۩ -2- ۩

769 66 21
                                    

•|

Hayatımızın dönüm noktası olarak adlandırdığımız zamanlar vardır. Bunlar iç dünyamızla savaşıp kazansak dahi yıkık dökük, paramparça ve yorgun bir şekilde verdiğimiz kararlardır. İyi ya da kötü paramparçasın ya da tutkulusun, verdiğimiz o büyük etkili kararlar, hayatımızı değiştirenlerdir Hayatımızı bok çukuruna sürükleyen, hayatımızı güzelleştirip aydınlatan...

İki gün önce, kendimle verdiğim büyük ve çatışmalı savaştan sonra aldığım karar hayatımın dönüm noktasıydı. Yorgundum. Acı çekiyordum.

Kalbimde var olan o ağır sancı, vücudumu çok daha fazla yoruyordu. Kocaman bir bilinmezin içine daha da çekilmiştim. Kendimce aldığım bu kararlar nereye gidecekti? Nasıl olacaktı? Sonuçlarına katlanabilecek miydim?

Sorular sorular sorular...

Kafamın içinde dönüp dolaşan tilkiler, susmak bilmeyen sesler ve yüreğimden geçen en küçük şüphenin ve korkunun bile bir fısıltıya dönüşerek beynimin içinde şekillenmesi çok yoruyordu beni. Sadece ben değil, iki üç kişi daha ortak oluyordu düşüncelerime. Sanki benim için beynimin içinde konumlandırılmışlardı ve düşüncelerimi, fikirlerimi, uykularımı istila ederek delirmem için varlardı.

Yine aralarında kaybolduğum tilkilerime bir çırpıda son vermeye çalıştım ve adımlarımı durdurdum. Seneler önce Jin Hyung yardımıyla Taehyung'la beraber yaptırdığımız dans stüdyosunun tam karşısında duruyordum. Kalbim delicesine çarpmaya başlamıştı. İçimde tilkilerimin bile ulaşmasına izin vermediğim derin bir yere, büyükçe bir kavanozun içinde sakladığım özlem duygusu serbest kalmıştı. Tilkilerimden bir tanesi onu gömülü olduğu yerden bulmuş, ve kapağını aralayarak kara bir duman gibi tüm vücuduma yayılmasına izin vermişti.

Hissediyordum. Özlem duygusunun o derin ve delirtici fazlasıyla yoğun kokusu burnumu sızlatıyordu.

Boğazımda oluşan yumru adem elmasımı zorluyordu. Fazlasıyla.

Bedenim artık yavaş yavaş çiselemeyi bırakmış ve sağanak bir hale gelmiş yağmurdan dolayı sırılsıklam olana kadar orada öylece durmuş, uzun zaman sonra özlemin tüm benliğimi sarmasına izin vermiştim. Yağmurun yağmasını çok sevmeme rağmen, ıslanmaktan nefret eden ben, sırılsıklam olduğumun bile fakına varamamıştım.

Benim aksime Taehyung, yağmurlu havalardan çok nefret ederdi. Yağmur yağdığı zaman, her defasında Hoseok hyung'un yatağına giderdi ve hiçbirimizin anlamlandıramadığı bir şekilde onun ense bitimindeki saçlarıyla oynardı. Her korktuğunda ve endişelendiğinde bunu yapmaya neredeyse alışkanlık haline getirmişti. Bu yüzden Hoseok Hyung yaşı gereğince bizden üç sene erken yetimhaneden ayrılmak zorunda kaldığında Taehyung neredeyse aklını kaybetmişti. Küçücüktük.

Aklıma dolaşan anıları bir çırpıda tilkilerimden uzaklaştırarak titreyen ellerimle bavulumu kavradım ve yıkık dökük binaya doğru ilerledim. Stüdyoya girdiğimde, hol kapkaranlıktı ve ölüm sessizliğine bürünmüştü.

Taehyung kokuyordu her yer.

Burnum sızlıyordu.

Gözlerim dolmuştu, ve boğazımdan derin bir hıçkırık kaçıp kurtulmak için büyük savaş veriyordu.

Titriyordum. Tüm her şey, yine birbirine girmişti beynimin içinde kulaklarımda yine büyük bir uğultu vardı ve kafamı ellerimin içine alıp yere çökme dürtüsü oluşturuyordu. Ruhumda fırtınalar kopuyordu. Derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalıştım.

Özlemin benliğimi alt üst edişi, verdiğim kararı bana unutturuyordu az daha.

Önce gözlerimi sımsıkı kapattım ve Taehyung kokan bu stütyoda derin bir nefes aldım. Daha sonra her zaman yaptığım gibi kafamın içindeki çığlıkları görmezden gelerek kafamı iki yana salladım hızla.

Saçlarımı karıştırdım ve küçükken herkesin o çok sevdiği güzel gülümsememi yüzüme yerleştirdim.

3

2

1

Oyun başladı Park Jimin, Artık bambaşka bir adamsın.

•|

Y/N ; İçimizdeki bazı şeyleri buraya dökmek rahatlatıcı. Çok güzel. Ve benim için çok özel.

Dance On The Stage ۩  JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin