onu öldürebilirim." Dedi. İçimden ay ne kadar tatlı bir çift derken. Jungkook'un onların aksine ilişkimizi gizli tutması beni hem üzüyor hem de onun neden böyle yaptığına dair kafa yorduğumdan başımı ağrıtıyordu. Aras
"Hadi Sinem bizi bekliyor!" Diyip eliyle Sinem'i gösterdi. Hüzünlü halim hızla mutlulukla doldu. Hızla Sinem'e gittim. Tabii havaalanından birden çıkınca Afrika sıcağından daha kötü olan sıcak birden vurdu. Tüm enerjimin çekildiğini hissedip kendimi yere attım. Burayı yakıp kavuran güneşe ellerimi siper ederken güneşe ateş eden adamlara hak veriyordum. Jungkook bana birden gölgelik yaptığında ona gülümseyip teşekkür ettim. Kalktığımda
"Fazla yakınlaşma malum ilişkimiz gizli olmalı değil mi?" Diye ona fısıldadım sonra sinsi sinsi gülümseyip bana gülerek bakan Sinem'e giderek kocaman sarıldım. Sinem beni ablası olarak görür ve severdi. Ben de onu aynı şekilde kardeşim gibi görür severdim. Alya ve Aras'ta üstümüze atlayıp sarılınca itekleyip
"Yeter ulan çok sıcak bir de siz yapışmayın!" Dedim. Tae bana acıyla
"Derin bizi nereye getirdiniz! Yanıyorum! Kafan dönüyor! Sarhoş oldum sanırım!" Derken Jimin onun kafasına vurup
"Sıcaktandır!" Dedi. Sinem üyeleri görünce utançtan kızarırken koluna kolumu vurup
"Utanma kız!" Dedim. Sinem başını eğerken yanakları kıpkırmızı bir şekilde
"Bir günlüğüne de olsa sırf benim için geldiniz. Size çok teşekkür ederim." Dedi. Ardından hızla
"Bu akşam çok ama çok yakın bir arkadaşımın düğünü var. Üyelerin Türk düğünü görmesini isterim." Dedi. Alya sevinçle
"Ne güzel olur! Tae,Jimin,Hoseok oppa ve Jin oppa zaten göbek atmayı öğrendi. Sıra diğerleri ile birlikte halay ve oyun havası öğrenmeleri." Dedi. Jin oppa
"Gene gün denen şeydeki gibi kısır var mı?" Dediğinde ona gülüp
"Yok ama acıktıysan yemek yemeye gidelim oppa." Dedim. Hızla başıyla onaylarken Sinem
"Sizi güzel bir kebapçıya götüreyim. Yanında da şalgam içeriz." Dedi. Onu onaylayıp kocaman arabamıza bindik. Yolda ilerlerken kırmızı ışık yanmasına rağmen arkamızda kornaya basan Adana milletine ne basıyorsun ulan demeye korkuyordum. Yemek yiyeceğimiz yere geldiğimiz an arabadan indiğimizde önümüzden
"YETER ULAN GÜNEŞ! SEN Mİ BÜYÜKSÜN BEN Mİ?!" Diye bağırarak koşup güneşe ateş eden bir adam geçti. Hoseok oppa hayretle
"Bu ne yaşıyor?" Dediğinde Sinem başını umutsuzca sallayıp
"Buralarda bunlar normal şeyler takmayın." Dedi. Kebapçıya girdiğimiz an Jin oppa bir yere kurulup
"Lütfen yemek isteyin! Yoksa yemek Şekerim düşer!" Dedi. Namjoon oppa ona salak mı bu bakışlarını atıp
"Biraz sabırlı olsana hyung!" Dedi. Masaya oturup siparişleri verdik. Siparişler hızla önümüze geldiğinde üyelerin tepkisini çok merak ediyordum. Malum Adana kebabı acılı olurdu. Hele şalgamı! Jin oppa kendini kaybederek hunharca kebabı gömerken diğerleri normal halde yiyip içiyordu. Herhalde bunlar yabancı fazla acı yapmayalım dediklerini düşünerek ben de ağzıma kocaman bir lokma attım. Atmamla peçeteye tükürüp su içmeye başladım. Acıdan kızarmış ve gözlerim dolmuştu. Aras ve Sinem buralı olduğu için onlara acı işlememişti ancak Alya'ya işlediğini gözlerindeki yaşlardan anlamıştım. Üyelere dönüp
"Siz nasıl bu kadar acı şeyi yiyebildiniz ?!" Dedim. Namjoon oppa şaşkınlıkla
"Acı mı?" Dedi. Onun bu sözüne şok geçirirken Jin oppa
"Biz alışığız acıya. Sen gelmeden önce hep acılı şeyler yerdik. Ancak sen gelinece sen de yiyebilesin diye yeni tarifler öğrenip yaptım." Dedi. Ben şok içindeyken Jungkook peçete ile akan göz yaşlarımı siliyordu. Ona bakıp teşekkür ettim ve üyeler şüphelenmesin diye yanından uzaklaştım. Jungkook masanın altından elimi tuttuğunda hızla elimi çekmeye çalıştım. Bırakmayınca ona baktım ve bana tatlı tatlı gülümsedi. Karşımda oturan Namjoon oppa sakarlığını konuşturup yere çatalını düşürünce ben çekmeye başladım ama Jungkook hırkasının altında hala tutarken hıza bacağına tekme attım. Acıyla bacağını bir de masaya çarptı. Jimin
"İyi misin ne oldu?" Diye sordu. Jungkook bana ters ters bakıp
"Yok bir şey arı ısırdı sanırım." Dedi. Yanlış anlamasın diye herkes yemeğine dönünce kulağına eğilip
"Madem ilişkimizin bu kadar gizli kalmasını istiyorsun dikkat et. Az daha Namjoon oppa görecekti." Dedim. Ardından yemeğime devam etmeye çalıştım. Sonra bu kadar acıya dayanamayıp bıraktım. Sinem yemeğini bitirince
"Hadi kızlar bizim ev buraya yakın. Düğüne hazırlanalım." Dedi. Alya ve ben yemeği bırakıp kalktık. Tae hızla
"Nereye nereye?" Diye sordu. Ona gülüp
"Merak etme düğüne hazırlanmaya gidiyoruz." Dedim. Jungkook ona bir tane geçirip
"Sanane?!" Dedi. Tae de ona vurup
"Kankim değil mi asıl sana ne?" Dedi. Jungkook tereddüte düştüğünde Yoongi hyung
"Kesin sesinizi! Ben sormuyorsam sizin sormaya ne hakkınız var?" Dedi. Namjoon oppa
"Tamam birisi sevgilin ama sen hayırdır hepsine soruyorsun? Ben sorumluyum hepsinden." Derken Jin oppa bir şey diyecekken Alya
"Tamam ya amma uzattınız." Dedi. Sinem gülmeye başlayınca ben de gülmeye başladım. Ardından üçümüz eve doğru yola çıktık.
🌸🌸🌸
Sinem bize kendisinin elbiselerini verip giymemizi rica etti. Biz de yanımızda elbise olmadığından kabul ettik. Beraber hazırlanıp diğerlerin Arasların burada olan evlerinden gelmesini bekliyorduk. Sonunda geldiklerinde biz de aşağıya indik. Yoongi hyung ıslık çalarken Tae
"Heyt be kardeşlerime bak be!" Derken Jimin utanarak
"Sinem sen de çok güzel olmuşsun." Dedi. İki şapşik kızarırken ben gülüyordum. Jungkook bana bakarak
"Çok şey değil mi ya." Dedi. Hoseok oppa tek kaşını kaldırarak
"Ney?" Dedi. Jungkook kaşlarını çatarak
"Kısa." Dedi. Ona gözlerimi büyütüp
"Bu Sinem'in elbisesi ve Sinem benden baya uzun. Bu Sinem'in dizine gelirken benim diz altımda. Nasıl kısa buldun acaba?" Dedim. Namjoon oppa başını sallayıp
"Kız haklı." Dedi. Sonra sözüne
"O değil de şunu fark ettim. Türkiye'ye geldiğimizden beri hiç çirkin kız görmedim. Çoğu doğal." Dedi. Jin oppa ona ters ters bakıp
"Sen anca karı kıza bak. Püüü!" Dedi. Onlara gülerken Alya
"Hadi geç kalıcaz." Dedi. Ardından evin bir kaç sokak aşağısındaki düğün yerine yürüdük. Bahçeleri kocaman olan bir evde davul ve zurna sesleri geliyordu. Düğün çoktan başlamıştı yani. Biz içeri girdiğimizde bir kaç ARMY hemen yanımıza gelirken herkes halay çekiyordu. Bir kaç tane ARMY düşündüğümün aksine sadece üyelerle değil benimle de ilgilenip bana sarıldı. Bize verilen yere gidip oturduk. Sonra aklıma gelen fikirle herkesi kaldırıp halaya götürdüm. Hoseok oppa hemen nasıl halay çekileceğini kavrarken Jin oppa gidip oturmak için yalvarıyordu. Ona halay öğretmeye çalışıyordum ancak herkesten zor yapıyordu. En sonunda yapınca onu da halaya kattım ve hep beraber halay çekmeye başladık. Birden kadınlar
"Li li li li!" Diye zılgıt çekerken ben de onlara katıldım. Birden Tae de zılgıt atmaya başlayınca kesip kahkaha atmaya başladım. Yoongi hyung yorulduğunu söyleyip oturdu. Alya müzik çalınan yere gidip bir şeyler söyledi. Ben ona ne oldu diye bakarken bana gülümsedi sonra halay müziği kapandı ve erik dalı çalmaya başladı. Alya ile ben ortaya geçip oynamaya başladık ardından Ankara havası çalınca daha da bir oynadık. Üyelere nasıl oynayacaklarını gösterirken bir genç çocuk Alya ile karşılıklı oynamaya başlayınca Yoongi hyung hızla aralarına girip çocuğu poposu ile itti ve kendisi oynamaya başladı. Gelin ve damat gelince onlarla onamaya başladık. Damadın arkadaşı olsa gerek bir çocuk damada dönüp
"Keşke zeybek oynamayı bilen biri olsaydı da oynasaydık be kardeşim." Dedi. Ona bakıp
"Ben biliyorum." Dedi. Bana bakıp
"Kızsın ama bir şey olmaz gel oynayalım." Dedi. Ben onu onayladığımda o da Alya gibi müzik çalan adama gitti. Birden zeybek çalınca herkes pisti boşalttı. Biz o çocukla zeybek oynamaya başladığımızda Jungkook'un sinirli gözlerini üzerimizde hissedebiliyordum. Oynamaya devam ederken Jungkook birden araya girip. Bizden gördüğü kadarı ile saçma sapan bir şekilde oynamaya başladı(medyada). Ona gülmemek için kendimi tutuyordum. Bize şaşkınlıkla bakan davetlilere
"O yabancı bu oyunu bilmiyor. Aldırmayın." Dedim. Müzik bitince Jungkook'u bir köşeye çekip
"Ne yapıyorsun?" Dedim. Bana gözlerini devirip kızgınlıkla
"Asıl sen ne yapıyorsun! Başka bir erkekle dans etmek ne demek?!" Dedi. Ona hayretle bakıp
"Yok artık." Dedim ardından
"Bak sevgilim, çocuk zeybek oynayacak birini arıyordu. Bir tek ben bildiğimden ben oynadım. Hem çocuk dediğim benden kaç yaş büyük. Biraz mantıklı düşün." Dediğimde Jungkook bana sarılıp
"Konu sen olunca hiç mantıklı düşünemiyorum." Dedi. Utançla
"Ne diyorsunuz Jungkook bey." Dedim. Sonra ondan ayrılıp
"Hadi gel bizi ararlar şimdi." Deyip üyelerin yanına doğru ilerledim. Oturunca yaşlı teyzelerin masamıza oturduğunu gördüm. Ben de oturunca bir teyze
"Hah Nebahat! Bak benim dediğim kız buydu!" Dedi. Nebahat diye seslendiği kadın beni süzerek
"Bek bir güzelmiş. Amma benimkine en çok şu yakışır." Deyip Alya'yı gösterdi. Ben hala ne olduğunu kavrayamazken diğer teyze
"Benimkine de şu kız. Baksana bek(pek) bir ağır başlı. Tam sevdiğim." Dedi. Alya şaşkınlıkla
"Teyzeciğim kusura bakma ama siz ne konuşuyorsunuz acaba?" Dedi. Nebahat denen teyze
"Kızım biz sizinle konuşmak için geldik." Dedi. Ben bir sandalyeye oturup konuşmaya dikkatle katıldım.
"Ne konuşacaksınız teyzeciğim?" Dedim. Beni gösteren teyze
"Sizi oğullarımıza istiyoruz." Dediklerinde ben ve Alya şok içindeyken kırmızı suratıyla Sinem
"Olmaz öyle şey teyze!" Dedi. Teyzeler hep bir ağızla
"Nedenmiş?" Diye sordu. Alya hızla
"Teyzeciğim benim başım bağlı. Bunlarda birilerini seviyorlar." Dedi. Alya'yı isteyen teyze hızla
"Kim kız seninki?" Dedi. Alya Yoongi hyungu gösterip
"Bu." Dedi. Kadın cık cıklayıp
"Kızım Gavur bu! Napacan sen bunu?!" Dedi. Bana gözlerini dikerek bakan teyze
"He Kızım napacanız bunları? Bakın bizim taş gibi evlatlarımız var." Diyip bir yeri gösterdi. Teyzenin gösterdiği yere baktığımda saçma sapan dans eden üç tane keko gördüm. Yüzümü buruşturup
"Sağ ol teyzeciğim ancak arkadaşımın dediği gibi bizim sevdiğimiz birileri var." Dedim. Teyzeler umutsuzlukla ve memnuniyetsiz bir şekilde kendilerini zorlayarak masadan kalktılar. Yoongi hyung merakla
"Kimdi bunlar?" Dedi. Aras gülerek
"Klasik Türk teyzeleri. Oğullarına kız arıyorlar." Dedi. Ona vurup
"Ne çeviriyorsun?" Dedim. Namjoon oppa da
"Bu ne ya neden herkes sizi buluyor?" Dedi. Alya ona bakarak
"Merak etme oppa sadece biz değiliz. Bunu herkese yapıyorlar." Dedi. Düğün boyunca fazla bir şey olmadı.
🌸🌸🌸
Sabah olunca hep beraber havaalanına gittik. Sinem'e sıkıca sarıldıktan sonra tam Aras'a sarılıyordum ki Aras beni durdurdu ardından
"Niye sarılıyorsun kız?" Dedi. Ona anlamayarak
"E Kore'ye gidiyorum ya." Dedim. Aras gülerek
"E bende sizinle geliyorum ya!" Dedi. Ve hepimiz şok. Aras bim.(espirim için üzgünüm jdkdkdk)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yok Artık!//BTS
FanfictionKazanma şansım trilyonlarda 0,0000000000000001 iken ben kazanmıştım.BTS'in sekizinci üyesi olma hakkını ben kazanmıştım.Herkes adlarında 'Boys' geçtiğinden bir erkeğin kazanacağını düşünürken ben kazanmıştım.Ben ben Angaralı Derin. Buna her ne kadar...