Eve vardığımızda odamın çatı katı olduğunu öğrendiğimde her ne kadar sevinç dansımı yapmak istesemde onlarda fazla yakın değildim o yüzden ilk zamandan böyle tuhaf şeyler yapmasam iyi olacaktı. Odama bavullarını taşıyan Jimin ve Taehyung'a teşekkür ettim. Odama baktığımda gerçekten büyüktü. Yatağımın tam karşısındaki boşluğa Alya gelir diye düşünürken dolabıma bavulumda ki kıyafetlerimi yerleştiriyordum. Tam bavulumdan yeni bir kıyafet alıp yerleştirirken her zaman yanımda götürdüğüm Türk bayrağı ve Atatürk'ün çerçeveli fotoğrafını gördüğümde onları elime alıp yatak başlığımın üstüne astım. Kore her ne kadar benim hayalim de olsa Türkiye benim vatanım. Benim için her zaman vatanımın,bayrağımın ve atamın farklı bir yeri vardı. O yüzden asla onlardan vaz geçmezdim. Bayrağıma ve Atam'a gülümsedikten sonra işime devam ettim. Tam her şeyi yerleştirmiştim ki aşağıdan Jin oppa
"Hadi gelin yemek hazır!" Diye seslendi. Karnım resmen açlıktan sırtıma yapıştığından depar atarak aşağıya iniyordum ki her zamanki sakarlığım beni tam düşürecekken ani refleksimle demire (ya hani şu merdivenin yanında tutunmamız için olan şey var ya adını unuttum minji ye de sordum o da bilmiyor hdjdj -haneul)tutundum. Daha doğru öyle sandım . Bana düşmekten kurtaracak olan Jungkook'un bana uzatmış elinden alarak demir olarak sandığım demirin üstünde duran tuttuğum eline hızla çevirdim bakışlarımı. Sonra özür dileyip yoluma hızla devam ettim. Hayatımın en ama en utanç verici anı buydu diyebilirim. Mutfağa girdiğimde gelen güzel kokularla Jin oppaya bakıp
"Woah nasıl bu kadar güzel yapıyorsun?" Dedim. Bana gülümseyip
"Meslek sırrı canım." Dedi ardından eliyle saçını geriye itti. Ona gülümseyip
"Oppa bence kendini övdükten sonra elini çenene koy bak böyle." Deyip ona Danla Biliç duruşunu gösterdim. Benim gibi yapınca
"Bu da bizim orada kendini beğendiğini gösterir. "Deyip gülümsedim.
"Sen bana kendini beğenmiş diyorsun kız?" Diye sorduğunda
"Üzgünüm oppa yalan söyleyemem." Deyip kahkaha attım. O da bana gülerken Namjoon oppa
"İki saattir neden içerde durduğunuzu sorabilir miyim? Hyung sen de hem yemeğe çağrıyorsun hem de yemeği getirmiyorsun." Deyince Jin oppa kulağıma eğilip
"Bazen bu mu ayarlı ergen yoksa Jungkook mu bilmiyorum." Dediğinde her ne kadar daha demin yaşadığım olay geldiğinden utansamda Jin oppaya ayıp olmasın diye güldüm. Yemekleri ve tabakları götürmede ona yardım ederken
"Yemek yapamasam da en azından yerleştirmende yardım edeyim demi?" Dedim.
"Saol valla bunlardan hiç biri bana yardım etmiyor." Deyince
"Artık ben varım oppa!" Diyerek ona destek verircesine omuz attım. Elimdekileri masaya yerleştirdikten sonra bana açılmış yere kurulup hızla yemeklere gömüldüm. Tam yemeğin ortasında aklıma gelen şeyle Hoseok oppadan internetin şifresini aldıktan tam bir saniye sonra telefonum az daha çöküyordu. Ardı ardına gelen bildirim sesleri ile telefon kafayı yerken onu yavaşça masaya bırakıp ellerimi kaldırdım. Herkesin şaşkınlıktan büyüyen gözleri telefonumu bulduğunda benim gözlerim de annemden gelen 150 cevapsız arama ile büyürken
"OHA LAN!" Diye bağırmadan edemedim. Beni sadece annem aramamış babam, 3 ayı ve Alya aramıştı. Tam annemi arayacakken annem beni arayınca masadakilerden özür dileyip kalktım ardından bir köşeye geçip cevaplamayı yanıtladım.
"KIZIM KAÇ SAATTİR SENİ ARIYORUM NİYE AÇMIYORSUN?!" Diye bağıran annem yüzünden telefonu kendimden uzaklaştırırken
"Anne ne yapayım daha yeni internet buldum." Dediğimde eğer bunu Türkiye'de yapsaydım şu an annemin sunduğu terlik şova katılacağımı biliyordum.
"Neyse onu bunu boşver oralar nasıl kızım?" Diye sorduğunda
"İyi." Dedim tabii annem bir şey sormasa çatlayacağı için
"Nerede kalıyon sen?" Diye sorduğunda anneme
"Anne abilerime ve babama söylememen karşılığında sana söylerim bunu." Dedim. Yoksa ben biliyorum bu 4 deli tüm mahalleyi ve sayko arkadaşlarını toplar buraya gelir bunları evire çevire döver beni geri Türkiye'ye götürürlerdi. Yazık yavrucakalara.
"Söyle kızım söyle ben söylemem o hayvanlara sen söyle bana anacım."
"Anam ben hani dediğim o yedi erkek var ya onlarla kalıyorum." Dediğimde annemin
"ALLAH!!!" Diye bağırıp
"Lelelelelelele !!" Demesinden halay çekmeye başladığını anladım.
"Anne ben kapatıyorum." Deyip kapattım. Yoksa bu kadın çekilmezdi yahu. Alya' yı arayacakken Taehyung gelip
"Bir sorun mu var? Özür dileyip gidip uzun süre gelmeyince bir şey olduğunu sandıkta." Deyince onu sonra ararım diye düşünüp Taehyung'a
"Yok ya bir şey olmadı. Annem işte." Deyip gülümsediğimde Tae gülümseyip hadi gel deyip salona gitti. Ben de peşinden gittim. Üyelerin hepsi (neredeyse hepsi) koltuklara yayılmış televizyon izliyordu. Ben de bir yere kurulup
"Suga oppa nerede?" Dedim Jungkook
"Odasında herhalde." Deyince gözlerim onun gözleri ile buluşurken ikimiz de hemen başka yerlere baktık. Uykum gelince herkese iyi geceler deyip odama gittim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Sabah kapının çalınması ile uyandım tam kalkıp gidecekken Suga oppa merdivenlerden gelen sesini duydum
"Hangi s...... kişisi sabahın köründe gelir ki?!" Diye isyan eden sesi karşısında yerimden hızla kalkıp aşağıya inerken kapının önüne yığılmış laf dalaşına giren Suga oppa ve Alya'yı gördüm. Bir dakka Alya mı dedim ben? İkizimi görmemle hızla
"ALYA!!!" Diye bağırıp Alya'nın üstüne atladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yok Artık!//BTS
FanficKazanma şansım trilyonlarda 0,0000000000000001 iken ben kazanmıştım.BTS'in sekizinci üyesi olma hakkını ben kazanmıştım.Herkes adlarında 'Boys' geçtiğinden bir erkeğin kazanacağını düşünürken ben kazanmıştım.Ben ben Angaralı Derin. Buna her ne kadar...