25

4.4K 269 45
                                    

Hoseok oppa merakla yanımıza yaklaşırken elimi sıkarak kimsenin kolyeyi görmesine izin vermedim. Hızla gülümseyerek
"Sanırım sapıklardan biri size yazmış." Dedim. Jin oppa tek kaşını kaldırarak
"Ne alaka asla bırakmayacağım diyor." Dedi. Yeni bir bahane uydurmak için düşünürken Alya kurtarıcım olduğundan habersiz bir şekilde
"Belki Jungkook'un sapığıdır ve sizin sevgili haberlerinizin üstüne bunu söylemiştir." Dedi. Jungkook bana sarılıp
"Aman öyle söyleme. Beni kimse bu minnak pandadan ayıramaz." Dedi. Jimin koluna vurup
"Ulan benim boyumla dalga geçiyorsun hadi neyse artık umursamıyorum;bari sevgilinin boyuyla dalga geçme be!" Dedi. Onlara gülerek
"Hadi ben odama kaçıyorum! Tüm gün hoşafımı çıkardınız." Dedim. Jungkook ellerimi tutarak
"Aynı şekilde benim de hadi görüşürüz!" Dedi. Tae hızla aramıza girip
"Ayrı odalara gittiğinizden emin olmalıyım. Aras dedi ki sizin oralara göre evlenmeden şey olamazmış." Dedi. Ben gülerken Jungkook anlamadığından olsa gerek
"Ney?!" Dedi. Tae ısrarla kaş göz hareketleri yaparak
"Şey şey!" Diyordu. Jungkook sinirle
"Hyung doğru düzgün söylesene bir şey anlamıyorum be!" Dedi. Tae Jungkook'un kafasına vurup
"Hyungunla doğru konuş geri zekalı! Birlikte olamazmışsınız!" Dedi. Jungkook kızarırken gülerek Tae'ye
"Merak etme Tae. Senin karşında güçlü bir kankan var. Size göre o ergenlikten çıkmadı ama ben onu çıkartırım bir şey olmaz yani." Dedim. Jungkook utanmasına rağmen Tae'ye laf atmadan durur mu? Durmaz.
"Ben sana kızınca bana ben senin hyungunum diyorsun ama Derin benden küçük olmasına rağmen sen ve Jimin hyung onun size adlarınız ile seslenmesine izin veriyorsunuz!" Dedi. Tae kafasına vurup
"Kendimizce sebeplerimiz var." Dedi. Merakla
"Ne sebepleri acaba?" Dedim. Tae kare gülüşünü yaparak
"Çok yalnızız be yenge! Bize Türk sevgili bul!" Dedi. Jungkook hızla beni çekerken
"Sebeplerine bak ya!" Diye kızıyordu. Ben ise Tae'ye 'o iş bende koçum' işareti yapıyordum. Onun odasının önüne geldiğimizde ona iyi geceler diyip odama hızla çıktım. Derin derin nefes alarak hiç açmadığım yumruğumu açıp elimdeki kolyeye baktım. Bu kesinlikle o kolye idi emindim.
🌸🌸🌸
Sabah uyandığımda telefonuma uzandım ve açarak internette biraz gezindim. Tam ekranı kapatacak iken birden bir mesaj geldi.
"Bu gün saat 3 te verdiğim adreste ol. Sadece konuşacağız son kez. Eğer gelmezsen o çok sevdiğin arkadaşlarını ve sevgilini gebertirim. Bilirsin yaparım." Bunun Chung Hee olduğuna emindim. Sessizce küfrettin. Onun gerçekten neler yapabildiğini biliyordum. Ayrıldığımız zaman Türkiye'ye gelip beni bıçakla ve silahla tehdit etmişliği bile var. Neyse ki Aras vardı da abilerim bu olayı öğrenmeden gitti o pislik. Tabii gitmesinin öncesinde Alya'yı bıçaklamıştı. Ondan bu yana ondan korktum. Hem de ciddi anlamda. Bu sefer gene aynı şeyler olmaması için gitmem gerektiğini düşündüm. Sonuçta burada söz konusu sadece Alya değil bir sürü hayranı olan üyeler ve diğer kardeşim Aras'ta vardı. Gerçi sadece Alya olsa gene de giderdim. Alya kolumu sarsınca düşüncelerimi bir kenara bırakıp gözlerimi ovuşturdum. Ona kocaman gülümseyerek
"Günaydın!" Dedim. O da bana gülümseyerek
"Günaydın! Ne yapıyorsun telefonda?" Dedi. Hızlıca
"Hiç,hiç bir şey yapmıyorum." Dedim.
                           🌸🌸🌸
Uyandığımdan beri sanki Alya gideceğimi biliyor gibi yanımdan ayrılmıyordu. Üyeler bir şey için dışarı çıkmıştı. Biz de-Alya,Aras ve ben- salonda yatmış film izliyorduk. Alya birden bana sarılıp
"İçimde kötü bir his var Derin. En son böyle hissettiğimde büyük annem ölmüştü." Dedi. Ona sıkı sıkı sarılırken güven veriyordum. Gözlerim birden cama takıldı. Çalılıkların arasında silah doğrultan Chung Hee'yi gördüm. Hızla saatime baktığımda 3'e dakikalar olduğunu gördüm. Alya'dan ayrılıp tuvalete gideceğimi söyledim. Görmesinler diye mutfağın camından arka bahçeye çıkarken bir şey düştüğünü hissettim ancak umursamayıp Alya'ya bir şey olacak korkusu ile çalılığa gittim. Onunla göz göze geldiğimizde nefes nefese
"Geldim bak hadi konuşalım." Dedim. Bana gülümseyerek silahı beline sıkıştırdı. Bana hızla sarıldı ve ardından burnuma bir şey tuttu. Keskin bir koku almamdan sonra birden vücudum ağırlaştı ve göz kapaklarımı dahi taşıyamayacak hale gelip gözlerimi kapadım. Gözlerimi zorla açabildiğimde bir depoda olacağımı düşünmüştüm ancak onun aksine kendimi güzel düzenli bir odada buldum. Tek sorun şuydu ki duvarların hepsinde Chung Hee ve benim fotoğraflarım vardı. Gözlerim odada gezinirken bir köşede gözlerini bana dikerek bakmış olan Chung Hee yüzünden çığlık attım ani bir refleks ile. Hızla benim yanıma gelip bana sarıldı. Saçlarımı okşarken bana
"Şşşşş. Sakin ol meleğim. Sana bir şey yapmıycam." Diyordu. Benden uzaklaştığında gülümseyerek yanaklarımı okşadı. Onun o iğrenç elleri yüzüme değdiğinde ondan da bir zamanlar ona deliler gibi aşık olan kalbimden de iğrenmeme sebep oluyordu. Yanıma oturup
"Sana bir şey yapamam Derin hala seni seviyorum. Eğer uslu bir melek olup beni burada beklersen sana gerçekten neler olduğunu anlatırım." Dedi. Ardından ağzımdaki bandı çıkardı.
"Senin o güzel gülüşünü kapatmak istemem. Ama bağırma sakın. Yoksa onlara zarar veririm." Diyerek duvara bıçak saplanmış üyelerin ve Alya ile Aras'ın fotoğrafını gösterdi. Bıçaklar en çok Jungkook'un fotoğrafının üstünde vardı. Hızla başımı sallayarak
"Onlara zarar verme!" Dedim. Bana gülerek
"Bu sana bağlı Derin! Eğer Amerika'ya gitmeden önce uslu durup beni dinlersen onlara bir şey olmaz." Dedi. Ardından dişlerini sıkarak sözlerine devam etti.
"Ama eğer ki bir şey yaptın. Sana kıyamam ama onlara kıyarım meleğim."  Sözlerinden korkarak ve şaşkınlıkla
"Amerika derken?" Demekten kendimi alamadım. Cebinden bir şeyler çıkartıp bana gösterdi. Bunlar bizim yıllar önce kurduğumuz saf hayallerin yazılı olduğu kağıttı.
"Tüm hayallerimizi gerçekleştiricez Derin. Sonsuza dek birbirimize ait olucaz sonra." Dedi histerik bir kahkaha atarken Chung Hee

Yok Artık!//BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin