8. Bölüm ► Kefen Biçeriz

4.8K 262 53
                                    



Şimdi okumadan önce diğer bölümleri git ve oku . Çünkü güncellendi , uzun aralarla yazdığım için bir kaç mantık hatası yapmışım sonradan fark ettim , onlar düzeltildi . Sonra burada buluşalım . 

ATEŞ

Konur ile girişte nöbet tutarken koşarak gelen Akın ve Yasin'e anlamsızca baktık
" Konur abi kaç " dedi Akın , gülmemek için kendini sıkarken.  Konurla ben birbirimize baktık,  omuz silktim bilmiyorum dercesine. 
" Niye lan ne oldu " diye sordu Konur. 
" Abi geçen bir kızı kesiyordun ya Askeriye de,  salyalarını akıta akıta. He işte o kız Cihatın akrabası çıktı ve Cihat yaptığın şeyleri öğrendi.  Şu an seni arıyor.  " dedi Yasin sırıtarak. 
" Kim söyledi lan,  oğlum o beni yer yer. Burdan da ayrılamam lan, Yasin al lan nöbeti.  " dedi Konur Yasini çekerek. 
" Banane lan , bi bok yedin temizle.  " dedi Yasin kolunu kurtarırken. 
Çıplak taşların üstünde sert ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. 
" Hakkınızı helal edin kardeşlerim " dedi Konur.  Elimi omuzuna koyarak kafamı sallayıp gülümsedim acı acı,
"Helal olsun kardeşim " dedim. 
" Konur abdestlisin dimi lan " dedi Akın. 
" Tabi lan,  göreve çıkmadan önce aldım " dedi. 
Bir kaç adım gerimizde , vedalaşmamızın bitmesini bekleyen Cihat 'a döndük hepimiz.  Konur bir kaç adım attı. 
" Kardeşim bak konuşabiliriz " dedi,  Cihat ise gülümsedi pis pis
"Ölmeden önce son isteğini söylersin Konur " dedi,  sinirden çatlayan sesiyle. 
" Kurtulmayı diliyorum " dedi Konur yalvarırcasına.
" O zor işte,  lan  sen nişanlı kız ' Gel benimle hayatını yaşa ' mı dedin gavat,  feriştağını sikicem senin " diye bağırdı,  bir kaç büyük adımda Konurun yanına ulaşıp yakasından sıkıca tuttu.  Konur kelimeyi şahadet getirirken Oğuz koşarken ' Abi ' diye bağıra bağıra geliyordu. 
" Oğuz bak şu an Dünyaya büyük bir iyilik yaparak bir haşeriyi temizliyorum,  ne kesiyon " diye bağırdı Cihat,  yakalarından tutuğu Konuru sarsarak. 
" Abi Anadolulular geliyor,  komutan bizi çağırıyor nöbeti de Erlere bırakıcaz " dedi Oğuz nefes nefese.  Cihat ters ters Oğuza sonrada Konuda baktı
" Kurtuldum sanma " dedi yakasını bıraktı ve küçük iki katlı prefabrik gibi görünen karakolun içine girdi.  Erler de gelince nöbeti teslim edip yürümeye başladık. 
" Ulan tüm dilek hakkımı şu orosbu Cihatta harcadım ulan ya " diye bağırdı Konur.  

Karakola bir kaç adım kala helikopter sesiyle yerimizde durup arkamızı döndük.  Boş alana iniş yapan helikopter motoru durunca kapısı açıldı ve içinden beklenen kişiler teker teker iniş yapmaya başladı.  Son kişi inince beynime anlık kan gidişi durmuştu. 
" Abi " dedim Akına hitaben. 
" Efendim " dedi Akında. 
" Bir Asker maşı en kötüsü ne kadardır " dedi. 
" Yani Ceza almadıysa 3-4 vardır " dedi
" Peki o zaman o paraya tam bir kıyafet alınması çok mu zor. " diye sordum. 
" Ne alaka lan .. Heeee Allah seni kahretmesin Ateş.  " dedi. 
" Hayırlı işler kardeşim,  iyi kestin kızı " dedi Konur sırıtarak. 
" Konur,  Cihatın bıraktığı işi ben tamamladım,  sus bence " dedim burnumdan soluyarak.  Servet komutan gelince Selama durduk. 
" Rahat asker" diyince rahata geçtik
" Hoşgeldiniz komutanım " dedi Akın
" Hoşbulduk oğlum,  hadi içeri girin.  Ayrıca bizden önce Valizler gelmiş nerede onlar.  " diye sordu. 
" Üs katta komutanım " dedi Yasin. 
" Tamam oğlum biriniz şu Gerizekalıyı götürsün oraya" dedi komutan kaşlarım çatılırken sesine hayran olduğum konuşmuştu. 
" Komutanım benim ne suçum var Allah aşkına,  şu gerizekalı yüzünden oldu herşey " diye hayıflandı Ezel. 
" Git giyin Ezel " diye söylendi yanındaki Adamlardan biri. 
" İyi be,  sanki ben zevkine böyle dolaşıyorum, dondum " dedi cırlayarak. Üstündeki montun fermuarı ile cebelleşerek çıkartıp o adama attı " Al montunu " diye terslendi.  Alt kısmı olmayan elbisenin üst kısmı da yoktu anasını satayım. 
" Takip et beni " dedim ona hitaben.  Komutana kafamla selam verip içeri girdim.  İçeri girer girmez ayağındaki topuklulardan çıkan ses ve şu anki afet görüntüsü uçkuruna düşkün erlerin salyasının akmasını sağlamıştı,  şu an burnundan çıkan bir boğa gibi hissediyorum. 
" Ateş yavaşlasan mı az " dedi
" Hızlı yürü " dedim tersleyerek
" Dur bir dakika o zaman " dediğinde durup ona döndüm,  bir kaç adımda yanıma geldi,  sol elini uzatıp, " Tut " dedi,  beynim bulansa da dediğini yapıp tutum,  elime ağırlık vererek eğildi ve topuklu ayakkabılarını çıkarmaya çalıştı, küçük bir sıkıntı var dı ki şu an manzara güzel olsa da bu manzara sadece bana değildi.  Elini yukarı doğru çekeleyince doğrulup anlamsızca bana baktı.  Sol tarafta bulunan pencere pervazına götürüp oturmasını sağladım.  Şimdi bu yine eğilirdi ki izin vermeyip yere dizimi koyarak çöküp ayakkabılarını çıkardım. 
" Teşekkür ederim ama ben yapabilirdim " dedi,  ters bakış atıp ayyakabılarını ona verdim,
" Malı ortaya sergilemeseydin belki,  düş peşime " dedim hızla merdivenlere yöneldim. Arkamdan küfürlerde duysam dönüp bakmadım.  Sinirliydim anlamsızca sinirliydim,  bu tuhaf hissettiriyordu ve ayrıca bu hissiyate de sinirliydim. 
Odanın önüne geldiğimizde durup ona döndüm,  sinirden koyulaşan mavi gözleri lacivert olmuş ve yanakları kendisini sıkmaktan kızarmaya başlamıştı. 
" Bekliyorum " dedim,  gözlerini kısarak içeri girip kapıyı çarptı,  asabi.  Karakolun komutanlarından biri olan Aykut Komutan yanıma geldi. 
" Ateş o kim " dedi,  adamda haklı Allahın unuttuğu dağında affet gibi hatun var. 
" Yeni gelen birlikteki bir Asker " dedim
" Uzun süre burada mı " dedi
" Bilmiyorum abi "
" O zaman ben gideyim de bizim Erlerin yemeğine Şap atıriyim,  yoksa hapsi birbirine saldırır.  " dedi ve arkasında sinirli bir ben bırakıp gitti.  Niye sinirlendiğimi anlamadığımdan bir de ona sinirlendim,  hiç sakin bir insan değilim.  Demir kapının açılmasıyla siyah pantolon siyah askılı saçları sıkıca toplanmış ve üzerine komiflaj ceketi giyen Ezel çıkmıştı ve sorun şu ki hala fazlasıyla güzeldi. 
" Hadi aşağıda bizi bekliyorlar.  " dedim kendimi toparlayarak.  Kafasını sallayıp bişi demeden beni takip etti.  Aşağı kattaki toplantı odası gibi yaptığımız odaya girdiğimizde selama durduk ikimizde.
" Geçin hadi başlayalım " dedi Servet Albay. 
Bizim için ayrılan iki ayrı yere oturduğumuzda karşı karşıya olmuştuk. 
" Uzun uzun konuşmayacağım,  dağlardan bir kaç tane yılan başı yakaladık.  8-9 tane konuştu kesildiğini anda göreve çıkacağız.  " dedi Komutanımız. 
" Yine napıyorlar " dedi Kadın olan askerlerden , Asmindi galiba adı. 
" Onları öldürmek için bir sebep görmüyorum " dedim
" İşi kılıfına uydurmak lazım.  " dedi Akın,  kafamı sallayarak onayladım onu.
" Sınır köylerdeki Çocukları alıyorlar " dedi Servet Komutan. 
" Çekirdekten yetiştirme " diye soludu Konur.
" Aynen öyle şimdi konu hassas ki özellikle Ezel ve Uğur siz ikiniz bize çok lazımsınız, sorgudaki başarılarınızı çok duydum " dedi Komutanımız. 
" Benim malzemeler burada mı " diye sordu Ezel. 
" Burada,  sorgulanacak adamlar aşağıda çıkan sonuca göre plan kuracağız " dedi Komutanımız.
" Birliktemiyiz bu görevde de " diye sordu Rüzgar. 
" Bir pürüz çıkmazsa evet birlikteyiz. " dedi servet komutan. 
" O zaman başlayalım,  Ateş Akın Uğur ve Ezel sorgudasınız,  diğerleri de izlemeye gelsin bizimle.  " dedi ayağı kalkarken Servet komutan. 
Dediğini yapıp ayağı kalktık Akın Uğur'un yanına giderken bende Ezelin yanına gittim,
" Sorgular aşağıda gel " dedim ve ilerlemeye başladım,  hızımı yavaşlatarak yanıma ulaşmasına izin verdim. 
" Adamın adı Kazım,  45 yaşında.  Karabayır baskınında paketlenmiş iki ay önce. Bir aydır da güvenlik sebebiyle burada tutuluyormuş bizde bir kaç gün önce geldik,  iyi bakmamıza rağmen konuşmadı " dedim durumu kısaca özetlerken.  
" Tamamdır.  " dedi ve sustu.  Bir an susmasını değil de konuşmasını istedim,  sesini duymak istedim. 
" Ateş " dedi , bir an sesli mi düşündüm diye korktum.
" Efendim "
" Niye bu kadar tuhaf davranıyorsun " dedi,  durdum ve ona baktım,  o da durup bana baktı. 
" Nerden çıkardın bunu "
" Bilmiyorum,  sanki bişi olmuş da tepki gösteriyor gibisin. " dedi,  gözlerimi kaçırarak etrafıma bakındım,  karmakarışıktım.  Bunun nedenini ben bile bilmiyorken bunu nasıl sana söylerim. 
" Bende bilmiyorum ama anladığım zaman sana söyliyeceğimden emin ol " dedim,  kafasını karıştığını belli eden mimikler belirince yüzünde , ilerlemeye devam ettim.
Alt kata indiğimde arkamda hissetmiştim onu.  Karanlık,  nemli ve küf kokulu odaya girdiğimde nöbette olan eri dışarı çıkmasını emrettim .
" Oo Karı mı getirdiniz lan, hizmette hiçbişeyden kaçınmıyorsunuz " dedi sıçan.  Akın ile Uğur başına gidince Akın Kafasına çok sert vurdu
" Sana Karıya gerek yok ki sen bıraksak erkek bile sikersin " dedi.
" İyi o zaman açta bi koyiyim.  " dedi sırıtarak. 
" Ezel şuna napıcaksın yap yoksa ben cidden sikicem " dedi Uğur.  Onun için getirilen çantayı alıp odanın köşesindeki masaya koydu.  İçinden siyah eldivenleri çıkartıp giydi , çantanın içindeki küçük küçük tüpleri çıkarmaya masaya dizmeye başladı.

Şafakta Aşk ₪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin